Cumartesi Postası 'Çekingenliği oyunculukla yendim'

'Çekingenliği oyunculukla yendim'

Paylaş
'Çekingenliği oyunculukla yendim'

Onu Kenan İmirzalıoğlu ile başrolü paylaştığı 'Acı Hayat' dizisindeki Nermin rolüyle tanıdık. Kimimiz onu sevdi, kimimiz soğuk buldu. Şöhrete kavuşunca hakkında bilgi sahibi olduk

Röportaj: Çağnur Haitpoğlu
cagnurhatipoglu@gmail.com


Ama tescilli bir güzel olduğunu hala pek az kişi biliyor. Bu yüzünü kimseye göstermedi çünkü. Kendine bile... Çok çekingen olduğunu, sadece kamera önünde kendini rahat hissettiğini belirten Selin Demiratar’ı, absürd komedi filmi ‘Patlak Sokaklar’da her an her şeyi yapabilecek uçuk kaçık bir polis olarak izleyeceğiz.

Son filmin ‘Patlak Sokaklar’ı anlatsana...

İnternette yapılmış kısa bir dizinin filme uyarlaması. Black Jack adlı bir kötü adamımız var. Dizide hapse atılıyor. Film, aradan geçen iki yıldan sonrasını anlatıyor. Jack, John ve Billy’den intikam almak için hapisten kaçıyor. Gizli silah deposundan bir makinayı çalıyor. Bu silahla insanları aptala çeviriyor. Film aksiyon, polisiye ve absürd komedi karışımı. Benim karakterim de seksepalitesi olan, sürprizli bir kadın dedektif.

Sürprizli derken?..

Enteresan bir hayal dünyası var. Polis olmaktan çok mutlu değil. İşinde de çok başarılı olamamış. Bunu da içine atmış. Aslında şarkıcılık yapmak, popüler olmak istiyor.

Filmdeki tüm karakterlerin ismi yabancı mı?

Evet. Çünkü film, Amerikan polisiyesini ti’ye alıyor. Ama bizim nüanslarımızı görüyorsun. Simitçi de var, kahvede oturan ya da dolmuşta giden adam da... Genellikle kebapçıda “Urfa mı acılıydı Adana mı?” denir ya, bir sahnede “Chicago mu acılıydı Boston mu acılıydı?” diye soruluyor.

Filmde, rahmetli Bergen’in bir şarkısını söylediğin konuşuldu. Doğru mu?

Doğru. Bergen’in ‘Sen Affetsen’ parçası. Ama şarkıyı ben seslendirmedim. Filmde hiç kimse kendi sesiyle konuşmadı zaten. Bir de çektiğimiz film absürd komedi olduğu için Bergen’in görünümüne girmem doğru olmazdı.

Neden şarkıyı sen söylemedin?

Daha önce ‘Lise Defteri’ dizisinde şarkı söylemiştim. Sesimi o anlamda kullanabilirim. Ama mükemmel bir sesim yok. Tahammül edilemez boyutta da değil. Herkeste olabilecek, şarkıyı kurtarabilecek bir sesim var, o kadar.

“18’imde başrolü aldım”

‘Patlak Sokaklar’ ilk başrolün mü?

Geçen sene Türkan Saylan’ın hayatını anlatan filmde konuk oyuncuydum. Dört yıl önce ‘O Kadın’ filminde oynamıştım. Bir de 18 yaşımdayken Ayşe Sultan’ı oynadığım ‘Abdülhamit Düşerken’ filmim var.

Seni, Kenan İmirzalıoğlu ile oynadığın ‘Acı Hayat’ dizinde tanıdık. Oyunculuğa o diziyle mi başladın?

Hayır, ilk dizim ‘90-60-90’dı. Manken olmak isteyen ve evden kaçan bir kızı oynadım. O dönem, Televole’lerin olduğu, evden kaçan kızların gündeme geldiği zamanlardı. Tam da bu konuyu ele alan bir dramdı. O diziden sonra ‘Koçum Benim’de oynadım.

Oyunculuğun nasıl keşfedildi?

Ankara’da yaşıyorduk. 12 yaşlarındaydım ve her hafta sonu tiyatroya gidiyordum. İzlediğim oyunlar da yaşıma göre çok ağırdı. Babam emekli olunca Antalya’ya taşındık. Biraz sosyalleşmek için belediye tiyatrosuna yazıldım. Sonra, İstanbul’da bir cast ajansına kaydoldum. 16 yaşımda reklamlarda oynamaya başladım. 18’imde beni oyuncu seçimine çağırıyorlardı. Hatta ‘90-60-90’daki başrol için 300 kız arasından seçildim. Bir sürü insanla birlikte deneniyor, kendini kanıtlamak için uğraşıyorsun. Şimdi direkt sana teklif geliyor ama meşhur olmadan önce epey gayret göstermen gerekiyor.

Oyuncu seçmelerine çağrıldıktan sonra cevap gelmeyince ümitsizliğe kapıldığın oldu mu?

Olmadı. Çünkü bu işe büyük bir özgüvenle başlamadım. Tam tersine çok çekingendim, dolayısıyla hayal kırıklığına uğramıyordum. Ayrıca, doğru cast diye bir şey vardır. Yeteneksiz olduğun için değil, o projede aranan kişiye uygun olmadığın için seçilemezsin bazen. Daha sonra, başka bir projede, casting direktörünün aklına gelebiliyorsun. Hem zaten 10 görüşmeye gidiyorsun, biri gerçekleşiyor.

“Oyunculukla kendimi tanıdım”

Çekingen insanların oyuncu olması zor değil midir?

Eskiden çok içine kapanık bir tiptim. Ama oyunculuk beni açtı ve kendimi tanımama neden oldu. Kendimi, oyuncu olarak çok iyi ifade ediyorum.

Hâlâ çekingen misin?

Sette değilim artık. Televizyon ve gazete röportajlarında çekingenliğim devam ediyor. Yavaş yavaş o hissi atıyorum ama tam olarak başarmış değilim (gülüyor).

Evet, atamamışsın üstünden. Geçenlerde seni canlı yayında gördüm, neredeyse hiç konuşmak istemediğin, çok sıkıldığın belliydi.

Canlı yayınlarda bir şey anlatmaktan sıkılıyorum. Eskiden daha da fenaydım. Stüdyodaki programın reklam aralarında “Sen de biraz konuş, araya gir” diyorlardı. Ama biri konuşurken ben lafını kesemem. Eh, böyle olunca da konuşamıyorsun.

‘Kenan’la oynadığım için çok mutluyum’

Kenan İmirzalıoğlu ile ‘Acı Hayat’ dizisinde oynaman nasıl oldu?

Osman Sınav, Olgun Şimşek’le başka bir dizi yapıyordu. O dizi için Osman Hoca ile konuşmaya gitmiştim, olmadı. Üzülüyorsun tabii. Ama aradan iki ay geçti, ‘Acı Hayat’ için çağrıldım. Çok güzel bir diziydi. Şu anda Ortadoğu ve Balkanlar’da izleniyor, çok da seviliyor.

Yakışıklılığı ve oyunculuğu ile kendini kanıtlamış Kenan İmirzalıoğlu ile oynamak seni heyecanlandırdı mı?

Kenan ve Osman Hoca bana birçok şeyi öğrettiler. Kenan çok iyi bir oyuncudur. Disiplinlidir ve enerjisi sana da yansır. Bence Türkiye’nin en önemli oyuncularından. Onunla çalıştığım, onu tanıdığım için çok mutluyum.

‘Acı Hayat’ hayatını değiştirdi mi?

Tabii ki. İnsanlar beni o diziyle tanıdı, sevdi. Daha sonra benzeri çok teklif geldi ama kendimi tekrarlamamak için kabul etmedim.

O nedenle mi ‘Adanalı’ dizisinde sert bir dedektifi canlandırdın?

Öyle de diyebiliriz. Gerçekten de ‘Adanalı’da çok sert, inançları gereğinde her duruma at gözlüğüyle bakan, o yüzden de egosu tavan yapmış bir polisi oynadım.

İki farklı karakterden en çok hangisi daha yakın sana?

