Mesut Yar Ne izle ne de şikayet et!
HABERİ PAYLAŞ

Ne izle ne de şikayet et!

İlginç bir şey keşfettim. RTÜK’e (Radyo ve Televizyon Üst Kurulu) en çok şikayet en fazla izlenilen program ya da diziler hakkında yapılıyor. Tuhaf bir ikilem halindeyiz kısacası. Aşk ve nefret ilişkisi gibi içinden çıkılmaz bir şey bu... Bakın “Bu Tarz Benim” (Show TV) isimli yarışma son günlerin en çok şikayet edilen programı olmuş. Geleneklerimize aykırılık başlığı altında uzayıp giden maddeler var. İzleyen en çok da kişisel hakaret meselesine takılmış; şikayetlerde “yarışmacıların bireyselleştirdiği çatışmalarda ara bulucu yok” diye yakınılıyor...

Haberin Devamı

[[HAFTAYA]]

Bu durumda ben de sormadan edemiyorum; “neden izliyorsunuz?”. Madem bu denli rahatsız oluyorsunuz da neden kanal değiştirip yola devam etmiyorsunuz? Yarışmanın reytingleri giderek yükseliyor. Zaten program bir dizi/kurmaca tadında akmaya başladı. Bir izleyicinin tanımıyla “Ayşegül’ün rüyası” gibi bir hatta girdi. Şimdilik işler yolunda, bırakın devam etsin...

Nasıl olsa genlerimizde olan “bir süre sonra sıkılıp takibi bırakma” yöntemiyle azalarak biter zaten; haksız mıyım?

Üşüyorum sevgilim!

Sanırım yerli dizilerde “kış ayarı” başladı. Dizilerin ana karakterlerinin neredeyse hepsi bir nedenden dolayı sevdiğini kendisinden soğutma derdinde... Mesela atv’de yayınlanan “Karadayı” isimli dizide Mahir, bir şekilde tehlikeden uzak tutmaya çalıştığı Feride’yi aşkından soğutmak için elinden geleni yapıyor... Eh, “Medcezir”de (Star TV) Mira’nın Yaman isimli karaktere yaklaşımı da aynen bu eksende devam ediyor.

Yaman, Mira’dan soğursa ne olacak kestiremiyorum ama... Bir de TV8’de yayınlanan “Kaçak Gelinler”in son bölümünde Şebnem karakterinin aşkı Selim’i kendisinden radikal bir şekilde soğutma çalışması vardı ki, elimizde olmadan “dizi aşkları kış moduna geçti” düşüncesini havsalamıza kazıdı...

Ha, bu soğutmanın bir de ısıtma hali var ki, iki haftaya kalmaz tüm saydığımız diziler o modun da ekmeğini yemeğe çalışır...

Faik Düğün Sarayı!

Faik Öztürk düğün işine girdi. Daha doğrusu Safiye Soyman ile müthiş bir ikili yaratan Faik son zamanlarda özellikle düğün törenlerinin aranılan türkücüsü olunca format da kendiliğinden geldi... “Faik Öztürk ile Düğündeyiz” isimli program Flash TV’de üçüncü haftasını bitirdi. Bugün yeni bölümü var. Kaçıranlar için Faik’in ne yaptığını not düşelim...

Haberin Devamı

İhtiyacı olan çiftleri başvurusuna göre tasnif edip (yasa gereği damatlık ve gelinlik masrafı hariç) aileleriyle birlikte İstanbul’a getirip düğünlerini bizzat programında yapıp beyaz eşyadan mobilyaya kadar bütün masraflarını üstleniyor... Bitmedi. Faik aynı zamanda sponsorlar aracılığıyla düğün yapan taraflardan birinin kredi kartı borcunu da üstlenerek izleyicisine sıfırdan bir hayatın kapılarını açıyor...

Bu durumda hakikaten düğün salonundan daha heyecan verici bir mutluluğu ekrandan izliyoruz. Hâl böyle olunca Faik her programında kanalının reytinglerini üçe katlıyor. Ben bu işe “iyi format, iyi adam, iyi reyting” derim!

Magazinde altın çağ

Magazin programları yeniden altın çağını yaşamaya başladı. Kadın kuşak programları için de farklı bir şey söyleyemeyiz. Hem sayıları arttı hem de kanalların neredeyse hepsinde kendilerine yer bulur hale geldiler...

Haberin Devamı

Magazinden bir anda soğuyup akabinde böyle samimi hale gelmemizin nedenlerini sosyologlar araştırsın. Ben rakam vereceğim. Hali hazırda ana akım kanallarda yayında olan 14 magazin formatı var. Bunlardan en büyük efekti yaratan Kanaltürk’te yayınlanan “2. Sayfa” olmuş. Program yazılı basında onlarca haberi yayınlanarak rakiplerine fark atmış...

Kadın kuşaklarında ise medyada ses getirme meselesinde birinci olan Esra Erol (FOX). Dün yayına giren Seda Sayan’ın da (Show TV) kısa bir süre sonra bu performansa yaklaşacağını iddia ediyorum. (İnterpress’e teşekkürler.)

Dandinista düşünceleri!

Önceki gece başlayan “Dada Dandinista” (Star TV) isimli programıyla yeni sezona merhaba diyen Okan Bayülgen yine farklı bir işin peşindeydi... Açıkçası Okan’ın oyunculuğunu da kattığı skeçlerden “Konuğa ev ziyareti” bölümü en iyi olandı. Bir de konuklara “geçmişini silemezsin” başlığıyla harika bir belgesel dizisi hazırlanmıştı.

Okan bu yeni formatla taşın altına sadece elini değil kafasını da koymuştu... Gereğinden uzun jeneriği ve bir süre sonra gözleri yoran stüdyo ışığını ve de ilkin teknik günahlarını saymazsak program fena değildi...

Okan uzun yol şoförü gibi. Kısa mesafelerin adamı değil ve kervanı yolda düzeltiyor. Bu yüzden bir süre tali yollardan devam edip sonunda kamyonunu otobana sokacaktır. Hayırlısı olsun!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder