Pazar Postası Muazzez Abacı: Yüzyılın aşkıydı bizimkisi...
Paylaş
Muazzez Abacı: Yüzyılın aşkıydı bizimkisi...

Türk Sanat Müziği'nin efsane ismi Muazzez Abacı, şimdilerde ‘Sezen’imin Şarkıları’ albümüyle gündemde. Yeni albümünü konuşmak için buluştuk. Tabii Hasan Heybetli ile bir zamanlar yaşadığı fırtınalı aşkı, gündemi ve siyaseti de atlamadık

Alev Gürsoy Cimin
alev.gursoy@posta.com.tr


Sezen’imin Şarkıları’ hayırlı olsun. “Sezen’im” ile başlayalım...

Sezen benim canım arkadaşım. Kırk yıllık bir dostluktan bahsediyoruz. Sezen benim için “Sezen’im.” Uzun yıllar beraber diz dize, kol kola çalışmalar yaptık. Ayrıca takdir ettiğim bir duygu ve kimlik karizması var. Onun şarkılarını söyleyerek bahtiyar oldum.

Aynı bahtiyarlığı Sezen Hanım da yaşıyor mu?

Yaşamaz mı? Duygularımız karşılıklı. “Sesinle bana çok güzel bir armağan verdin, benim canım arkadaşım” dedi. Muhteşem çiçekler gönderdi bana. O da mutlu.


SEZEN ŞARKILARINI OKUMAK İÇİN PARA DEĞİL YÜREK GEREK


Maddi anlamda yükü oldu mu albümün?

Sezen Aksu şarkılarını kiim benden şarkıları için para ister mi? Bu soru bile zul bize!

Ajda Pekkan aradı mı yeni albüm için?

Hayır, niye arasın? Bütün dünya bir yana da, Ajda niye arıyor beni? Ne zaman albüm yaptım da beni aradı? Hiçbir zaman aramadı ki.

Aranızdaki problem anlatıldığı kadar var mı?

Ben onu bilmem. Aradı mı aramadı mı diyorsunuz, ben aramadı diyorum. Problem var mı yok mu ona sorun.

Peki Bülent Ersoy?

Bülent hastaydı herhalde o dönem. Hastaneye yattı yavrum. Ararlar, hepsi arar. Hepsi sevdiğim arkadaşlarım. Arasalar da aramasalar da onlar benim arkadaşlarım.

Rakip olarak gördünüz mü hiç?

Rakip olarak görmek insanı aşağıya çeker. Daima hiç ulaşılamayan, çok yukarılarda bir şeyleri istemek lazım, oraya koşmak lazım.

Peki sesinizin rakibi var mı?

Olmaz olur mu? Türkiye’de çok güzel sesler var, çok güzel yapıtlar var, çok değerli sanatçılar var. Mesela İbrahim Tatlıses. Allah vergisi bir sesi vardı onun. Çok beğenirim.

Gazino kültürü de bitti...

Gazinolar yok oldu. O zamanlar assolistlik kavramı vardı ama herkes solistti orada. Türkücüleri, komedyenleri ayrı Zeki Alasya, Metin Akpınar, Müjdat Gezen... Mesela bir Nesrin Topkapı...


KERİMCAN'I BAŞARILI BULUYORUM, VETO YOK


Şimdi yeni nesile baktığımızda hep bir kavga... Sizin döneminizde nasıldı?

Eskiden de asparagas haberler vardı ama böyle kavga gürültü hatırlamıyorum.

Sizin İbrahim Tatlıses’le bir kavganızı hatırlıyorum, hatta Bülent Hanım size “Alkolik” demişti.

Belki demiştir. Bana onu söylerler hep.

Sizin de Bülent Hanım’a “Hasta” dediğiniz söylenmişti.

Ben öyle şeyler söylemem. Onlar anlık meseleler ama bunlar kavga gürültü değil yani.

Yeni jenerasyondan var mı beğendiğiniz isimler?

Olmaz mı? Aleyna Tilki’ye bayılıyorum. Demet Akalın’ı, Hande Yener’i seviyorum.