Aslına bakarsan bana en uzak karakter ‘Acı Hayat’taki Nermin. Balık burcu olmama rağmen onun kadar duygusal değilim. Duygularımı da belli etmem. Ama birçok şeye de mülayim bakarım. Olayları farklı tarafından düşünmeye çalışıyorum. Eskiden çok önyargılıydım, şimdi değilim. Yaptığım işe, insanlara rahat bakmayı öğrendim. Bu konuda annemin de büyük payı vardır. Onun herkesle arası iyidir.

Hiç dargın olduğun birileri yok mu?

Görüşmediğim kişiler var ama bir yerde karşılaştığımda selamlaşırım. Kötülükleri unutuyor, sadece o kişilere karşı yabancılaşıyorum. Canımı sıkmamayı öğrendim. Kafana taka taka birşey olmuyor. Eskiden çok alıngandım, hep kendimi ifade etmeye çalışırdım ama onu attım artık.

‘Dünya üçüncü güzeli olduğumu kimse bilmez’

Kimselerin bilmediği bir olay var senin geçmişinde: Güzellik yarışmasına katılmışsın. Üstelik 1999 Miss Globe Türkiye ikincisi ve dünya üçüncüsü olmuşsun.

Güzellik yarışmasına katıldığımda 16 yaşımdaydım. Gerçekten bunu kimse bilmiyor çünkü bu konuyla ilgili hiç bir şey yapmadım.

Güzelliğini ön plana çıkarmak mı istemedin?

Evet. Çünkü gördüğün gibi, çok salaş ve dağınık giyinen biriyim. Yani özen gösteriyorum da dikkat çekmeyi sevmiyorum. Hâlâ birçok arkadaşım güzellik yarışmasına katılıp derece aldığımı bilmez.

‘Üç yıldır sıkı spor yapıyorum’

İnternette senin için hem ‘taş gibi kız’ hem de ‘bön bön bakan soğuk kız’ eleştirileri yapılıyor. Bu yorumlara ne diyorsun?

Evet. Hatta beni eleştirenlerden biri “billboard alınlı kız“ diye yazmış (gülüyor)... Ben alnımı seviyorum, hatta inadına alnımı açıyorum. Güzel ve samimi eleştiriler alıyorum genellikle. Ama bazıları çok fena, önyargılı. Hatta sırf eleştirmek için yazıyorlar gibi geliyor bana.

Oyunculuk dışında neler yaparsın?

Arkadaşlarımla bir araya gelmekten hoşlanıyorum. Ailemin yanına, Antalya’ya gidip geliyorum. Kardeşlerim burada, onlarla beraberim. Ağabeyim kameraman, ‘Suskunlar’ dizisini çekiyor. Aynı sektörün içinde olduğumuz için çok ortak noktamız var. Bir de son iki üç senedir sağlam spor ve pilates yapıyorum. Çok yemek yiyen biri olduğum için spor yapmam şart. Bir ara kilo fazlam vardı, sık ama az yiyerek ve kardiyo çalışarak verdim.

Seni Penelope Cruz’a benzetiyorlar.

Bir dönem benzettiler ama zaten o dönem birilerini birilerine benzetme modası vardı. Hatta bir dergi benim fotoğrafımı koyup ‘yerli Penelope Cruz’ diye başlık atmıştı.

Sevgilinle gece dışarıda gezerken ya da bir polemikle gündeme gelmiyorsun. Bu durum, bir çabanın sonucu mu?

Galiba benim tarzım değil. İstesem de yapmayı beceremem. Başka şeyle değil, işimle kendimi göstermeyi seviyorum.

Seni zorlayan, kişiliğinin zıttı bir senaryo gelse ne yaparsın?

Oynarım. Kesinlikle oynarım. Karakter ne kadar farklı olursa o kadar keyif alabilirim. Çünkü dizilerde oynayabileceğin kadın karakterler sınırlı. Ya iyi aile kızı ya da kötü kadınsın.

Aşk durumlarına, evliliğe bakış açın ne?

Bir şeyleri planlayarak yaşamıyorum. Çok programlı yaşayan biri olmadım zaten. Ama artık planlamam gerekiyor sanki.

( 07.04.2012 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır. )

Haberin Devamı