Yazgülü Aldoğan Müebbet alacaklarına keşke şehit olsalardı!
HABERİ PAYLAŞ

Müebbet alacaklarına keşke şehit olsalardı!

Haberin Devamı

TSK, yine sınır ötesinde harekat yapıyor. Sınır güvenliğimizi sağlamak için yapıldığı açıklanan operasyon, OHAL koşullarında da olduğumuz için iyice hassas bir konu oluyor. Bırakın karşı çıkanı, protesto etmek isteyeni, neredeyse alkışlamayan terörist ve hatta vatan haini ilan edilip gözaltına alınıyor.

Tek dileğim, operasyona katılan askerlerimizin sağ salim geri dönmesi ve operasyonun en kısa zamanda başarıyla bitirilmesi. Şu işe bakın ki sınır ötesi askeri operasyon can kaybı olmadan sürerken, Suriye’den atılan bir roket, yurt içinde bir sivilin ölümüne, iki kişinin yaralanmasına yol açtı, yurt içinde operasyon yürüten birliklerimizin üstüne çığ düştü ve 5 asker şehit oldu.

Askerlik, zaten başından ölüme gitmeyi kabul ettiğin bir meslek. Bir yandan şehit ya da gazi olup kahraman ilan edilmek var, bir yandan kendini bir oldu bittinin içinde bulup vatan haini damgası yemek. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra sürmekte olan davalarda, öğrenci, er ve alt rütbelilerin durumuna bunun için çok hassasiyetle yaklaştım.

İzlediğim kadarıyla zamanla erlerin tahliye edilmelerine daha anlayış gösterildi ama emirlere sorgusuz itaat konusunda onlardan farkı olmayan 19-20 yaşındaki öğrencilere ağırlaştırılmış müebbet bile verildi.

Yani ömür boyu hücre hapsi! Keşke o gençler mezun olup, bugün operasyonda çatışıyor olsaydı, hiç olmazsa saygı duruşunu hak ederek ölmüş olurlardı! Şimdi her gün ölecekler.

Kayağa kim gidebiliyor ki?

Radyo ve televizyonlar sınır ötesi operasyonu neredeyse naklen yayınla ve hatta bilgisayar oyununa benzer simülasyonlarla, sanki çok eğlenceli bir şeymiş gibi, gündemimize taşırken, hayat da normal seyrinde gidiyor!

Başbakan başta olmak üzere, ekonomi yorumcuları, bu savaşın ekonomiye hiçbir kötü etkisi olmayacağını duyurdu. AVM’ler de dolup taşıyormuş. Kış nihayet yüzünü gösterdi, ilk ve ortaöğretimde yarı yıl tatili, çocukları evde oyalamak kolay olmadığına göre, AVM’ye gidilecek.

Tam da bu noktada, kış turizminin önemi ortaya çıkıyor: Türkiye’nin dağları, denizleri kadar çok. Pek çoğu da kış sporları için uygun. Tesisler de var. Ancak bu merkezlerde yapılan konaklama tesisleri nedense hep 5 yıldızlı lüks tesisler ve sezon da uzun olmadığı için pahalı, yani herkesin harcı değil. Oysa komşumuz Bulgaristan’da, Avrupa’da, kayak merkezlerinde herkesin gidebileceği oteller de var.

Özellikle öğrencilerin kalabileceği gençlik merkezleri var. Bizde ise kar tatili, kaymak, spor yapmaktan çok, karda kıyafet göstermek, gece de eğlenmek üzerine kurgulanmış. O zaman da gidebilen kesim çok az, bu kadar dağ varken kayak yapmayı öğrenebilmek de lüks.

Erzurum’da UNİVERSİAD yapmak için milyarlar harcanan tesisler yıllarca işletilemedi, boş kaldı. Atlama kulesinin çökmesi ise ayrı bir rezalet. Kayseri’de yapılan tesislere de çok para harcandı, ama yine aynı sıkıntı, butik otellerin pahalılığı nedeniyle yarıyıl tatili dışında dolamıyor.

Bölgenin çocukları bile malzeme yetersizliğinden, buldukları ıvır zıvırla kaymaya çalışıyor. Uluslararası müsabakalarda da Türk sporcular kış sporlarında yeterince temsil edilemiyor. En büyük spor, AVM’ye gitmek oluyor böylece.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder