Mesut Yar Kara bulutları kaldır aradan!
HABERİ PAYLAŞ

Kara bulutları kaldır aradan!

“Muhteşem Yüzyıl”da (Star TV) aniden çıkan siyah bulut görüntüsü içimi ürpertti. O bulut bilenler için tanıdık bir şeydi aslında. Malum bir dönemin fenomen dizisi “Lost”ta neredeyse başrolde filandı... Bu aklıma düşmezden önce “acaba Hürrem’in odasında gizliden nargile tüttüren filan mı var?” diye de düşünmedim değil. Neyse ki bulut kardeş tıpkı “Lost” dizisinde olduğu gibi afakanlar kadrosundan içeri girmişti... Tek eksik “Lost”taki kara bulut dilli düdüklü bir şeydi, bizim Osmanlı işi bulut ise henüz lisanımızı sökmemişti! Bir de arkadaş yediği dayağın yanında Rocky’nin bile dudak ısıracağı Hatice Sultan’ın yüzünü o tarla şeklinden dönemin hangi ebe hatunu çıkaracak merak içindeyim. Var mı yanıtı olan?

Haberin Devamı

12 Saniye'nin hızı!

STV’nin yeni yarışması “15 saniye”, 15 saniyede dikkat çekecek kadar iyi bir format. Ben daha çok haberlerdeki ilginç vurgusu ve kusursuz Türkçesiyle tanıdığım Rüştü Erata’nın bu yarışmada çıkardığı seri sunucu performansına bayıldım... Rüştü, hızı kelimeleri yutmadan doğru vurgularla yakalayabiliyor. Bunun yanında formatın son derece basit oluşu, ekranda giderek yükselen bilgi yarışması akımına kusursuz bir örnek olarak görülüyor... Bu yarışma yayın için birçok kanal dolaştı. STV aklıma gelebilecek en son adresti doğrusu. Malum bu türden modayla parıldayan işlerle ana akım kanallar ilgilenir... Ama aklıma gelen en son kanal işin hakkını veren en sıkı kanal oldu ki, işini ciddiye alan herkese bir bravo demek kaçınılmazdır hani!

TEDİRGİN OLUYORUM!

Müge Anlı’nın koruması var mı bilmiyorum. Ama çıkardığı performansı ve adalet peşinde koşarken bir şekilde toplaması olası düşmanlarına karşı kendisini korumaya alması gerektiğine inanıyorum... Öyle tuhaf bir ülkede yaşıyoruz ki, ekran tiplerine alerjisi olan çirkin bir kalabalık var ortada. Küfürleriyle, tehditleriyle ve akla gelebilecek binbir yöntemle önlerine gelene nefretlerini kusuyorlar... Bu anlamda en hassas işi yapan Müge Anlı’nın da başının ağrıdığını hissedebiliyorum. Elbette sorsak “Allah’tan başka kimseden korkmam” der ki, inanırım. Ama olsun, kanımca önlem almanın da bir zararı olmayacaktır; ne dersiniz?

Haberin Devamı

[[HAFTAYA]]

Aman ormancı!

Türk dizilerinin ormanla sınavı bitecek mi dersiniz? Ya da şöyle söyleyelim, dizilerdeki kadın karakterlerin birçoğunun ormanda harcanıp gitmesine daha ne kadar seyirci kalacağız... Orman sahnesi önceki akşam “Merhamet” (Kanal D) dizisinde yine kendini gösterdi. Elbette bir “Fatmagül’ün Suçu Ne?” dizisindeki gibi ölçüsüz değildi... Yine de, gece/karanlık/mağdur üçlemesi tüylerimizi diken diken etmeye yetti de arttı bile. Ne baltalar elimizde, ne de uzun ip belimizde olsun, biz kaçalım ormandan hey, ormandan!

Oyunculuğu bıraktı mı?

Gazeteci Şirin Sever, a Haber’de iyi işler çıkarıyor. Şirin’i ekrana ilk çıktığı zamandan itibaren dikkatle takip ederim. Çünkü TV işinde ilk partneri bendim. Neyse... Önceki akşam konuk ettiği oyuncu Ali Sürmeli ile tepki toplayan “eski sevgiliye yumurta protestosu” üzerine ciddi bir söyleşi yaptı... Ali Sürmeli yaptığı eylemin ölçüsüzlüğünden doğan tepkileri haklı bulduğunu söyleyerek ipin ucunu kaçırdığını itiraf etti. Bir de oyunculuğu bıraktığı itirafı geldi ki, bunu gözden kaçıran olduysa hakikaten üzülürüm...

Haberin Devamı

Ali Sürmeli, öyle magazine yanaşık bir adam değil. Hatta çoğunlukla inzivada bir hayat sürdürmeyi seviyor. Ama bu kararı erken verilmiş bir karar olarak görüyorum. Dilerim bir kez daha düşünür... Şirin’e gelince; gazetecilik refleksini ekranda iyi resmediyor. Doğru yolda ve ufku açık. Hayırlısı olsun!

DOKSANLAR’IN RÖTARI HAKKINDA!

Belli ki bu sezona yetişemeyecek. Oysa Birol Güven ilk duyurduğunda “Doksanlar” dizisi için hakikaten ince bir heyecan yapmıştık... O yıllar ilk gençliğimizin ve erişkinliğe girerken yaşadığımız tüm hayat deneyimlerinin sembolüdür. Seksenler benim için ne kadar flu ise doksanlar o denli nettir... Uzatmayalım. Dizinin gecikmesinin nedeni Birol Güven tarafından tamamen meteorolojik koşullar olarak açıklanıyor. Mesela dekorun daha en az iki aylık kaynak işi varmış... Basit bir parmak hesabıyla, önümüzdeki eylülden önce bir vuslat görünmüyor. Kısacası ekrandaki resmimizi biraz daha bekleyeceğiz...

CEP TELEFONU GECİKMİŞ!

Bilmiyorum yetmişli yılların sonlarında cep telefonu çalışmaları başlamış mıydı? Eğer başlamışsa araştırmageliştirme çalışmaları için Türkiye’den benzersiz bir denek sunabilirdik kendilerine... Öyle ki her bölümde elinden düşmeyen telefonla birilerine sürekli tuzak kuran, entrika çeviren, olmadı; felaket tellallığı yapan Carolin yengemiz “Öyle Bir Geçer Zaman ki” (Kanal D) dizisinin her bölümünde ciddi bir tüketici profili çiziyor... Bir de GSM abonesi olsaydı var ya, şirket bir yıllık bilançonun belini kırardı. Haksız mıyım? Bu arada yenge filan diyoruz ama Carolin’in ayarttığı hiçbir karakteri bu parantez içine katmayın. Bizim için kendisi hâlâ Ali Kaptan’ın emanetidir!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder