Ortak değerlerimiz cep telefonlarımız ve sosyal medyamızdır artık!

Arife Günü, patroniçelerin en küçüğü Begümhan Doğan Faralyalı’dan bir kutlama ve değerlendirme mesajı aldım. “Ortak değerlerimiz” üzerine düşünelim diye bir not. Baktım önce ünlüler, sonra Hürriyet yazarları ortak değerlerimiz konusunda yaratıcı olma çabasında. Ben her zamanki muhalif tavrımı sürdürmek durumundayım. Aman ne kadar hatırşinas, nasıl da konuksever ve ne kadar iyi insanlarız diyemeyeceğim, artık değiliz, epeydir değiliz çünkü! Bal gibi şark kurnazıyız, zekiyiz, zekamızı hinliğe, kuralları çiğnemek için arkasından dolaşmaya kullanırız. Kimseye ve haklarına saygı göstermez, ama bize saygı gösterilmesini isteriz; üstelik hak arama konusunda silaha sarılacak kadar da cengaveriz.

Facebook’u olmayana kız vermiyorlar!

Son dönemlerin en büyük ortak değeri ise Facebook’tur. Her Türk’ün bir Facebook sayfası vardır ve hayattaki en büyük zevki selfie çekip her anını paylaşmaktır ki herkes görsün! Bunun içinde kurban etinden yapılan her etkinliğe, gidilen her yere, aklınıza ne gelirse var. Zaten Türkler, Amerikalılardan sonra Facebook’un en büyük kullanıcısıdır! Ve bu Facebook merakı, eğitim, gelir düzeyi, yaş ve cinsiyet gibi sosyal farklılıkların hiç biriyle değişmez.

Orta yaş doldu

Ancak orta yaş ve üstü grubun Facebook’taki yaygınlığından sıkılan gençler kendilerini Instagram’a atmakta ve hatta giderek foto değil, video paylaşımına ağırlık vermektedir. Şuraya yazıyorum: “Çok yakında, en geç iki kuşak sonra, kimse televizyon seyretmeyecek. Herkes cep telefonlarından sosyal medyaya gömülmüş ve kendi dizisinin kendi yıldızı olarak yaşayacak

İşte aklıma geliveren birkaç ortak değerimiz

Haksız olsak ve bunu bilsek bile üste çıkmak; haklıymış gibi davranmak. karşı çıkanla kavga etmek, dövmeye kalkmak, hatta öldürmek!
● çiklet çiğner gibi küfür etmek, bu küfürlerin hemen hepsi cinsel içeriklidir ve cinsel bir eylem içerir. Genellikle annelerin dahil edildiği küfürler, merhaba der gibi rahatlıkla söylenir. Ulan sözcüğü, lan diye kısaltılır ve bay bayan yerine geçer.
● sevgi sözcükleri yeme eylemi içerir: Gözünüzün önüne getirildiği zaman dehşet verici olabilecek sözcükler sevgi belirtmek için kullanılır: Yerim seni gibi.
● çocuğuna kızan anne babaların onları terbiye amaçlı tehdit ve bedduaları da dehşet vericidir: Allah canını alsın’dan öldürürüm, parçalarım, koparırım gibi tehditler savrulur ve ulu orta tokat atılır, kulak çekilir, kolundan sürüklenir. Bu çocuklar küçükken kardeşlerini, büyüyünce karılarını döver. zaten aile içi şiddet çok yaygın bir anti değerdir ve dayak yiyen dahi bunun normal olduğunu kabul eder.

Bir kadın şort giydi ve sonra...

Aslına bakarsanız ben böyle bir saldırıyı bekliyordum. Bu ülkede muhafazakarlık, hatta başkasına karışma yobazlığı hep vardır ama bir süredir sırtı sıvazlanıp payelendiriliyor çünkü. Batılı ve Rus turistler gelmeyip ortalığı ağzı burnu kapalı siyah çarşaflı Arap kadınları da alınca istenen düzene bizsiz geçildi! Başım belaya girmesin diye ben kendimi bildim bileli, semtine göre giyinirim. Kamu araçlarına bineceksem hepten kapanıyorum. Oğlum buna çok kızıyor, “Böyle yapa yapa yakında örtünecek misin?” diyor. Şort ya da mini giyen genç kızlara nasıl baktıklarını görüyorum. Bakmakla kalmayıp taciz ederler diye korkarken saldırı geldi. Tam beklediğim gibi bir kamu taşıtında “Şeytan, ölmelisin” diyerek kızın yüzüne tekme atıyor adam ve tam tahmin ettiğim gibi ne şoför, ne diğer yolcular pek müdalahe etmiyor. Babasına bayram ziyaretine giderken saldırıya uğrayan kız travma geçiriyor; darp sonucu fiziki olarak da rahatsız.

Baro’dan tam destek

İstanbul Kadın Kuruluşları’ndan Nazan Moroğlu arayıp, Baro olarak her türlü desteği vereceklerini söylemiş. Bir Kadın Bakanlığı kurulmasının da şart olduğunu hatırlatıyor. En baştakilerin kafası değişmedikten sonra, halkı nasıl değiştireceksin? Kadınlar grubumuz “Şort giyip eylem yapalım” diyor, başımız açık dolaşabildiğimize şükredelim.