Cumartesi Postası Muazzez Ersoy: Opera sevmem çığlık çığlığa bir müzik

Muazzez Ersoy: Opera sevmem çığlık çığlığa bir müzik

Paylaş
Muazzez Ersoy: Opera sevmem çığlık çığlığa bir müzik

Pek kimse bilmez ama Muazzez Ersoy muzip bir kadın. Ben de assolist olanla değil, ‘muzip’ olan Muazzez ile kebapçısında buluştum. Oturup iki lafın belini kırdık. Sanattan da konuştuk. Diyor ki: “Gerektiğinde her şeyin altından kalkabilene sanatçı denir. Çıplaklık dışında bir kuralım yok.”

BEHZAT UYGUR İLE İKİ LAFIN BELİNİ KIRALIM

Fotoğraf: Bahadırhan Erkoç


Kimsenin bilmediği muzip yanından bahsedelim mi biraz?

(Gülüyoruz) O eskidendi. Kasımpaşalıyken öyleydim. Yine de ufaktan öyle bir yanım hâlâ var. Seninle kuliste az mı kaynattık. Sizin o programınızdaki kaliteyi özlüyorum. Benim gibi birçok kişi de öyle...

Bu bir dönem sanırım...

Dönemse eğer, ben bu dönemi sevmedim.

Bu dönemi sevmeyip geride durmak doğru mu?

Geride durmuyorum ama saçma sapan programlara asla çıkmıyorum. “Ya Muazzez Hanım nerelerdesiniz, sizi ekranlarda göremiyoruz” diyorlar. “Allah aşkına beni hangi programda görmek istersiniz?” diye soruyorum. “Aaa doğru, yok” cevabını veriyorlar. İşte onun için çıkamıyorum. Evlilik programına mı çıkacağım? Asla!

Niye çıkasın zaten canım...

Asla tasvip etmediğim bir program türü. Türk insanının kültürü o değil. Öyle bir programda kendimi göremiyorum. Onun dışında da saçma sapan programlar var. Onlara mı çıkacağım? Ben sanatçıyım.

Peki sen çıkmıyorsun, o çıkmıyor. Bu programlar saçma sapan insanları çıkartmaya devam edecek o zaman?

Toplum inşallah kalite kelimesinin ne anlama geldiğini algılayacak.

Kasımpaşa’ya dönersek... Orada günlerin nasıl geçiyordu?

Annem tekel sigara fabrikasında çalışıyordu, babam dolmuş şoförlüğü yapıyordu. Çocukluğumun en güzel yıllarıydı. Deli divane oradan oraya koşar dururduk. Hasan Kaçan’la futbol oynardık.


KASIMPAŞA’DAN NE CEVHERLER ÇIKTI


Bilmiyordum Hasan’ın da Kasımpaşalı olduğunu...

Aaa... Kasımpaşa’dan ne cevherler çıkıyor, nasıl bilmiyorsun? (Gülüyoruz) Cumhurbaşkanımız Beyefendi ile aynı semtin çocuklarıyız.

Hatırlıyor musun peki?

Tabii canım. Görüyordum da hiç sohbetimiz yoktu. Kadir Topbaş ile Binali Yıldırım da Kasımpaşalı. Rahmetli babaannemden kalan evimiz vardı. Ben de, oğlum da o evde büyüdük.

ELİMİN ÖPÜLMESİNİ SEVMEM

Aşık olduğunda nasıl biri oluyorsun?

Olursam söylerim (Gülüyoruz).

Hiç aşık olmadım, olursam ilk sana söylerim diyorsun yani. Seni hangi hareketler iter?

Sigaramın yakılması, mantomun tutulması ve elimin öpülmesini sevmem.

Bir erkek sana nasıl davranırsa hoşuna gider?

Sade olsun, abartmasın, farklı görünmeye çalışmasın.

Bir erkekte ilk ne ilgini çeker?

Temizlik! Elleri, üstü başı, dişleri... Gülümsediği zaman kapkara dişler itici gelir.

Romantizm falan sonraki hikayeler mi?

Sonra tabii. Sen duymadın mı, temizlik dinden imandan gelir.

Adam çok temiz, pırıl pırıl, dişler iyi ama konuşunca berbat. Sırf temiz diye olur mu yahu?

Tabii hitap tarzı, konuşma biçimi... Bunlar da önemli.

İYİ KAVGA EDERİM BEZDİRİRİM

İyi kavga eder misin?

Ederim.

Yıldırır mısın karşındakini?

Bazen bezdiririm, “Yeter sen bildiğin gibi yap” dedirtirim.

Uzatır mısın mevzuyu?

Tabii canım, sittin sene unutmam.


LOHUSA KURDELASI İLE MİSKET OYNUYORDUM


Kaç yaşında oldu oğlan?

Ne yapacaksın hayatım?

Senin yaşını çıkaracağım...

Şöyle bir şey söyleyeyim o zaman. Kasımpaşa’daki evdeyiz, annem oğluma bakıyor. Benim üstümde gecelik, kafamda kırmızı lohusa kurdelası. Geceliği bacaklarımın arasına sıkıştırmışım, çömelip misket oynuyorum. Oradan çıkar yaşımı.

