Cumartesi Postası Mankenliği kolay mı sanmıştınız?.. Bir daha düşünün!..

Mankenliği kolay mı sanmıştınız?.. Bir daha düşünün!..

Paylaş
Mankenliği kolay mı sanmıştınız?.. Bir daha düşünün!..

Giyim markası C&A, 170. yılını özel bir defile ile kutladı. Almanya'nın Düsseldorf kentinde yapılan defilede uluslararası mankenler görev aldı. Biz de oradaydık

Yazı ve fotoğraflar: Çağnur HATİPOĞLU

Haberin Devamı

Elbette podyumdaki gövde gösterisinin görüntülerini aldık ama kulise girerek hem görevlilerin hem mankenlerin müthiş koşturmasına, stresine, çabasına, telaşına da tanık olduk. Ve bir kez de yerinde gördük ki mankenlik zor zanaat...

Giyim markası C&A’nın Avrupa’da 170. ve Almanya’da 100. yılı görkemli bir defileyle kutlandı. Bu kapsamda 2012 İlkbahar/Yaz Koleksiyonu’nu tanıtan bir de defile düzenlendi.

Almanya-Düsseldorf’taki defile, Fashion Center alanına kurulan 3 bin metrekarelik bir çadırda gerçekleşti. 12 farklı ülkeden 300 davetlinin izlediği defile için uluslararası mankenler podyuma çıktı. Gökkuşağı renklerinin hakim olacağı gelecek sezonun kıyafet ve aksesuarlarını tanıtan mankenler arasında özel biri vardı: Babası İzmirli bir Türk olan Fabiana. Annesi Alman olan Fabiana Isıyel hiç Türkçe bilmiyordu. Ama o kadar sıcak ve sempatikti ki uzaktan da görsem “Bu kız kesin Türk” derdim. Kulisteki onca telaşın ortasında bile ayaküstü sohbet etti, babasının memleketi olan İzmir’in güzelliğini bildiğini söyledi.

Haberin Devamı

Söyleşimiz ne yazık ki 2-3 dakikayı aşmadı, çünkü kıyafet deneme sırası Fabiana’ya geldiği için yanımdan uçarcasına uzaklaştı. Gözüme kestirdiğim güzellere yaklaşırken dikkatimi Çek manken Barbora Mudxochova çekti. Defilenin başlamasına dakikalar kaldığı halde bir köşede facebook’tan chat yapıyordu. “Sevgilin mi?” diye sordum, cevap yok. Ama işini bıraktı, dönüp objektifime gülümsedi, hemen sonra da yine ekrana gömüldü. Podyum gerisini görmeliydiniz: Verilen çizme küçük gelen mankenin ‘Külkedisi’ misali ayağını sığdırma çabaları, saçı bigudili afetlerin telaşla koşuştururken birbirlerine çarpmaları, süratte birbiriyle yarışanların ter dökmesi...

Kimi manken saçına son rötuşlar yapılırken dudaklarını makyaj uzmanına uzatıyor kıpkırmızı ruju sürmesi için... Kimi ayakkabı vurmasın diye ayak bileklerinin arkasına yara bandı yapıştırıyor... Stresli hazırlıklar sırasında fotoğrafını çektiğim için kimi surat asıyor, kimi dilinden anlamasam bile tehditkar olduğu aşikar bir ifadeyle tepkisini gösteriyor... Hele C&A’nın başmankeni ve televizyon sunucusu Susann Atwell!..

Haberin Devamı

Sert bir ses tonuyla beni azarlıyor, kendimi tanıtıp sohbete başlayınca yumuşayarak poz veriyor... Bir yanda askılarda tanıtılmayı bekleyen kıyafetler, diğer yanda giyinip soyunan kusursuz vücutlar... Bir bakıyorsunuz, mankenin biri dumanı tüten kahvesini bitiremeden podyuma koşuyor, bir diğeri acı acı çalan cep telefonunu duyup da açamamanın sıkıntısını yaşıyor... Kiminin sutyen askısı kopuyor, kiminin fermuarı sıkışıyor... Bir garip dünya ki sormayın. Ve minik mankenler... Ablalarına parmak ısırtacak kadar profesyoneller...

Bir de canları sıkılmasa... Kıyafetlerini giymiş sıralarını beklerken can sıkıntısından Play Station PSP’e dalan mı istersiniz, kovalamaca oynayan mı?.. Firmanın ve mekanın görevlileri abur cuburla karın doyuruyor, mankenlerde o da yok. Defilenin start almasını beklerken aldıkları tek gıda, su... Podyumun arkasından önüne geçtim, defileyi izledim, notlarımı aldım, alkışladım. Çıktığımda o müthiş karmaşanın ve gürültünün yerini alan soğuk hava ile caddenin sessiz hareketliliğinin beni çarptığını söyleyebilirim. Çocukluğumda manken olmayı hayal ederdim. İyi ki olmamışım (!).

Haberin Devamı

(29.10.2011 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır.)