Geçtiğimiz günlerde, Bostancı Gösteri Merkezi’nde konser vermeyi planladığınız ama aynı yerde DJ Kerimcan Durmaz’ın da sahneye çıkacağını öğrenince iptal ettiğiniz iddia edildi. Bu doğru mu?

Yok canım, ne münasebet! Ben doğuştan mütevazı bir insanım. Hiç kimseyi küçümsemem. Burnu büyüklüğüm, şımarıklığım yoktur. Kaldı ki, Kerimcan gerçekten başarılı bir insan. Bu olayı ben de sizin gibi sonradan duydum. Yıllarca assolistlik yaptım, bugüne kadar çevremde kimseye saygısızlığım, kaprisim, şımarıklığım, eleştirim olmadı. İçimden ilgilenmek gelmiyorsa da hiçbir şey söylemem.

Yok mudur sanatçı kaprisi diye bir şey sizde?

Kapris sanatçıya hiçbir şey getirmez. Hırs, şımarıklık ve yarış da bir şey katmaz. Ama başarı arzusu ve işini severek yapmak çok şey katar. Tekâmül etmek de buradan geçer.

Veliahtınız var mı?

Yok. Padişahlık döneminde yaşamıyoruz ki. Bu işin veliahtlığı olmaz.

Eski duygular var mı şimdiki şarkılarda?

Sanki eski besteler, o duygular yok gibi.

TÜRKİYE'DEKİ BÜTÜN HAPİSHANELERİ DOLAŞTIM


“Ne kadar zulmetsen ah etmem sana, seninle cehennem ödüldür bana” sözleriyle ‘Vurgun’ şarkınız hâlâ dillerde...

O şarkı bayrak gibi tabii. Herkesin şarkısı, canım arkadaşım Selçuk Tekay’ın şarkısı, ondan dolayı da bahtiyarım.

Var mı “Seninle cehennem ödüldür bana” dediğiniz biri?

Kızımla torunum, daha ne olsun. Bugün için öyle ama daha eskide vardı tabii.

Aklıma o yaşadığınız heybetli aşk geldi. Hasan Heybetli ile üç kez evlendiniz...

O aşk kırk sene evvelinde kaldı. Sevgili deyince şimdi torunum geliyor aklıma, beni sevenler geliyor. Onların varlığı beni bu günlere getirdi, nefes aldırdı bana dualarıyla.



Sokakları kaplayan güller... Hele bir cezaevi öyküsü var ki... Biri assolist diğeri kabadayı. Hepsini gerçekten yaşadınız mı?

Doğru. Yüzyılın aşkı listesine gireriz. İki ayrı dünya. 13-14 sene hapis yattı. Ben de bu yüzden Türkiye’deki bütün hapishaneleri dolaştım.

Zor bir hayatmış, çekilir çile değil!

Kolay değil ama geldi geçti yıllar. Ona her zaman sonsuz sevgi ve saygı duyarım. Allah onu payidar etsin, iyi etsin, iyi günler versin. O her zaman benim canım dostumdur.

Neden olmadı peki?

Onun hayatı benimkinden çok farklıydı. Bir gidiyordu uzun zaman gelmiyordu. Dışarıda hayatı vardı. Aile dediğin, evlilik dediğin bir kahvaltı eder, bir akşam yemeği yer. Bizde öyle bir şey yoktu.

Film gibi...

Asıl burası önemli. Böyle bir duygunun, böyle bir yüreğin, hayranlığın yürümesi çok önemli.

Psikolojisi de ağırdır değil mi?

Olmaz olur mu? Tabii gençtik, sene 1976. O zamanki yaşıma bak, duruma bak, biyoritme bak. O zamanki Türkiye’nin yaşam görüşüne bak, kimliğe, sosyal yaşama bak.

Hayatınız Yeşilçam filmlerini aratmıyor! Neden bir film olmadı, siz mi istemediniz?

Teklifler oldu fakat nedense film yapmaya hiç yanaşmadım. Şimdi öyle pişmanım ki, bir tane yapsaydım keşke diye. O pişmanlık duygusundan dolayı torunum Sera ile klip yaptım. Hiç olmazsa bir anı kalsın bende diye.

Bundan sonra olabilir mi? Hayatınızı birisi yazmak istese...

Çok istediler hayatımı yazmak ama biraz zor. Şöyle zor, benimle hep temasta olması, iyi bir yazar olması lazım. Kalemi sivri değil de esnek kullanan, küçük harfleri iyi kullanan, imlası ve yüreği güzel olan birinin kaleme alması lazım. Çok yoğun duygular yaşadım, onu belirtebilmek önemli. Hikâye olarak değil de, duygu olarak yansıtmak... Filmde de o bakışlar, oyunculuk... Ben onu yapamam, ancak konuşabilirim, anlatabilirim. Güçlü bir oyuncu yapabilir.

Amerika’ya gidip geliyorsunuz değil mi? Amerikan vatandaşlığınız da var.

Tabii. Kızım, “Şöhret iki ucu keskin bıçak anne. Belli bir yaştan sonra şöhretin kölesi olmak yerine gelip bizimle vakit geçiriyorsun. Seni çok takdir ediyorum” diyor. Ben de gidiyorum yemek pişiyorum, bakıyorum onlara. Anneanneliğimi yapıyorum.


SANAT HAYATIMDA SİYASİLER HEP OLDU


Cumhurbaşkanı Celal Bayar sizi keşfetmiş, doğru mu?

Sekiz yaşındaydım. Kucağına oturttu beni. “Üsküdar’a gideriken aldı da bir yağmur” ile başladım ve birkaç şarkı daha... Çok beğendi sesimi. Herkese nasip olmayan bir anıdır bu. Lokum severdim. Hacı Bayram’ı açtırıp bana lokum bile aldırttı. Mendilini çıkardı, “Hadi lokumları dolduralım” dedi. Ne çok sevinmiştim.

‘Devlet sanatçısı’ unvanınız da var. Afrin’i sormadan olmaz. Siz ne düşünüyorsunuz?

Ankara Devlet Korosu’nda 11 yıl boyunca solistlik yaptım ve Türkiye’nin en ücra köşelerine gittim. Oradan da emekli oldum. Ülkemi çok seviyorum. Bu ülkeden para kazandım, bu topraklarda büyüdüm. Afrin bir mecburiyet, bu konuda farklı düşünmem mümkün değil. Sonsuz destek veriyorum. Sınırlarımızın güvenliği için şarttı. Ya cesaret ya esaret denir ya... Bizim ülkemiz ve liderlerimiz cesareti seçti. Türkiye bugün ne yaptığını bilen güçlü bir ülke. Bizim bekamız, sulhumuz, mutluluğumuz için Mehmetçik mücadele ediyor. Allah’ım onları korusun ve sağlık versin.

Celal Bayar’ı sormuşken, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı da sormadan edemeyeceğim. Bir sanatçı olarak sizin bakışınız ne?

O benim canım. Sevgim öyle göstermelik değil. Gerçek anlamda çocuğum kadar sever ve saygı duyarım. Tayyip Bey özel bir adam, özel bir siyasetçi. Emine Hanım’ı da çok severim. İlk kurultaylarında ben vardım. Oradaki tezahürata sadece iki kişide tanık oldum Türkiye’de: Biri Turgut Özal, diğeri Tayyip Bey.

Unutamadığınız nice anılarınız vardır...

Sanat hayatımda siyasiler hep olmuştur. Övünülesi bir sanat hayatım oldu. Unutamadığım çok konserlerim var, Cumhurbaşkanlığı konuklarına, Ata’mızın gemisinde, yurtdışında... Ama bir konserim var ki beni çok gururlandırır. Amerika’nın en büyük müzikholü York, Carnegie Hall’da Türkiye’den konser veren ilk kişiydim. Otuz sene evveldi. Kızım Saba ortaokuldaydı.

Haberin Devamı