Cumartesi Postası Metrobüsün elli tonu

Metrobüsün elli tonu

Paylaş
Metrobüsün elli tonu

Metrobüste kendi çapında bir ‘Survivor’ yaşanıyor. Konumumuzu iyi belirlemeli, saatleri iyi seçmeliyiz. Şaka değil. Günümüzün önemli bir bölümünü yola feda ediyoruz. O zaman, ne onunla ne de onsuz yapabildiğimiz metrobüsün günün farklı saatlerinde büründüğü tonları da bilmek lazım. Okuyun lüften...

İpek Atcan
ipek.atcan@posta.com.tr

15 SAATLİK DENEY


Bu saha araştırması, beş gün süreyle Zincirlikuyu- Beylikdüzü hattında farklı saatlerde yapıldı. İşte, gidiş-dönüş günde üç saatlik çalışmanın sonuçları...

Survivor’ın en net hissedildiği saatler iş çıkışı zamanları. Beylikdüzü’nden biniyorsanız durum rahat. Kapıların önünde medeni bir şekilde sıraya giriliyor. İtme, kakma yok. Ayakta durmaya razı kesim herkes oturduktan sonra sıra dışından metrobüse biniyor.

Ama Zincirlikuyu’dan binecekseniz iş farklı. Sıra yok. Sıra olmadığı gibi saygı da yok. İnsanlar kaldırımda durmak yerine yola iniyorlar. Metrobüse binmenin tek yolu insanları itmekten, koşmaktan ve atlamaktan geçiyor. Küfürler, hakaretler havada uçuşuyor. Yumruk atanlara da, saç çekenlere de tanık oldum.

İnsanlar hedefe öyle kitleniyor ki, ne yaşlıya, ne bebekli anneye ne de engelli birine yer vermek istiyor. O an o yer çok ama çok kıymetli. Ve klima yaz-kış farketmeden düzgün çalışmıyor, oksijen yok. Ara duraklar mı? İnanın onlar zaten iptal.

OKSİJENLİ SAATLER

Sadece gün ortasında metrobüsü deneyimleyenler, “Bu metrobüs çok iyi oldu ya” cümlesini kurabiliyorlar. Büyük oranda oturulabilen, ayakta olunsa da üst üste olunmayan bir ortam oluyor çünkü. Yaşam fonksiyonlarını destekleyecek seviyede oksijen var. Klima şoförün o anki arzusuna göre çalışabiliyor. Herkese yer veriliyor. İnsanlar daha rahat, daha güler yüzlü. Çünkü onlar büyük badireler atlatmış birer ‘Survivor’ değil, makul birer insan.



FITTIRMAYA AZ KALDI

Metrobüsün en incelenesi saatleri! Hafta içi ya da sonu farketmez, sabaha karşı 3’te bile tıklım tıklım bulmanız olası. Bunda sefer sayılarının düşürülüyor olmasının da etkisi var tabii. Ortam enteresan. Koltukta sızanından şarkı söyleyenine, elinde çiçek ağlayanından kulağında kulaklık dans edenine kadar çeşit çeşit insanla karşılaşmanız olası.

Eve kavuşma arzusuyla karışık bir delilik hakim sanki herkese. En acısı da, ayakta olma ihtimalini en baştan göze almanız gerekiyor. Ama kavga gürültü kesinlikle yok. Herkes yorgun, herkes bıkkın. Geç saatlerde erkek yolcuların sayısı kadınlara oranla daha fazla. Birçok kadın bu sebeple metrobüse binmeye çekiniyor.



HAYATTA KALMA REHBERİ

Tecrübeyle sabit birkaç öneri:

● Önce derin nefes alın ve sinirlerinizi bir kenara bırakın.

● Kavga etmeyin. Muhtemelen sinirin de etkisiyle karşınızdaki insanla aynı dili konuşamayacaksınız.

● Herhangi bir tartışma olduğunda kesinlikle lafa karışmayın.

● ‘İlk gelene binmeliyim’ gibi bir saplantınız olmasın.

● Gideceğiniz lokasyona göre medeniyete ya da savaşa hazır olun.

● Beklemek için kapı önlerini hedefleyin. Özellikle orta kapılar en iyisi.

● Mesafeniz kısaysa koltuk stresine girmeyin. Ayakta durun.

● Ayaktaysanız ve oturmayı amaçlıyorsanız herkesi süzün. En ufak hareketlerinde yanlarına yaklaşın.

● Yoğun saatlerde, yol hesabınızın üzerine mutlaka fazladan bir 30 dakika ekleyin.

● Hangi mevsimde olursanız olun, metrobüsün size ‘Antalya yazı’ yaşatacağını unutmayın.

● Kokuya, neme, itilip kakılmaya hazır olun.

● Mümkünse Beylikdüzü, Zincirlikuyu ve Söğütlüçeşme gibi ana durakları tercih edin ki oturma şansınız artsın.

● Bu durumun bir gün değişeceğini hayal etmeyin. Metrobüs yıllardır var ve her gün daha kötüye gidiyor. Bunu kabul edin.

● Son olarak: Metrobüste hayatı çok da sorgulamamaya çalışın. Varacağınız sonuçlar pek iç açıcı olmayacaktır.

Haberin Devamı