Acayip bir resim ama maşallahın var. 59 yaşındasın ve çok genç görünüyorsun...

Sade bir yaşamım var. Uykuma ve beslenmeme önem veririm. Sebze ve meyve severim. Balık ve kebap da severim ama etle fazla aram yok.


KEBAPÇIYIM AMA ETİ AZ YERİM


Et sevmeyen bir kebapçı...

Kebapçıyım ama eti az yerim. Doğal beslenirim.

Kebap kilo aldırmaz iddiasında olduğunu öğrendim. Nasıl aldırmayacağını düşünüyorsun?

Kebap mangalda oluyor. Et pişerken yağı akıyor.

E, altına pideyi koyuyorlar bütün yağ oraya akıyor...

Sen pideyi yeme, sadece kebabı ye o zaman.

Muazzez Ersoy mekanı denetleyip, “Oğlum şu masaya bakın” tarzında şeyler yapar mı?

Yapmıyorum. Haftada bir giderim, yemeğimi yerim. Gelen ailelerle sohbet ederim. Sanatçı dostlarımı ağırlarım.


ESTETİĞE SOĞUK BAKMAM


Estetikle aran nasıl?

Bende estetik hiç yok ama bugün hazırlanırken göz kenarlarımda ihtiyacım olduğunu düşündüm.

Peki nasıl buluyorsun estetik yaptırıp ölü balık gibi bakanları?

Estetiğe soğuk bakmam. Doğru yapılması lazım, abartıyı sevmem. Sahnede tiyatro yapma ihtiyacı hissediyorum, anlatmak için şarkıyı. Bunun için ifade lazım. Suratına o kadar estetik yaparsan nasıl olacak bu iş? Tef gibi bir yüzle olmaz.

Ajda Pekkan popo protezi yaptırmış diyorlar. Gerçi öyle değil ama... Sen ne diyorsun?

Böyle bir şeye evet demem. Kimi Shakira poposu istiyor, kimi Jennifer Lopez...

İsteseydin ne poposu isterdin?

Benimkini (Gülüyoruz). Anlamıyorum arkadaş Shakira poposu istiyor doktordan. O benim gibi yaptırsın, ben niye onun gibi olmak isteyeyim? Mesela bir mağazaya gidiyorum, önü baskılı hoş bir tişört arıyorum. Bir bakıyorum Madonna’nın Rihanna’nın resmi var tişörtte. Niye bunu giyeyim.

Muazzez Ersoy’u Rihanna tişörtüyle görsem beynimde kayış kopar herhalde.

(Gülüyoruz) Asla giymem!

Müzeyyen Senar olsa giyer misin?

Giyerim. Satsınlar valla seve seve giyerim.

Yurtdışında konserlere çok gittin, yabancı seyircilerin oluyor muydu?

Çoğunlukla izleyen oradaki Türkler ve onların yabancı dostları. Oranın halkı genelde izlemiyor. Biz müziğimizle dünyaya açılamadık. Çok düşünüyorum bunu. Türk müziğini dünyaya açabilmemiz için saygıdeğer devlet büyüklerinden bu konuya eğilmelerini istirham ediyorum, yardım bekliyorum.

Müzik piyasasında durum nasıl?

Eskiden ayın sadece bir günü boştum. Artık ki diyorlar, yapma gözünü seveyim. Üç dört isim dışında yılbaşı programı belli olan yok.


ÇIPLAKLIK DIŞINDA KURALIM YOK


Müzik konusunda henüz yapamadığın, içinde kalan bir şey var mı?

Güçlü kadrosu olan, maliyetli bir kabarenin, insanları her açıdan doyuran bir müzikalin içinde olmayı istemişimdir hep.

Öyle bir müzikal oldu diyelim, siz assolistlerin bazı kuralları var, öpüşmem, o dansı yapmam gibi...

Gerektiğinde her şeyin altından kalkabilene sanatçı denir. Benim sanatçı kavramım bu. Çıplaklık dışında bir kuralım yok.

Yani rol gerektiriyorsa öpüşürsün...

Öpüşmem, hayır.

Hani her şeyin altından kalkıyordu sanatçı?

(Gülüyoruz) Yok canım, niye öpüşeyim? Behzatcığım benim yerime sen o vazifeyi yaparsın, maske takıp.

Sen de öpüşüyormuş gibi yaparsın, ne olacak canım...

Ya onu beceremez adamı gerçekten öpersem? Olmaz o iş. (Gülüyoruz)

Diğer sanatlarla aran nasıl? Opera izler misin?

Opera sevmiyorum. Çığlık çığlığa bir müzik.

Opera çığlık çığlığa bir müzik mi?

Bana öyle geliyor. Tiyatro çok severim, müthiş keyifli ama opera sevmiyorum.

KEŞKE BİR DE KIZIM OLSAYDI


Oğlunla aranız nasıl?

Anne oğuldan ziyade iki arkadaş gibiyiz.

Seni gelip izler mi?

Nadir, sevmez pek. Farklı bir dünyası var. Beni iki ya da üç kez izlemiştir, dört yoktur.

Pişman olduğun bir şey var mı?

Harbi bir şey olsun ama... Keşke bir de kızım olsaydı, öyle boşansaydım.

Haberin Devamı