Mesut Yar Konuk oyuncular yıkıp geçiyor...
HABERİ PAYLAŞ

Konuk oyuncular yıkıp geçiyor...

Haberin Devamı

“Leyla ile Mecnun” (TRT 1) önceki akşam konuk oyuncu olarak ünlü perküsyon sanatçısı Burhan Öcal’ı ağırladı. Burhan Ağabey’in plastik tipine hayranım. Konuk olarak girdiği Dracula karakteriyle diziye çok farklı bir hava kattı. Aynı şekilde önceki akşam Star TV’de yayınlanan “Behzat Ç.” isimli dizide geçen senenin popüler filmi “Çalgı Çengi”nin iki ana karakterinin konuk sıfatıyla çıkardığı performans diziyi aldı ve başka bir eğlence alanına savurdu. Dizilerde konuk karakterlerin güçlü oyuncular arasından seçilmesi ve hatta kült olmuş alanlardan fantastik bir şekilde ithal edilmesi bana göre vasatı bozan bir yaklaşım. Devamını istiyorum vallahi!

[[HAFTAYA]]

Daha az acıtsanız

Ayça Erten, “Adını Feriha Koydum” (Show TV) dizisinin bir fanı. Ama bir hayli dertli baksanıza; “Cuma günü sadece Emir ve Feriha sahneleri vardı dizide bildiğiniz gibi. Birçok izleyici sevdiği dizinin ana karakterlerini beraber görmek için izliyor dizilerin çoğunu eh zaten dizinin amacı da onların kavuşması. Kendi adıma konuşayım; ben böyle bir fırsatı yakalamışken yani 90 dakika boyunca sadece sevdiğim karakterleri izleyebilecekken, onlar barışsın diye beklerken, azıcık mutlu sahne görelim derken, şu senaristler yüzünden iç sıkıntısı, Feriha’yı öldürme isteği, Feriha’yla alakalı çeşitli beddualar okumak şeklinde bir ruh haliyle izlemek zorunda kaldım diziyi! Belki fazla ciddiye alıyoruz bu dizi işlerini ama günlük yaşamın stresini atmanın bir yolu bu benim için... Bir hafta bekle sonra Emir’in yalvarışları karşısında Feriha’nın saçma sapan triplerini izle. Sizin aracılığınızla bu senaristlere selam olsun; siz bizi saf mı sanıyorsunuz kardeşim? Diziyi seviyoruz izliyoruz diye izleyiciyi ne diye çileden çıkartıyorsunuz? Ne yazarsak yazalım, nasıl olsa izler bunlar diyorsunuz galiba. İzlemeyiz işte. Oh be rahatladım!”...

O ARABA HENÜZ ÜRETİLMEMİŞTİ

“Adını Feriha Koydum”da bir minik hatayı da ben not düşeyim. Gözlerden kaçmamış gördüğüm kadarıyla. Emir’in çocukluğunda yani yaklaşık 15-20 yıl kadar önce annenin kullandığı araca bakıyoruz ki Türkiye’ye 2000 yılında yani 12 yıl önce girmiş bir model duruyor karşımızda. Demek ki dizilerdeki hayatlarda otomotiv teknolojisi gününün 5-10 yıl kadar önünde seyredebiliyor. Vallahi bu hesapla “Türk’ün Uzayla İmtihanı” çok da akıldışı bir dizi gibi gelmiyor. Gitmiş olabiliriz gerçekten de uzaya!

Kadın kıtlığı mı vardı?

Nazan kardeşim içini dökmüş, ama fena dökmüş. Bakın “Eve Düşen Yıldırım” için ne diyor; “Çok komik bir şey soracağım size. Bir dizideki bütün erkekler nasıl aynı kadına âşık oluyor? Gülmekten izleyemiyorum diziyi, üstelik komedi dizisi değil bu dizi. “Eve Düşen Yıldırım” (Show TV) isimli dizi, kitaptan uyarlama biliyorum ama o dönemde daha az güzel kız mı varmış anlamadım? Amcası dışında dizideki bütün erkekler başrolde oynayan güzel kızımıza aşık. Tek marifeti mini etek giymek olan bu kıza iki amcaoğlu, İzmir’den gelen bir sevgili ve amcasının yanında çalışan dolandırıcı minvalindeki adamla birlikte toplam 4 kişi aşık şu anda. Bir tek amca kaldı aşık olamayan başka da erkek yok kadroda. Komik gerçekten”.

Okurdan açık şikayet!

Okurumuz Hazal Nuray Özbek, atv’de yayınlanan “Yeniden Başlayalım” isimli programı açıktan şikayet ediyor; “Benim de bir şikayetim var. ATV ekranlarında yayınlanan “Yeniden Başlayalım” isimli programda 13.04.2012 günü yaşanan olay hakikaten hiç hoş değildi. Bir psikiyatrın programı terk etmesine göz yuman ve sebep olan Serap Hanım’ı şiddetle kınıyorum... Lütfen programı bir de siz izleyin ve http://www.keremdoksat.com/ bu linkte de bilim adamının gerekli açıklamasını okuyun ne demek istediğimi anlayacaksınız. Serap Hanım’ın girişte izdivaç programları gibi şen şakrak başlayıp, bir siyasetçi gibi yaptığı vedası samimi gelmiyor bana. Ayrıca reyting uğruna bir çocuğun psikolojisiyle oynamak da vicdani değil, bilginize!”...

Televizyonlar nereye koşuyor?

Biraz da istatistik verelim geçtiğimiz ayla ilgili. Reytingler ölçülmediği için genelde medya takip şirketlerinin araştırmalarıyla yetiniyoruz. Interpress isimli takip şirketi mart ayı görünümünü okurla paylaşmam için göndermiş. Buna göre mart ayında öncelikle ekrandaki sinema filmi sayısında dramatik bir düşüş var. En büyük sıkıntı ise tematik programlar bazında yaşanıyor. Ana akım medyada teknoloji ve benzer tematik alanlar üzerine yapılan programlar neredeyse tamamen ortadan kalkmış durumda... Bunun yanı sıra izlenen 40 kanalda 20 tane yemek programı ve 130 adet tartışma programına rastlamak da bir hayli ipucu veriyor eğilimler hakkında. Sıcak siyaset günlerinde iki hattı takip ediyor ekran karşısındakiler. Birincisi ne olup bittiğini anlamak için siyaset/ tartışma programlarını, ikincisi dünyayı kafaya takmamak için yemektir, yarışmadır türünden hafif içerikleri. Dizileri saymıyorum bile. Onlar TV hayatının iktidar koltuğunda artık sarsılmaz bir şekilde oturuyorlar...

KİM ÖLECEK KİM KALACAK?

Sorulara bak; Malkoçoğlu ölecek mi? Carolin hayata veda mı ediyor? Memati canını kurtaracak mı? Emir intihar mı edecek? Popüler dizilerin popüler karakterleri üzerinden kurulan bu ölüm oyunları izleyicinin aklını mezarlık alanına çevirdi vallahi... Üstelik kimsenin öldüğü filan da yok. Nedir bu yok etme merakı şu sosyal medyadaki? Anlamak zor vallahi!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder