Giriş
“Bu Ramazan’ın en özgün işi nedir Mesutcuğum?”samimiyetiyle soracak olursanız ben kendi adıma “Aşkın Yolculuğu: Yunus Emre” isimli arkası yarını işaret ederim...
TRT 1 ekranında günlük olarak yayınlanan işte tasavvufun efsane isimlerinden Yunus Emre’nin çilesinden kesitler aktarılıyor. Elbette bu dizide de kafa bugünün kafası...
Yunus Emre’nin yaşadığı dönem içindeki çilelerle, bugünün aklının resmettiği çileler arasında ciddi bir makas olmalı. Ama bu bile diziyi izlemekten alıkoymuyor...
Kötü kadı, arafta kalmış emir erleri ve tevekkül sahibi akiller üçgeninde akıp giden dizinin tuhaf bir çekim alanı var...
TRT 1’in dizi içinden dizi çıkararak ekrana sürdüğü “Zeyrek ile Çeyrek” zorlaması bu işte yok mesela. Zorlama olmayınca da izleniyor işte...
Korkma Begümcüğüm!
Üzüldüm bak. Begüm kızımız da benim gibi karanlıktan korkanlardanmış. O yüzden gözlerinin bantlandığı yarışmalarda başarı sağlayamıyormuş...
Begüm bunu Survivor All Star (TV8) toplaşmasında ağlayarak itiraf ederken ben de ister istemez gözyaşlarıma hakim olamadım!.
Sonra aklıma bir soru takıldı. Begümcüğüm sen de gözleri açık uyuyanlardan mısın? Ama bu durum insanı çok yorar. Korkuyorum diye gözleri kapayamamak, gözün açık uyumak filan...
Sen karanlıktan korkma güzel kardeşim, karanlık fikirlerden kork. Oradaki varlığını bitirecek tek şey karanlık değil, o gölgeli fikirler çünkü!
Böyle mİ konuşuyorsunuz gençler?
Çilek Kokusu’nun (Star TV) ilk bölümünü izlerken kendimi, “Ben Amerika’ya gidecektim ama babam yeni aldığı otelde çalışmamı istedi bu yaz” şımarıklığıyla başlayan dizinin elinde faraş gevşek ağızlara vurmayı bekleyen bir izleyicisi gibi hissettim...
Esas kızın üç yaş çocuk ağzıyla konuştuğu tüm gençlik dizilerinde olduğu gibi bu sevimli iş bende çilek alerjisi yarattı.
Anlamıyorum; gençler gerçek hayatta da böyle sesi hiç yaşlanmayan “Nil Karaibrahimgil” sesiyle mi konuşuyor? Neyse. Meselenin iyi tarafından bakarsak önceki gece başlayan Çilek Kokusu, gençleri tam da damarından yakalayan bir iş oldu. Kokulu filan...
Orada da duygusal ve sınıfsal çatışma ve de çatışmanın getirdiği olmazsa olmaz bir aşk var. Önümüzdeki bölümlerde kumsalda gitar çalan bir çocuk da görürsek, Zerrin Özer’in “Ne güzel geçmişti bütün bir yaz” diye başlayan “Kavak Yelleri” şarkısına bağlarız artık. O da bizi yaz boyu idare eder. Hayırlısı diyelim...
[[HAFTAYA]]
Zeybek havası şimdilik tuttu!
Bir Sezen Aksu şarkısından ismini alan dizi, Ege kasabasında geçiyor. “Kalbim Ege’de Kaldı”; iki düşman ailenin bir miras davası için çocuklarını evlendirme hikayesi kısaca. Zıtlıklardan aşk doğacağı kesin. Bunu bir kenara koyun...
Dizide yalın bir Ege havası var. Ama ne bileyim Güzel Köylü isimli dizide harcanmış bütün meseleler de bu işin kenarından sarkıyor. Belki bendeki şiveden kaynaklı bir benzetme duygusu. Belki de kalabalık kadroların ister istemez getirdiği aynılık...
Soğuk çay reklamlarında gördüğümüz cinsten bir koca annenin iki aileyi yapıştırma, iki genci yakıştırma çabası ve zıtlıklar komedisi bu yaz iş yapar. Kış için ise kapalı mekanlar bakacağız artık...
Yaz rüzgarıyla şişen yelkenler...
Şu sıralarda en sevdiğim geceler iki yeni dizinin aynı saatte iki ayrı kanalda başladığı ekran geceleri oluyor. Aslında iki haftadan beri neredeyse her gece yeni bir dizi başlıyor...
Açıkçası kimi çok zayıf, kimi de uzun bir hayata göz kırpar gibi doğuyor. Kimin nereye kadar gideceğini elbette izleyici belirleyecek...
Biz reyting meselesi üzerinden bakarsak, önceki gece başlayan iki diziden ilki Kanal D ekranında yayınlanan Kalbim Ege’de Kaldı oldu...
Toplam izleyicide 3’üncü sıraya oturan dizi AB ve ABC 1 izleyici gruplarında ikinci oldu. Bunun kısa meali aldığı rüzgarla bu yazı rahatça geçirir...
Bir diğer yeni dizi Star ekranında başlayan Çilek Kokusu’ydu. Kolonya ismini andıran dizi izleyicinin dikkatini çekerek toplam izleyici grubunda ikinci, AB ve ABC 1 izleyici gruplarında ise üçüncü oldu. Meale gerek var mı? Bir önceki paragrafta ne dediysek odur...
