Erkut Can Marullu günler
HABERİ PAYLAŞ

Marullu günler

Bir bayrama tanık oldum geçen hafta. Marul Bayramı. İstanbul’un 1500 yıllık kentsel tarım alanı Yedikule Bostanları’nda, bir kültürel miras yeniden canlandırılmaya çalışıldı.

Çünkü, İstanbullular’ın bu keyif alanı, dozerlerin girmesiyle sonlandırılmıştı. Bu girişimin öncüsü ‘Fikir Sahibi Damaklar’, o tarihi keyifli günlere dönebilmek için, “Yedikule bostanları bostan kalsın” diyor. Diyor ama zor.

Marul yetiştirilse bile eskisi gibi organik değil. Çünkü gübre için eskisi gibi inek yetiştiriciliği yapılamıyor. Dolayısıyla tarımsal ilaçlar kullanılıyor. Ve marulun yağı kaçıyor. Neyse.

Haberin Devamı

Beklenen ilgiyi de pek göremedim. Gelenler öyle tohum takası, fide ekimi ile pek ilgili değillerdi. Sergilerini serip piknik yaptılar.

İnşallah seneye Mayıs’ın 2’nci Cumartesi günü yapılacak ‘Marul Bayramı’ daha güzel olur. Ve Yedikule’den dönerken çocukluğumda, Erenköy’den kalkıp taa Yenikapı Langa’ya marul yemeğe gittiğimiz günleri hatırladım.

O zaman tabii bugünkü trafik yoktu ama, bugünkü kadar araç çeşitlemesi de yoktu. Şöyle ki, Erenköy’den trenle Haydarpaşa’ya, oradan vapurla Eminönü’ne, oradan tramvayla Yenikapı’ya, oradan da tabanvayla Langa’ya.

Babam hepimize bostandan yeni kesilmiş birer marul alır, dış yaprakları atıp, emmebasma tulumbadan akan suyla koca marulu bir güzel yıkar, sonra da elimize verirdi. Haşur huşur ye bakalım.

Tabii üstü çivi ile delinmiş teneke kutulardan tuzlayarak. Kardeşim ve benim için büyük zevkti ama, temizlik hastası annem, her yaprağı tek tek yıkayarak yiyebilirdi.

Kalan koçanı da bitirdikten sonra, hadi bakalım aynı yoldan Erenköy’e.

Gidiş gelişi 5-6 saat süren ot yeme eğlencesi. Düşünüyorum da bir marulla bile keyiflenebilirmişiz. Ve de ne farklı keyif sahibiymiş rahmetli babam.

Şengen yengen oldu

“Tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna” restini Avrupa parlamentosu yemedi. “Türkiye, 72 şartın tamamını yerine getirmeden görüşme yok” cevabı gelince, “Bu 72 şart da nereden çıktı” deyiverdik.

Ama unutmuştuk 2013’de 72 şartı Davutoğlu imzalamış, Erdoğan da seyretmişti arkasında. Ve sonunda Avrupa Bakanı Bozkır, muhtemel sonu bir cümleyle açıkladı: “Vize muafiyeti için umutlar azaldı.”

Haberin Devamı

Türkiye-AB arasındaki anlaşmanın imzalandığı 18 Mart’ta gazetedeki genç arkadaşlarıma söylediklerimi yazmış ve “Biri bitse bir başka engel çıkaracaklar. Vizesiz Avrupa bizim için hayal” demiştim.

İşte durum ortada. Bir umudun hayali ile toplum aylarca oyalandı. Şimdi de, “Cumhurbaşkanımız, nasıl resti çekti” hayali ile gıdıklanıyor. Bence reste yol açan iki neden var.

“Terörle mücadelede yavaşlama ve yumuşama istiyorlar. Asla kabul edemeyiz” diyerek halkı geriyorlar ama istenen sadece ‘ifade ve toplantı özgürlüğü’nün çıkarılması.

Yolsuzlukla mücadele şartı da, Avrupa’nın olmazsa olmazı. Hadi gel de kabul et. Şimdi toplum Ekim’e kadar gıdıklanıp gülmeye, olmayacak duaya amin demeye devam edecek.

Tamam gülün de, 5 ayda Türkiye’nin içeride başına neler gelecek, nereye götürülüyoruz diye de düşünün bir zahmet. Asıl önemli olan o.

Sen kimsin lan!

Kavga ederken, birbirinin soyunu sopunu öğrenmeye çalışan tek ırk Türk milleti galiba. Hemen sorarlar birbirlerine: “Sen kimsin lan!” “Lan sen kimsin!”

Haberin Devamı

Bu meraklı sorgucuların en mümtaz temsilcileri de TBMM’de bulunur.

CIZZZ

Erken seçim yok diyorlar. Demek ki var. Yokların var olduğunu çoook gördük.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder