Mesut Yar İçeceksen de ağzınla iç!
HABERİ PAYLAŞ

İçeceksen de ağzınla iç!

“Aşkın Bedeli” (Star TV) dizisinde Poyraz’ı tutkulu bir şekilde seven Sedef’in ikiz kız kardeşi Selen, adamımızı sarhoş bir anında yakalayarak bir güzel soyup, yatağa attı. İş tuzak da olsa aklınıza kötü bir şey gelmesin sadece uyudular. Ve fakat... Poyraz ayılınca doğal olarak Selen’le birlikte olduğunu düşündü. Daha sonra Poyraz’ın bir başka saplantılı aşığı Nil karakteri diziye dahil oldu.

[[HAFTAYA]]

Nil de Selen’in yolunu seçti ve o da adamımızı uyutup yatağa girdi... Bitmedi son saplantılı aşığımız Şimal de rakiplerinin politikasını sürdürerek Poyraz’la aynı koşullarda yatağa girdi. Belli ki onlar gibi Şimal de Poyraz’a sahte bir hamilelik hediye edecek... Öncelikle Poyraz’a “alkol sağlığa zararlıdır” önermesini birkaç kez tekrar edelim, bir de eskilerin lafını ekleyelim; “ağzınla iç şu zıkkımı”. Karısı Sedef’e ise bir kez daha kaçırılırsa eve dönmemesini telkin edelim.

Haberin Devamı

Bir yıl içinde, bir insan, birkaç kişi tarafından kaç kere kaçırılabilir ki be kardeşim?

Vallahi pes...

SAY SAY BİTMEDİ VALLAHİ!

Malumunuz yeni başlayan diziler yayıncı ekran tarafından ana haber ya da bir önceki program esnasında ekranda beliren ve geriye doğru işleyen bir sayaç tarafından duyuruluyor... Böylece meraklı kitleye bir nevi sabır filan telkin ediliyor. Ancak sanırım sabrın sonu selamet meselesinde rekoru TRT 1 önceki akşam eline aldı...

Yeni başlayan dizisi “Diriliş-Ertuğrul” için TRT 1 ekranında neredeyse yarım gün kadar önceden sayaç belirdi. Ve yayın saatine kadar sağ alt köşeden hiç kalkmadı... Benim gibi takıntılıların dışında “sayaç işliyor mu?” diyerek sürekli kanala bakıp çıkan kimler oldu bilmiyorum ama ben bu en uzun sayaç rekoruna takılı kaldım...

RÜKÜŞLER KALIR!

“Bu Tarz Benim” (Show TV) isimli yarışmada yarışan hanımefendiler gidip geri döndükçe benim devreler de doğal olarak yanıyor. Çünkü sorular akılda uçuşuyor. On küsur haftadır orada tarzını bulamayan arkadaş iki haftada dışarıda tarz yapıp geri mi dönüyor; yok vallahi o da değil...

Neyse. Hafta içinde elenme ihtimali yüksek arkadaşlar beliriyor aniden. O podyumda birkaç hafta boyunca tarzın kralını ortaya koymuş, sonra aniden “sıfırla” düğmesine basmış gibi rüküşlüğün tarihini yazan... Ancak bana göre ilginç olan mesele; tam da “bu arkadaşlar gidici” diye beklerken umulmadık bir ismin ışınlanması... Bakın bu hafta ikizler Aycan ve Nurcan resmen “bizi gönderin” stiliyle podyuma çıkıyorlar.

Haberin Devamı

Ama biliyorum ki gitmeyecekler. Bana göre ikisi dışındakiler şimdiden bavulu hazırlasalar iyi olur... Ya da bu yazıyla gidiş fermanlarını not düşmüş olacağız ki bu tarz da benim tarzım olmuş olsun hadi... Bu arada küçük uyarımızdan sonra sunucu Öykü Serter’e jüri tarafından gelen iltifatlar da gözümüzden kaçmıyor. Eyvallah diyelim!

CAN DÜNDAR CNNTÜRK'TE

Başlığa aldanıp bir transfer haberi verdiğimi düşünmeyin. Türk belgeselciliğinin üç ünlü ismi Can Dündar, Coşkun Aral ve Nebil Özgentürk imzalı ortak bir belgesel CNN Türk ekranında yayına girecek...

Bir bankanın sponsorluğunu üstlendiği bu belgesel kültür tarihimizi aydınlatacak ayrıntılarla dolu ve usta işi olacağı için müjdesini de sansasyonel ağızla verelim istedim!

Haberin Devamı

GİŞE YOKSA EKRAN VAR

Türk Sineması’nın geçtiğimiz yıl vizyona girerek kimi gişe rekoru kıran kimi de büyük hayal kırıklığı yaratan bütün işleri bu sezon içinde TV ekranlarında yayınlanmaya başladı... Açıkçası rakiplerine bakacak olursak önceki gün bir hayli iyi izlenme oranına ulaşan “Zaman Makinesi 1973” isimli film gişede ciddi bir hüsran yaratmış, yapımcısını da bir hayli zora sokmuştu.

Ama ne bileyim işte, mesele TV ekranında yayınlanmaya gelince seyircinin ilgisini çekti... Açıkçası bu türden ekran buluşmaları bu yıl yayıncıya ciddi bir kâr getiriyor. Yapımcı da en azından açılmış yaralarını sarma şansı buluyor...

Peki, bu filmler TV kanallarına neye mal oluyor, biliyor musunuz? Şu kadarını söyleyeyim; mesela geçen yılın iddialı işlerinden “Mandıra Filozofu” hatırı sayılır bir reklam kuşağı karşılığı kanallara gösterim hakkını verdi...

“Çakallarla Dans” serisinin iki filmi için yaklaşık 400 bin lira ödendi. “Recep İvedik” serisi için “uçtu gidiyor” da diyebiliriz... Sonuç itibarıyla TV gösterim hakları sinema yapımcısının kurtuluş kapısı oldu.

İzleyicide bu heves sürdükçe de gişede batan birçok film ekranda hayata dönecek. Aman maşallah diyelim...

İKİ REKORU DUYURAYIM DA...

Gitti gidiyor derken “Fatih Harbiye” (Show TV) veda etti. Tabii arkasında rekorlar bırakarak. Mesela Şinasi karakterinin kardeşi Aslı geçtiğimiz yılın kasım ayında hamile kaldı ve 2014 Aralık’ına gelmemize rağmen henüz doğurmamıştı. 13 aylık gebelikten sonra doğuran kadın olarak da ekran tarihimizde yerini aldı..

Bir de Aslı’nın eşi Emre, üç kişi tarafından araya alınıp yediği sopayla Türk TV tarihinde “morarmadık yeri kalmayan çehre sahibi” olarak bir başka rekora imza attı... Ben sadece iki rekoru not ederek “Fatih Harbiye” hattına veda ettim. Ve söylemiştim ya, özleyeceğim işler arasında yerini alacak. Bu köşede o notların çok ekmeğini yedik!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder