Gündem Öğretmenlere kötü haber

Öğretmenlere kötü haber

Paylaş
Öğretmenlere kötü haber

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, şubat ayında öğretmen ataması yapılmayacağını bildirdi

Dinçer, Bakanlığının 2013 bütçesinin görüşmelerinde milletvekillerinin eleştiri ve sorularını yanıtladı.

Dinçer, gerek 66 aylık çocukların okula başlaması gerekse 12 yıllık eğitime başlanması nedeniyle okul sıkıntısı çekileceğine yönelik eleştirilere ilişkin olarak da geçen yıldan bugüne yaklaşık 22 bin 500 dersliği eğitime kazandırdıklarını ve yaptıkları hesaplamalara göre böyle bir sorun yaşanmayacağını ifade etti. Dinçer, "Hiçbir hesaplamada bir önceki yıldan daha kötü bir sonuç çıkmayacak" şeklinde konuştu.

Bakan Dinçer, geçen yıl dönem başında 64 bin 600, dönem sonunda 54 bin civarında, bu sene de 12 bin civarında ücretli öğretmen istihdam edildiğini belirterek, "Ücretli öğretmen sorununu bu ülkede çözmek üzereyiz. Üstelik, bu yıl 21 tane farklı seçmeli ders koyduğumuz halde ücretli öğretmen sayısını bu kadar düşürmeyi başardık" dedi.

Bugün için 120 bin öğretmen ihtiyacının bulunmadığını dile getiren Dinçer, şöyle devam etti:

"Bu 120 bin öğretmene olan ihtiyacımız şu iki varsayıma bağlı olarak söylenmiş bir ihtiyaçtır. Bir, Türkiye’de bütün dersliklerde 30 öğrenci olmak üzere bir düzenleme yapacağız. İkili eğitimden vazgeçeceğiz. Tekli eğitimle derslik başına 30 öğrencinin olduğu ve ilköğretim, ortaokul ve lisede bütün okullaşma oranı yüzde 100’e çıktığı bir durumda bugünkü öğretmene ek 120 bin öğretmene ihtiyaç var."

Mevcut duruma göre çok ciddi oranda bir öğretmen açığı bulunmadığını bildiren Dinçer, atama yapılıp yapılmayacağının sorulması üzerine "Şubat ayında veya herhangi bir ayda öğretmen ataması yapılmayacak. Bakanlık olarak, dönemler arasında öğretmenlerin yer değiştirmelerine ve atamalarına izin verilmeyecek" ifadesini kullandı.

Dinçer, Anadolu liselerine ise bu sene Kasım 15’e kadar atama yapılacağını dile getirdi.

Bakan Dinçer, 2009’da tüm dünyada lise okullaşma oranının yüzde 88, 2011 yılında Türkiye’nin lise seviyesinde okullaşma oranının ise yüzde 67 olduğunu belirterek, "Onun için 12 yıllık eğitimi zorunlu kılmak gerekiyordu" dedi.

Türkiye’nin eğitim alanında doğru adım attığını ifade eden Dinçer, bu adımın kısa vadede 4, orta vadede 8, uzun vadede 12 yıl olmak üzere sonuçlarını alacaklarına inandığını söyledi.

Özel eğitim konusundaki sorunlara değinen Dinçer, bu durumdaki öğrencilerin eğitimine 23 yaşından sonra halk eğitim merkezlerinde devam edileceğini dile getirdi.

4+ 4+ 4 eğitim sistemiyle ikili eğitim uygulamasına yeniden dönüldüğü eleştirilerine karşılık Dinçer, ikili eğitim uygulamasının 2008-2009 eğitim öğretim döneminden bu yana düşüş gösterdiğini ifade etti. Dinçer, yeni yapılanmadan kaynaklanan 2 puanlık bir artış öngörüldüğüne dikkati çekti.
Birleştirilmiş sınıf uygulamalarının Türkiye’de hiçbir zaman kalkmadığını ve kalkmasının da gerekmediğini söyleyen Dinçer, "Dünyanın pek çok ülkesinde bu uygulama yapılıyor. Önemli olan bütün öğrencilerimizin eğitiminin sağlanması" diye konuştu. Dinçer, Türkiye’de şehirleşme arttıkça bu konuda daha fazla tedbirler alarak bu sayıyı azaltmayı hedeflediklerini belirtti.

Anadilde eğitim

Ana dilde eğitim konusuna ilişkin sorulara karşılık Dinçer, şunları söyledi:

"Bir toplumun farklı dine, farklı ırka mensup vatandaşları o toplum için bana göre zenginliktir ve onların kendi yaşamını idame etmeleri ve o bakımdan destek görmeleri benim için önemlidir. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’de Bakanlığımızda yapılan sistemle bunu da pekiştiren uygulamalara adım attık. Özellikle seçimlik derslerle ilgili olarak biz hem bir tarafıyla çocukların ilgi ve tercihlerini karşılayan dersler koyarken öbür taraftan da toplumun farklı kesimlerinin taleplerini de karşılayacak bir uygulamaya adım attık. Bu zenginliği pekiştiren bir uygulama olarak bunun kabul görmesi gerektiği kanaatindeyim. Bunu yaparken de toplumun hukuki düzenlemelerini de göz önünde bulundurduk.

Biz şu anda Türkiye’de toplumun farklı kesimlerinin taleplerini ister dini ister dil tercihleri itibariyle bakıldığında öğretmeyi esas alan bir uygulamayı gerçekleştiriyoruz. Yani Türkiye’de farklı dillerin öğretildiği bir eğitim sistemini gerçekleştiriyoruz. Anayasadaki düzenlemelerden hareketle yeni bir politika uygulansa biz ana dilde eğitim gibi konularda Meclis’in takdirine uygun bir şekilde Bakanlıkta gerekli uygulamaları yaparız. Onun dışında bizim bu konuda başka bir uygulama yapma şansımızın olmadığını belirtmek isterim."

Bilişim teknolojilerine bağımlılık konusunda çocuklara farkındalığı aşılayan eğitim programları düzenlendiğini vurgulayan Dinçer, "sağlıkta seçilmiş risk faktörleri"yle ilgili 3,3 milyon avro bütçeli 2 yıllık bir AB projesini uygulamaya koyduklarını anlattı.

Artuklu Üniversitesi’nde Kürtçe Yüksek Lisans Programı’na ilişkin YÖK’ün öğretim elemanına orantılı olarak kontenjan ayrıldığını söyleyen Dinçer, "O arkadaşlarımız da öngörülen kontenjanlarda öğretmenler yetiştirsinler benim gelecek sene bu öğretmenlere ihtiyacım var" diye konuştu.
Dinçer, Erciş’te deprem sonrası yeniden yaptırılan "Atatürk İlköğretim Okulu"nun adının değiştirildiği iddiaları üzerine de muhalefet milletvekillerine dönerek, "İki bina var, birisi fiziki olarak daha büyük, kapasitesi de daha iyi. Siz olsanız Atatürk ismini hangisine verirsiniz" diye sordu. Dinçer, iki okul arasındaki mesafenin 500 metre olduğuna dikkati çekerek fiziki şartları daha iyi olan diğer okula Atatürk adının verildiğini kaydetti.

Dinçer’in konuşmasının ardından Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2013 bütçesi oylanarak, kabul edildi.

AA