Mesut Yar Vallahi sıkıldılar artık
HABERİ PAYLAŞ

Vallahi sıkıldılar artık

Ben söylemedim. Bizzat İşte Benim Stilim isimli yarışmanın jüri üyesi Nur Yerlitaş dillendirdi. Ve sunucu Öykü Serter de onayladı. Peki, ne mi söyledi Nur Yerlitaş? “Hep aynı kavgalar yaşanıyor burada.

Hep aynı kişiler tartışıp duruyor. Biz sürekli Özden, Nihal ve Ayşegül’ün birbirlerine sataşmalarına tanık oluyoruz. Vallahi sıktı artık. Ben çok sıkıldım”...

“Kraliçe Çıplak” diye bir deyim girdi benim hayatıma bu itirafla. Hakikaten de All Star ismini dolaylı olarak “Dövüş Kulübü” kıvamına getiren bir program havası veriyor İşte Benim Stilim...

Haberin Devamı

Ve evet, gerçekten de yarışmacıların birbirine hepsi bir öncekinin aynı hakaretler etmesinin dışında gelişen bir şey yok... Elenip ağlayanlar, kalıp goy goy yapanlar dışında yeni bir meseleye denk gelmedim henüz.

Ve ben söylemedim Yerlitaş söyledi işte; “Vallahi sıktı artık!”...

GEÇEN YIL BUGÜN!

Geçmişimizi unutmayalım. TV ekranı üzerinden balık hafızalı kalmayalım. Bu yüzden artık bu köşede geçen sene bugün yayınlanan TV programlarının reyting listesinde ilk üç sırada yer alanlarını sıralayacağım.

Böylece basit de olsa TV ekranının bir yıllık serüvenine şahit olacağız birlikte...

Geçen yıl 3 Ekim günü toplam izleyicide en çok izlenen üç program şu sırayla yer buldu listede; Karagül isimli dizi birinci, Medcezir isimli dizi ikinci ve Arka Sokaklar isimli dizi de üçüncü oldu...

AB izleyici grubundaki dağılımda sırasıyla Karagül, Medcezir ve Fox Ana Haber olarak gerçekleşti. Bilginize.

Bu fotoğraf önemli!

Burada Hayat Var (CNN Türk) yeni sezonuna yarın başlıyor. Aynur Tartan’ın hazırlayıp sunduğu bu program bana göre önemli bir iş de başarıyor...

Genel olarak sıradan bir haber/tartışma programında aynı kadraja girmeyecek pek çok siyasi ve işadamı figürünü aynı fotoğrafa sokuyor. Hoş bir “beraberlik” albümü gibi bir eşittire çıkıyor her bölüm.

Aynur Tartan yeni sezona Bayburt bölümüyle başlıyor ve yine fotoğrafta “birlik ve beraberlik” manzarası görüyoruz.

Belki insanların doğduğu topraklar üzerinden. Ama bu bile “önemli bir şey” mevcut memleket ikliminde!

Haberin Devamı

BİR SORU

Pepee çok üzülüyor olabilir mi?

Pepee, Ayas, Aydamaya gibi çocukların sevdiği ve artık “ulusal” tanımı alan çizgi animasyonlar bildiğim kadarıyla Düşyeri isimli yapım şirketinin Eskişehir’deki atölyesinde hayat buluyor ve oradan ekrana taşınıyordu...

Düşyeri çalışanları, birçok yapımcı için büyük bir hayal olan başarılara imzalarını atmışlar ve hayatımıza özellikle de bizden sonraki kuşakların da hafızasında yer edecek saydığım işleri ve fazlasını sokmuşlardı.

Önümüzdeki günlerde gerçekleşecek olan dünyanın en önemli eğlence fuarı MIP.COM’da da bu başarıyı bizzat anlatacaktı yapım evinin sahibi Ayşe Şule Bilgiç...

Ama aldığım bir maile bakılırsa görünmeyen tarafta büyük bir hüsran yaşanmıştı. Eskişehir atölyesindeki çalışanların hepsi işten çıkarılmıştı. Mail çok travmatik olduğu için özet geçtim ben de...

Elbette çalışanlarıyla ilişkisi patronun takdiridir. Ama ne bileyim Pepee gibi bir işte “yaratıcı ekip” olarak bilinen yirmi küsur kişinin elinden oyuncağı alınan çocuklar gibi mutsuz olması da görmezden gelinemezdi. Gelemedim de. Vardır elbet bir açıklaması!

Haberin Devamı

GÖZDEN KAÇMADI

Kişisel gelişim rehberi gibi...

Önceki gece yayına dönen Maral’ı özlemişim. Tuhaf bir umut var bu dizide. Sanırım popüler dille bir nevi kişisel gelişim rehberi gibi...

Özellikle kariyer rüyasında çıtasını çok yükseğe çıkarmaya çalışan hırslı, azimli çalışanlar için bir şekilde mutlu son vaat ediyor.

Eğer sen ne istediğini biliyorsan ve isteğini patrona inandırıcı bir şekilde satıyorsan bir gün senin de patron olman mümkün.”

Aşk meselesinden çok altta yatan mesajı böyle işte bu dizinin. Sonrası da “istediğin noktaya gelirsen seni ne tür belaların beklediğinin” ayrıntılı bir listesi gibi bana göre. Maral’da gördüğüm en büyük fark bu şimdilik...

İYİ BİR ŞEY

Siz de duvarları Seyredin...

Oraloğlu Tiyatrosu vardı bir dönem. Yangınla aramızdan ayrılan Şan Müzikholü’nde gerçekleşen rahmetli Onno Tunç yönetiminde Sezen Aksu konserleri vardı.

Müjdat Gezen ile Perran Kutman “Artiz Mektebi” isimli oyunlarını aylarca kapalı gişe oynuyorlardı. Dahası da var ama ekrandan gözüme çarpan başlıca işler bunlardı...

Seksenler dizisini izlerken ben hikayeden çok sokağın duvarlarında asılı olan sanat duyurularına, konser, tiyatro, sinema afişlerine takılıp kalıyorum. Birol Güven’in hafızasızlığa karşı açtığı bu link açıkçası çok hoşuma gidiyor.

Ama yine de kafama takılan bir ayrıntı var. Çaycı rolündeki arkadaşın adının Mesut olması ve geçen bölümde doğum yaparken yengenin “Mesut Allah cezanı versin” diye feryat etmesi.

Hani üzerime alınmayayım diyorum ama bir link de bana mı açıyor acaba Birol Güven? Hahahaha!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder