Mehmet Coşkundeniz O parmaklar telefona gitmesin!
HABERİ PAYLAŞ

O parmaklar telefona gitmesin!

Haberin Devamı

İçki içtikten sonra şirazesi kayanlarla ilgili en büyük sıkıntı, telefonu ellerine alıp ona buna abuk subuk mesaj atmaları. En yakın arkadaşlarına “Aslında ben seni yıllardır seviyorum” diyenler mi istersiniz... Hiç samimiyeti olmadığı halde, birden kırk yıldır aralarında bir şey varmış gibi mesajlar atanlar mı istersiniz... Sadece iş ilişkisi olan insanlara başka türlü yakınlaşma arzusunu dile getiren mesajlar mı istersiniz...

Eski seviliye yeniden ilanı aşk içeren mesajlar mı istersiniz... Tabii bu mesajlar ya cevapsız kalıyor ya da geri dönüşü istendiği şekilde olmuyor. Bu arkadaşlar sabah uyanıp mesajları gördüklerinde önce “Eyvah ne yaptım ben?” diyor, ardından da iki şekilde davranıyor. Birincisi özür dilemek, ikincisi “Olan oldu, bari üste çıkayım” diyerek bu saçmalığı sürdürmek. Özür dileyenler en azından yaptığı yanlışın farkına vardığını karşı tarafa aksettirmiş oluyor.

Elbette o insanla ilişkisi hiçbir zaman eskisi gibi olamıyor ne yazık ki. “Üste çıkayım” diyenler ise pişkinlikte son noktaya ulaşıyor, karşı tarafı tamamen kaybediyor. Bir arkadaşım anlattı: Rakı masasında, 14 yıllık arkadaşı birden dönüp “Bak sen de kimseyle evlenmedin, ben de” deyip söze giriyor ve işi “Aslında ben seni seviyorum”a kadar getiriyor.

Arkadaşım “Rakı masasında konuşulan rakı masasında kalır” düşüncesiyle pek de üzerinde durmuyor. Ama ertesi gün uyandığında telefonunda yine bu tarz onlarca mesaj görüyor. Tabii ki ret cevabı veriyor ama bu kez de o kişi “Tamam, madem olmadı, yeniden eskisi gibi arkadaş olalım” noktasına varıyor. İşte bunun adına da pişkinlik deniyor. İçki içtikten sonra kendini kontrol etme konusunda sıkıntılıysan o telefonu kendinden uzak tut kardeşim. Çünkü o an sen sen değilsin. Kendini rezil ettiğin gibi, karşı tarafı da önce rahatsız, ısrar ettiğin takdirde de taciz etmiş oluyorsun.

“Aman canım sen hiç yapmadın mı?” diye sorduğunuzu varsayarak cevap veriyorum: Evet, yaptım. Eski sevgiliye mesaj atanlar grubundaydım ben. Peki ne oldu? Hiçbir şey olmadı tabii. E bir daha da yapmadım. Diyeceğim o ki; içkiliyken o parmaklar o telefona gitmesin kardeşim.

Gazeteci sadece işini yapıyor

Kıvanç Tatlıtuğ ve eşi Başak Dizer, Beyoğlu Soho’dan çıkışta valelerden araçlarını kapının önüne kadar getirmelerini istemiş. Valeler “Güvenlik gereği araçlar kapının önüne gelemiyor” deyince de bozulmuş, tartışma çıkarmış. Orada bulunan gazeteciler için de “Bunların buraya girmesi yasak değil mi?” diye sormuş. Anlaşılan aracını kapıya kadar getirtmesinin nedeni gazetecilere görüntü vermek istememesi... Şimdi bunun neresinden tutsak bilemedim.

Öncelikle, dünyanın hiçbir kenti artık güvenli değil. Oteller, eğlence yerleri kendilerine göre önlem alıyor. Bombalı araç saldırılarını engellemek için bariyerler koyuyorlar. Kıvanç Tatlıtuğ bu güvenlik önlemini ihlal ederek büyük yanlış yapıyor... Gelelim diğer konuya... Öncelikle çok basit bir şey söyleyeyim. Kamuya mal olmuş kimseler, kamuya açık yerlerde görüntülenebilir. Bu, bütün dünyada böyledir. Bu konuda verilmiş yargı kararları da vardır.

Kıvanç Tatlıtuğ biraz incelerse bunu görür. Beyoğlu’nda bir mekanın dışında, gazeteci arkadaşlarımız Kıvanç Tatlıtuğ ve eşini tabii ki görüntüleyecek. Ayrıca bunda ne var? Neden çekiniyorlar anlamadım ki? Ünlüler, dizilerinin, filmlerinin, albümlerinin tanıtımını yaparken gazeteciler çok iyi, ama sokakta görüntülerken vay efendim neden çekiyorsun...

Kimse kusura bakmasın, böyle bir şey yok. Gazeteci, ünlülerin iyi haberlerini de skandallarını da yansıtır.

Çünkü görevi budur. Geçenlerde Murat Başoğlu da evinin önünde bekleyen gazetecileri kovdurmak için jandarmayı çağırmıştı hatırlarsınız. Ne diyeyim, tek kelimeyle densizlik... Şebnem Bozoklu’nun iç çamaşırlarıyla denize girerken ve bir gençle öpüşürken fotoğrafları çekildi. Bana göre; bu yazın en önemli magazin olayıydı.

Şebnem Bozoklu ne yaptı? Sadece avukatı aracılığıyla “Boşanmak için zaten dilekçe vermiştik” diye açıklama yaptı. Gazetecileri suçlamadı, çünkü kamuya açık bir yerde olduğunu kendisi de biliyordu.

Sonuç olarak, iyi haberlerinizde yere göğe sığdıramadığınız gazeteciler, kötü haberlerinizde de görevini yapacak. Onlar size nasıl saygı duyuyorsa, siz de onlara saygı duyacaksınız, başka yolu yok!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder