Mesut Yar Pazartesi 'Paramparça' oldu
HABERİ PAYLAŞ

Pazartesi 'Paramparça' oldu

“Paramparça” (Star TV) isimli dizinin hızından bahsetmiştik. Hız kesmeden devam etti ve pazartesi gecesi artık zirve el değiştirdi... İki yıllık hayat yolculuğunda bir parça yorulan ve sezon sonunda final yapacak olan “Karadayı” (atv) açıkçası “Paramparça” karşısında fazla dayanamadı...

Sıcak hikayesinden ödün vermeden mizahı ve vicdanı öne çıkaran “Ulan İstanbul” da (Kanal D) AB grubu izleyicisinin bir bölümünü “Paramparça”ya kaptırdı. Bir de arada ezilip gidenler oldu; “Aşkın Kanunu” (TRT 1), “Günahkar” (FOX) gibi diziler mesela. Sonuç itibarıyla bir gecenin zirvesini en fazla iki, bilemedin üç dizi paylaşabilirdi, tabloya bakacak olursak öyle de oldu...

Haberin Devamı

[[HAFTAYA]]

Haziran sonuna kadar bu görünümün değişeceğini düşünmüyorum. Koşuya sonradan başlayıp rutini paramparça edebilen çok dizi yok, o yüzden inceden bir “hayırlı işler” notu düşelim...

TİYATRO SON ÇIKIŞ

O değil de dizi dünyası bu şekliyle yani istikrarsız devam ederse Türkiye’de tiyatro çağı başlayacak. Dizileri biten ya da finale yürüyen hemen her oyuncu bir şekilde tiyatroya yöneliyor... Kadroların çoğunluğu ödenekli ya da özel tiyatroların bünyesinde bulunuyor zaten. Oyuncular dizi trafiğinin yarattığı tahrifatı üzerlerinden atabilmek için “çıkış noktalarına” yani tiyatroya yöneliyor...

Tiyatrolar şimdilik eve ekmek götürebilecek kadar efektif bir ticari kurum değil. Ama bir şekilde olacaklar. Geleceği ince görenler için ekmek o kapının ardında çünkü!

HAYAT YOLUNDA'DAN VEDA

“Hayat Yolunda” (Kanal D) dizisi bu sayfaya en çok malzeme çıkaran işlerden biriydi. Bakın yine geçmiş zaman kipiyle konuşmaya başladım... Nedenini söylemeden anlamışsınızdır sanırım. Yine de üzülerek not düşeyim; “dizi 13’üncü bölüm itibarıyla final yapıyor”...

Aslında 13 bölüm olarak tasarlanan bir ömrü varmış. Açıkçası ben de dün öğrendim. Ama ne bileyim final havası beni bir hayli kasar. Bilmem siz ne düşünürsünüz? Geçmiş olsun...

EH ELBETTE EVİMİZİN DOKTORU

TV8’de ekran yolculuğuna başlayan “Aile Doktoru” isimli programın uzman ağzı olarak stüdyoda yerini alan Prof. Dr. Cihan Aksoy hocamız izlediğim kadarıyla şov işine fena halde ısınmış... “Doktorum” programıyla başlayan ekran kariyerinde geldiği son noktada Cihan hoca, kendi öğrencilerinin tanımıyla pozitif anlamda gerçek bir şovmen oldu... İçindeki heyecanı kimi zaman kontrolsüz bir şekilde dışa vuran hocanın bana göre en sevimli yanı da bu kontrolsüzlüğü.

Haberin Devamı

Mesela kendi programının adını ilk bölümde “Ev Doktoru” olarak telaffuz etti. İçinden bu isim geçmiş olmalı. Gaftan saymamalı bunu çünkü haksız değil, evimizin doktoru olmayı başardı bir yandan da... Yüzünden samimiyetsizlik fışkıran bazı meslektaşlarını düşününce hele...

İKİ URFA BİR ADANA...

“Urfalıyam Ezelden” (Star TV) dizisinde Urfalı köylü kızı Kevser karakterini canlandıran Makbule Sitare Akbaş, daha önce “Akasya Durağı”nda Urfalı köylü kızı Zeyno; ardından “Dila Hanım”da Adanalı köylü kızı Yasemin olarak karşımıza çıktı... Her üç dizide de ev kızı veya evin işleriyle uğraşan bir genç hizmetliydi.

Birbirini kısmen andıran projelerde aynı şive ve benzer karakterle karşımıza çıkınca, Makbule Sitare Akbaş’ı her gördüğümde kebap salonu ağzıyla “2 Urfa 1 Adana çek bacım” diyesim geliyor...

Haberin Devamı

Muhtemelen kendisine sorsak “farklı bir karakter oynamak istiyorum” diyecektir. Ama şu bizim yapımcıların bir önceki projeye bakarak bir sonraki projede oyuncu dizaynı yapan kafası değişmedikçe zor bir ihtimal!

BELGESEL İZLİYORUZ

Türkiye’de belgesel izlendiğine inananlardanım. Bir belgeselci olarak da sokaktaki adamın “ben belgesel izliyorum” iddiasına imzamı atarım... Ama bu konuda daha matematiksel doğrular var.

Mesela “D-Smart” isimli dijital platform içeriğindeki belgesel kanalı sayısını geçtiğimiz hafta 12’ye çıkardı... Bir talep olmasa kimilerinin “kârlı olmadığını düşündüğü” bu alana ticari bir kuruluş olarak neden yatırım yapsın ki?

Ben işin maliyetini bilmem ama bir takipçi olarak bizi getireceği noktayı bilirim. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaktan yakınırız ya, sayısı artan belgesel kanalları o yakınmanın reçetesidir. Aynı zamanda “dizi televizyonculuğuna” ciddi bir tehdittir ha, sakın küçümsenmesin!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder