Giriş
Hafta başı itibarıyla yeni sezona girdik. Bunu zaten yazmıştık. Girizgahın kademeli olacağını da biliyorduk ve fakat daha ilk haftasından “kadın kuşaklarının meşruluğu” konusunda tartışma yaşayacağımızı, yeni sezonun yeni dizilerinin kısmen düş kırıklığı olduğunu, geçtiğimiz yıl izlenme listelerinden düşmeyen bazı programların liste rakamlarına hasret kalacağını kestirememiştik...
[[HAFTAYA]]
Bu anlamda haftanın tek kazananı; yaz boyunca tuhaf bir istikrarla seyredilen diziler oldu... Kaybedenleri sayacak olursak; Mesela FOX’un iki iddialı dizisi “Emanet” ve “Kadim Dostum”, Show TV’nin haber öncesi lokomotifi olmasını umduğumuz Seda Sayan, biraz çaptan düşmüş haber bültenlerini sıralayabiliriz... Açıkçası benim umudum önümüzdeki hafta başlangıçtaki bu kara bulutların dağılması yönünde. Yoksa bu sezon birçok işe daha kırkını görmeden “Allah rahmet eylesin” diyebiliriz maazallah...
Bu fiyatlar Batırır!
Önceki gün Kanal D ailesinin ekran yüzleri için verdiği büyük partiye katıldım. Resmiyetten ziyade, gecenin tam bir misafirlik havasında geçmesine neden olan ev sahibi Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın samimiyetine teşekkür ederim... Sadece kanal yöneticilerinin değil, ekran yüzlerinin çoğunun keyfi yerindeydi. Ancak konuştuğumuz çok önemli bir menajer haklı olduğunu düşündüğüm şu önemli tespiti kulağıma fısıldadı... “Sektör, özellikle de dizi sektörü; oyuncuları fiyatlarıyla birbirine kırdırmaya devam eder ve rakamlar bu hızla uçuşa geçerse topyekûn batacağız”... Ekmeğini sektöre sağladığı oyunculardan kazanan biri bile bunu söylüyorsa, varın durumu siz düşünün... (Şu anda sektörde en yüksek ücreti Özcan Deniz alıyor. Bu da istatistiki bir hatırlatma olsun; bölüm başı yaklaşık 110 bin TL.)
En çok sevdiğim dizi
“Sana Bir Sır Vereceğim” dizisinin geçtiğimiz dönem yarattığı muhteşem rüzgarı hâlâ unutmayan bir genç kitle izleyici var. Bu izleyici kitlesi içinde esrarengiz işlerin ve aşkların olduğu meseleleri seviyor... Bana göre bu sezonun rüzgar yaratacak işlerinden biri de inceden bir esrarengiz hat üzerine kurulmuş durumda. Adı “Kertenkele”... Atv’de yayınlanacak olan dizide profesyonel bir hırsız bir imam kılığına girip üzerine de ciddi bir aşk yaşamaya başlıyor. Neresinden bakarsanız bakın bu hikaye bir labirenti andırıyor... Açıkçası işin aşk kısmı ciddi bir izleyici çeker. İmam kılığına bürünmüş hırsız meselesine gelince, ona gelebilecek tepkileri absorbe edecek tek kişi bana göre senarist olacaktır... Dizinin yönetmeni Kartal Çıdamlı da tepkileri pozitife çevirmek konusunda ustadır ya, o da başka bir mesele...
Miras biraz ağır olunca...
Haberi önce Kenan Erçetingöz verdi. Allah sağlık versin, Kenan Işık ağabeyimizin rahatsızlığıyla inceden bir ortada kalmış havası uyandıran “Kim Milyoner Olmak İster” (atv) yarışmasını bundan böyle Selçuk Yöntem sunacakmış... Açıkçası Selçuk ağabeyin üç sezondur başarıyla sunduğu “Büyük Risk” (Show TV) isimli yarışmasının devam etmesini tercih ederdim... Orada hem başarılı hem de alışkanlık yaratan bir çekim alanı vardı. Şimdi aldığı ciddi mirasın altında ezilmemeye çalışacak... Başaracağına inanıyorum. Yine de geçen sene yarışmayı “emaneten” sunanlardan en çok reyting alanın Erdal Özyağcılar olduğunu da not düşmek istiyorum... Hani bir şey için değil, bir anda aklıma geldiği için. Kim bilir belki de “Büyük Risk”e de o girer!
Vallahi işleri zor!
“Telegol”ün (360) işi bir hayli zor. Programın sponsor firması aynı zamanda e-bilet uygulamasını elinde tuttuğu için mesela organizasyona dahil olmayan takımları (Fenerbahçe gibi) sıklıkla eleştirmek zorunda kalacak gibi görünüyor... Üstelik programın bilet uygulaması hakkında tenkitte bulunması da zor. Yani Serhat Ulueren ve arkadaşları bir şekilde tarafsız kalabilmek için bıçak sırtında yürümek zorunda... Hâl böyle olunca yayınlandığı hemen her kanalda bir şekilde başı ağrıyan program için “ne çektiniz be kardeşim?” demek sanırım çok da laubalilik olmayacaktır, ne dersiniz?
