Mesut Yar Tara Welles eve döndü...
HABERİ PAYLAŞ

Tara Welles eve döndü...

Haberin Devamı

Eve Dönüş bir hayli tanıtımdan sonra atv ekranında yol almaya başladı. Aslında hikaye bugüne kadar çok işlenmemiş bir uyarlama olarak vitrine çıktı... Yaşı otuzları geçmiş olanlar için TRT’nin bir dönem yayınladığı ve büyük sükse yapan Cennet’e Dönüş/Return To Eden isimli diziyi hatırlarlar. Hani kocası tarafından timsahlara atıldıktan sonra balıkçılar tarafından kurtarılıp, estetik ameliyatlarla dünya çapında bir model olan Tara Welles’in hikayesiydi... O Tara ki neredeyse ergenlik yıllarımızda timsahlara atıldığı sahneyle benim gibi izleyen birçok insanın üzerinde ciddi bir travma yaratmıştı. Küllerinden doğduğu güzelliği ve zekasıyla aldığı intikamla da içimizde “adalet budur” duygusunu yeşillendirmişti... Şimdi Eve Dönüş’te bunun biraz da özensiz bir uyarlamasını izleyince kendimi bir zaman tüneline girmiş gibi hissettim... Yönetmen Kartal Çıdamlı’nın ilk bölüm için biraz aceleye gelmiş teknik sorunlara acilen el atması gerekiyor. Aynı zamanda işin plastik makyaj kısmını da tekrar gözden geçirmesi. Neyse, ilkin günahı olmaz... Artık intikam hikayelerinden sıkıldıysak da tarihin içinden kopup gelen, daha önceden de Sahra ismiyle gösterilmiş bir diziye ilham verip iş yapamayan bu öykünün devamını dilerim bundan sonraki bölümlerde iştahla izleyebiliriz...

Hep aynı mesele...

Aşkın Bedeli (Star TV) dizisinde Sedef, kızını dünyaya getirdi ama ona bebeğinin doğduktan sonra öldüğü söylendi. Halbuki bebeği Betül ve Şimal kaçırmıştı... Yaz’ın Öyküsü dizisinde Umut’un kızı Yaz dünyaya gelmiş ama doğduktan sonra öldüğü söylendi. Halbuki bebek dedesi yani Mert’in babası Doğu Aladağ tarafından kaçırılıp yetimhaneye verilmişti... Alın Yazım (Kanal D) dizisinde kızı Asya’yı dünyaya getiren Nihal’e bebeğinin doğumdan sonra öldüğü söylenmiş ama Asya bebek, kötü kalpli Aysel tarafından kaçırılıp yetimhaneye verilmişti. Karagül, O Hayat Benim (FOX), Beni Affet (Star TV), Deniz Yıldızı (Show TV) gibi yerli dizilerde de aynı hikayeler izlendi ve hâlâ izleniyor ama farklı diziler daha ne kadar aynı topa yatan hikayelerin ekmeğini yemeye devam edecek; soru da bu zaten!

Atalay Demirci yeni işiyle döndü!


Kel Alaka isimli stand-up ile TV’de aynı ismi taşıyan şov programını birlikte götüren Atalay Demirci, yeni işi “Ne Alaka” ile önce sahneye çıkıyor, ardından da ekranda olmaya hazırlanıyor... Geçtiğimiz yaz vizyona giren “Güvercin Uçuverdi” isimli sinema filmiyle de kitlesini kemikleştiren Atalay Demirci’nin bu sezon da çok konuşulacağı kesin... Kesin olmayan tek şey, TV8 ekranından ayrılan şovunun yeni ismiyle nerede olacağı? Büyük kanallardan biri banko gibi geliyor bana. Bekleyip göreceğiz artık...

Salona giden yolda ne var?

Güllerin Savaşı (Kanal D) dizisinde Ömer ve Gülru ikilisinin ilginç bir özelliği var. Kendileri ve aileleri ile ilgili sırlara “vakıf olmaları” hep aynı şekilde gerçekleşiyor... Misal, yayınlanan son bölümde Ömer, Sipahi Köşkü’ne adımını attı ve salona doğru ilerledi. Bu sırada salonda bulunan ikiliden Gülfem, Gülru’ya bebeğin Ömer’den olduğunu bildiğini söylüyor ve Gülru’yu kardeşi Cihan’ı kullanmaması için uyarıyordu. Böylece Ömer, Gülru’nun hamile, üstelik kendinden hamile olduğu gerçeğini öğrendi. Bu gerçekle yüzleşme yolu da vasat bir yöntemle oldu... Güllerin Savaşı, bu klişeye sarılmış ve bu yolda ilerlemeye devam ediyor. Sipahi Köşkü’ne giriş yap, sola dön ve salonda konuşan sır tellallarına kulak misafiri ol, sonuç itibarıyla da her şeyi öğren. Kolay gelsin!

Alacakaranlık kuşağında mıyız?

Salı gecelerinin yeni lideri Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz (atv) bana göre henüz hikayeye girmedi. Şimdilik Hızır Çakırbeyli ve yakın çemberinin profillerini anlamaya çalışıyoruz... O değil de ağabey, Çakır’lı soyadının hakkını vereceksiniz diye Oktay Kaynarca’nın gözlerini içine cin kaçmış korku filmi karakterleri gibi aşırı mavileştirmenin mantığı ne? İnsan görünce inceden bir salavat getiriyor vallahi... Ayrıca dizinin ilginç bir tarafı da var. Bir parça Kurtlar Vadisi’nin (Kanal D) öteki dünyasını andırıyor. Yani orada mevta olanların hepsi buradan kafayı gösteriyor... Yoksa ne bileyim, ekranın içindekiler ve karşısındakiler olarak alacakaranlık kuşağında mıyız? Ne yalan söyleyeyim tırstım!

O hâlâ VJ olarak ekranda!


Uzun süredir sesi çıkmayan bir VJ Bülent var, bilmem hatırlar mısınız? Aslında sessizliğe filan bürünmemiş. Boşlukta bir albüm, bir single, iki de TV programı yapmış. Mesela Business Channel’da yayınlanan Şarkıcı isimli bir programı, aynı kanalda ekrana gelen Erkek Güzeli isimli bir de yarışması var... Şarkıcı’da Bülent en iyi bildiği iş olan VJ’liğe devam ediyor. Yarışma ise klipler üzerinden en yakışıklı şarkıcıyı seçiyor. Bir nevi gürültü çıkarmayan güzellik yarışması sanki... Şimdilik uydu ve dijital platformlar üzerinden izlenen kanalın bir süre sonra alışkanlık yaratacağı bana göre kesin. Çünkü ekranında Bülent’in de içinde olduğu “kemik kitleye sahip” bir dolu ismi var ediyor...

Sıradaki haber yükleniyor...
holder