Giriş
Hiç uzatmayalım. Paramparça (Star TV) dizisi sezon finalinde adının hakkını verdi. Tatile giderken Türk TV tarihinde tüm sezon finallerinde kullanılmış klişelerin hepsini toplayarak bize seri bir “hadi canım” çektirdi... Öncelikle gelecek sezonun konusu belli oldu. Cihan’ı oyun dışına iterek Dilara’nın parasına konmak isteyen bir gizli düşman var. Gizli ama güçlü de. Hikayenin damarlarına kadar sızmış... Belli ki gelecek sezon Cihan ve Gülseren’in işi zor. Biri canıyla diğeri çocuklarla filan uğraşıp duracak. Bunu koyun bir kenara...
[[HAFTAYA]]
Araba patladı, kız kötürüm kaldı ve suya düştü. Oğlana tuzak kuruldu. Diğer kız ortalıkta yok, tüm bunlar olurken Cihan ile Gülseren yine öpüşemedi. E, daha ne olsun? Korkunç yenge Keriman dışında herkes sezon finali ruhundan payına düşeni aldı. Kim gitti, kim kalacak acaba diye yaz geçer mi; geçmesin... Sezon finallerinin bize ağırlıklı olarak gösterdiği bir gerçek vardır. Kimseye bir şey olmaz, bakın göreceksiniz...
Bu arada Paramparça’yı TV ekranındaki en gerçekçi sahnelerin yaşandığı bir dizi olarak not düştük. Adamlar aksiyon sahnelerine ne para harcadılar ama. Dilerim ceplerine üç beş bir şey kalıyordur
Dizi tokat gibi ama...
Atv’nin yeni dizisi bir yaz dizisi değil. Kırgın Çiçekler ağır dram ve travma daha doğrusu saklı bir gerçeklik içeriyor... Kırgın Çiçekler bir yetiştirme yurdu hikayesi ekseninde başladı. Belli ki bu hattan sonra daha duygusal meselelere bağlayacak. Ama dizinin yıllar boyu sadece araştırmacı haber programlarında görüp, dudak ısırdığımız gerçekleri tokat misali yüze çarptığı gerçek. Hani o “ölümüne sır” dediğimiz rezaletleri...
Yayın tarihi olarak daha neşeli işlerden hoşlanan bir seyirci güruhuyla karşı karşıya olduğu için bir parça zorlanabileceğini düşünüyorum... Buna rağmen geçtiğimiz günlerde sona eren Karadayı’nın yarattığı izleyici boşluğundan iyi yararlandığını söyleyebiliriz...
Dizi ilk bölümünde toplam izleyici kategorisinde üçüncü oldu. Bu elbette öldürmeyecek bir reyting başarısı. Tabii dizideki yoğun karanlık bu hızıyla devam etmezse...
Temcit pilavı ağız bozdurur!
Her yeni dizi yayına girdikten sonra bir anda ciddi bir tekrar yayın girdabına kapılıyor. TV ekranları Güneşin Kızları, Kalbim Ege’de Kaldı (Kanal D), Çilek Kokusu, Kiralık Aşk (Star TV), Sen Benimsin (FOX) isimli dizilerin bir bölümünden en az 10 tekrar yayın çıkardı... Bunu iki mantıkla yapıyorlar. Hem izleyici kafasında bir algı oluşturmak hem de bol tekrar ve reklam geliriyle maliyeti minimuma indirmek...
İyi de günün farklı saatlerinde ekran karşısına geçen izleyici hep bir şekilde bu tekrarlara denk gelince ne oluyor? Kendi adıma söyleyeyim; “ağzını bozuyor”... Bazı işler tekrardan ziyade tek bölümüyle ölümcül efekt yaratabilir. Bu tür bir planlama yapılan dizilerin ömrü de en az iki ya da üç yıl kadar sürer...
Mevcut dizilere çerez muamelesi yapmak tam bir yaz ekranı boşluğunu dolduralım kafasıdır ki, tartışmaya cidden açıktır anacığım...
Merve diyoruz demesine de...
Survivor All Star’da (TV8) ödül oyununda adadaki üç kişiyi seyahate gönderip Merve’yi o ıssızlıkta yalnız bırakmak kelimenin tam anlamıyla bir damar çalışmasıydı... Turabi ve Hilmi Cem birlikte gitselerdi anlardım da yapımcılar takıma Begüm’ü de katarak o büyük yalnızlığı resmetmeyi acaba neden tercih etti? Biliyorsunuz, SMS kitlesi bugüne kadar oyunu adada hep ezilmiş ve mağdur olarak bilinen yarışmacılar tarafında kullandı. Böyle klipli yalnızlaşma meselesi Merve’ye hesap ettiğinden çok daha fazla destekle dönecektir, benden söylemesi...
Kimileri Merve için, “şampiyon yapılmak isteniyor hatta birinciliği belli oldu” filan diyor ya; yanılıyorsunuz... Eğer bir Survivor’dan bahsediyorsak geçtiğimiz gece elenen Hasan’ın dediği gibi o işi hak eden tek adam Turabi’dir. Seversiniz ya da tam tersi. Ama adam Tarzan olmak için doğmuş kardeşim, bu çok net!
Eksen bir o tarafa bir bu tarafa
Zahide ile Yetiş Hayata (atv) “sürdürülebilir” bir kuşak programı olarak ekranda neredeyse bir buçuk yılı tamamladı... Ancak sorun şu. Programın formatının ne olduğu bir türlü tam olarak bilinemiyor. Sadece bu yıl içerisinde birkaç kez sıradan kadın kuşağı, birkaç kez izdivaç havası, birkaç kez reality şov kafası, ağırlıkla da sağlık programı görüntüsü veren programın tam olarak nereye bağlanacağını söylemek giderek zorlaştı...
Doktorum programından gelen efektle Zahide’yi sağlık işlerinde kullanmak yanlış değildi. Ama programın iddiası daha hacimli bir kadın kuşağı yaratmak üzerinden gidiyordu...
Sonra reyting denilen şey devreye girdi ve neredeyse tüm hatlar karıştı. Sonuçta program kendini Zahide ile Yanmış Devreler eksenine sabitledi. Bu haliyle ne kadar gider, hakikaten kestirmek zor...
