Kötü Poyraz'ı da sever misiniz?

Poyraz’ı (Poyraz Karayel/Kanal D) sevdik. Neden? Karanlık bir dünyada el feneri gibi olduğu için. Ama gel gör ki yaşadığı travmalar adamımızın her şekilde pilini bitiriyor. Ve şu çok net ki o da karardı, yaşadığı atmosferin içinde araziye uydu... Önceki akşam Sadreddin vuruldu. Bahri Baba’nın hırçın oğlu Sadreddin bildiğin kurşuna dizildi. Kurtulma ihtimali var mı? Bana göre çok yüksek. Dizi karakterlerine öyle şıpın işi ölüm mümkün değil... Ama uyandığında onun boşalttığı veliaht koltuğunda Poyraz’ı görecek, bu kesin. Biz Poyraz severler de yüksek ihtimalle bir adamın bir canavara nasıl dönüşebildiğini ağzımız açık olarak izleyeceğiz... Poyraz Karayel artık benim için tek başına bir dizi değil. Hatta insanın kötülüğe meylinin sosyolojik bir tezidir. İzlediğini zannettiğin ama aslında okuduğun bir tez kitabıdır!

Yollayın artık şu genci!

Yanılmıyorsam ilk günden beri o stüdyoda. Önce tek, ardından annesiyle geldi. 100’e yakın taliplisi oldu, o da her gelene mavi boncuk dağıttı... Ama adamımızın topu her seferinde direkten döndü. Ben hayatımda kendisi kadar evlenme meraklısı birine daha denk gelmedim. Bir buçuk yıldır stüdyolarda hayatı tırmalıyor. İşi zor, çünkü arkadaşlarının dediği gibi “fazla hevesli”... Ama şu arkadaştan bir şekilde kurtulmak istiyoruz artık. “Evleneceksen Gel” diyorsunuz ya hani, ben de “Mustafa’yı evlendirip hayatımızdan gönderin lütfen” diyorum...

Birilerini alkışlayacaksak...

Kara Sevda (Star TV) hız sorunu yaşamayan bir dizi. Süre doldurmak için sakız gibi uzayan sahnesi filan da yok... Karakterleri analiz ederken izleyicinin içinde oluşan merak duygusuna da her bölümde makul yanıtlar verebiliyor. Bu iyi... Daha da ilginci son zamanların eğilimi olan kötü ve komik adamlar serisinde bana göre an itibarıyla seri başı olmuştur. Kaan Urgancıoğlu’nun oynadığı Emir karakterini daha önce buraya not düşmüştük... Az çok hepimizin gördüğü espritüel kötü insanlar kategorisinden hikayeye girmişti. Ama doğrusunu söylemek gerekirse az zamanda sağlam bir fenomene dönüştü... Etrafımda diziyi izleyen herkesten aldığım ortak görüş net; “Adam kötülüğün tarihini yazarken, zekanın ve mizahın da belini kırıyor”... Bir oyuncu olarak sanırım bu Kaan kardeşimin hoşlanacağı bir şey. Ancak bunda alkışlanacak ilk isim o karakteri yaratıp böyle dillendiren senaristler olmalı. Bazı kalemlerden iyi şeyler de çıkıyor işte!

Yılmaz Morgül dayak yer mi?

Yılmaz Morgül, Survivor (TV8) adasında hayatı tırmalıyor. Şu üç günlük arada neler yaptığını hafta sonu izleyeceğiz. Oralarda rakibi çok. Aradan sıyrılır mı bilemem? Ama bildiğim bir şey varsa; Survivor’dan daha sıkı rakipleri kendisini memlekette bekliyor. Mesela Beyaz TV sunucusu Tahir Sarıkaya. İlk günden beri Yılmaz’ın sırtına çok ağır kroşeler indiriyor... Önceki akşam Burada Laf Çok’ta (CNN Türk) Yılmaz Morgül için, “Birkaç haftaya dayak yemezse şaşarım” dedi... İş o noktaya varır mı, kestirmek mümkün değil? Ama samimiyetle söyleyeyim ki, elenir de memlekete dönerse şöhretler aleminde iki kişilik bir Survivor izleyeceğiz. Tuhaf bir heyecanla hem de.

Bir zombi vakası daha!

Beni Affet (Star TV) isimli dizide öldükten sonra duasını okuyup helvasını yediğimiz Feride geri döndü. Ölmemiş. Şaşırdık mı; hayır! Daha önce binyediyüz kez ölüp dirilen Bahar gibi o da bir türlü öte tarafa geçemiyor. Üstelik ikisi de hayata farklı isimlerle dönüyorlar. Her seferde bavullarında bir de “karanlık ağabey” oluyor... Bahar, ölüp de hikayeye tekrar döndüğünde Azize olmuştu. Feride ise Zehra ismini seçti. Bahar’ın bavulundan çıkan kötü Cesur karakteriydi. Feride ise yanında Sedat’ı getirdi. Usta, bu insanlar ölünce nereye gidiyor da gittikleri yerden bir de yaren yapıp aramıza dönüyorlar? Tövbe estağfurullah!