Giriş
32. Gün (Kanal D) son zamanların en merak edilen adamını, Anayasa Mahkemesi Raportörü Osman Can’ı ağırladı stüdyosunda... Bir hukuk adamı olarak sürekli hukukun gerekliliğinin altını çizdi durdu Can. Bir ara söz siyasi görüşünün ne olduğuna geldi..
Bu çok uzun bir hikaye dedi Osman Can. Bunun üzerine Mehmet Ali Birand “Dr. Jekyll ve Mr. Hyde gibi mi yani?” diyerek golü attı...
Bu Kurt Adam mısın sorusuna yanıt vermedi, gülmekle yetindi Osman Can. Yani kısaca onun aslında kim olduğunu yine anlayamadık. Bir dahaki sefere belki...
TOLGA ÇEVİK DAVRANDI
Tezkeresi elinde kışla tozu da henüz ayağındayken ekran topuna girdi sevgili kardeşim Tolga Çevik... Bana sorarsanız Komedi Dükkanı’ndan (TV 8) itibaren kendisinden çok umutluyum. Bu ülkede kahkahanın adresini değiştirecek ve alışkanlıkları bozacak tek insanmış hissi yaratıyor çünkü bende... Malum banka reklamında yüzünü görünce heyecan yaptım. Ve geçirdim içimden; “Ekranın da sahnenin de hasreti büyüdü sana Tolga. Tatil filan yapmadan giriş yeni işlere”. Hayırlısı olsun...
Kanıt neyi kanıtlayacak?
Sezon boyunca Muhabbet Kralı’ndaki duruşuyla kriminal meselelerden haz alan bir kitleyi kendine bağlayan Adli Tıp Profesörü Sevil Atasoy belli ki ekranı sevdi... Kanıt ismi taşıyan yeni bir reality formatıyla yeniden Kanal D ekranına hazırlanıyor çünkü. Anladığım kadarıyla ünlü CSI kıvamında çekilecek olan programda suç/olay yeri izleri incelenerek meselelere açıklık getirilecek... Tanıtım filminde “Hiçbir suç kusursuz işlenemez” diyor Sevil Hoca. Suç manyağı olmuş ülkede suçta kusur filan aradığımız yok. İşlenmesin yeter diyoruz... Belki kanıt en azından bir iki tanesine engel olur filan da, azıcık daha rahat uyuruz. O kadar...
BEŞİR'İN ŞARKISI NE?
Canlı Gaste (NTV) son zamanların en çok sevilen dizi müziklerinin bestecisi Toygar Işıklı’yı ilk solo albümü Sonunda ile ağırladı. Can Dündar, konuğuna dizi müziklerini nasıl bestelediğini sordu. O da karakterleri baştan sona analiz ederek yanıtını verdi... Yani adamına göre müzik yapılıyordu dizilerde. Tam da birkaç dakika sonra Kanal D’de yayınlanan Aşk-ı Memnu’da Nihal ile Beşir’in veda sahnesinde bahsi geçen albümden “Mağlup” şarkısı çalmaya başlayınca, “doğru söylemiş” dedim içimden. Beşir’i daha iyi anlatacak bir şarkı yoktu hakikaten de. Beşir mağlup oldu evet ama belli ki Toygar Işıklı kazanmaya devam edecek. İşini böyle iyi yaptıktan sonra...
Şifreler umut veriyor...
Şifreler ilk kez baktığım ama neredeyse sonuna kadar izlediğim ilginç bir program. Fox TV’de yayınlanıyor. Senelerdir yaptığı araştırmalarla aklımızı çelen Dr. Ömer Çelakıl daimi yorumcu/konuşmacısı programın. Kuran’da cifir ve ebcet hesaplarıyla kehanetlerde bulunan Çelakıl bu kez daha ayağı yere basan yorumları sıralıyor programda...
Önceki akşam Uzakdoğu’da gerçekleştirilen “çıplak elle ameliyat etme” vakalarına temkinle yaklaşarak, hatta stüdyoya fazladan bir cerrah konuk alarak meseleyi bilme bağlayan Çelakıl alkışımızı aldı. Ve adres olarak yine Kur’an-ı Kerim’i göstererek modern tıbbın yaratabileceği harikaları da sıraladı. Sonunda daha yolun başındayız diyerek hem de...
İnanmak istiyor insan bu genç doktora. Söylediklerine inanıyor ve umut veriyor çünkü izleyicisine.
Gelecek yıl ne izlenecek?
Ne diyorsak o. Gelecek yılın formatının boşanma programları olduğunu birkaç kez yazmıştık bu köşede. Bunu ilk ve seri bir şekilde dillendiren biri olduğum için bu akşam Çok Güzel Hareketler Bunlar ekibinin canlandıracağı bu formatın hakkını isterim...
Şaka bir yana, iki sezonun en çok ilgi gören izdivaç formatının sonuçları olmalı. İyi ya da kötü. Ben olası kötü seçenek üzerinden giderek bir formatı dillendirdim...
Şimdi o canlandırılacak. Ve yine iddia ediyorum gelecek yıl ekranların en çok izlenen formatı Boşanma programları olacak. Dedim ya; telifimi isterim...
Hasret ile Murat birlikte olsun...
Bu dizi fanatikleri bir ömür oluyor vallahi. Ekranda yakıştırdıkları karakterleri gerçek hayatta da bir arada olsun istiyorlar... Mesela Gönülçelen (atv) isimli dizide başrol oynayan Tuba Büyüküstün ve Cansel Elçin neden sevgili olmuyor, ona takmışlar...
Valla bu Hasret’le Murat’ın aşkına benzemez. Yani hayatla dizi hayatı arasında büyük bir makas vardır. Yoktur diyenler dizilerde yaşar, vardır diyenler de gerçeklerde...
Neyse, isteklerini kırmayalım. Elçiye zeval olmaz; soralım biz de, “Neden birlikte değilsiniz gençler?”
