Otelde değil barınakta kalıyor
Tiyatrocu Tansel Öngel, 'Muhteşem Yüzyıl'daki Alvise Gritti karakterinden sonra şimdi de karşımıza Mahsun Kırmızıgül'ün yönettiği 'Benim İçin Üzülme' dizisi ile geliyor. Dizi Artvin-Hopa'da çekiliyor. Tansel Öngel de Karadenizli balıkçı Niyazi'yi canlandırıyor. Niyazi olabilmek için de otelde değil, balıkçı barınağında kalıyor. Yakışıklı ve başarılı oyuncu, Hafta Sonu Dergisi'ne röportaj verdi...
- En keyif aldığınız rolünüz hangisi?
‘Kılıç Günü’ndeki Kılıç Ali ile ‘Bu Kalp Seni Unutur mu’daki Yalçın unutmayacağım rollerdir.
- Ekran önünde mi tiyatro sahnesinde mi olmak sizi daha fazla heyecanlandırıyor?
İkisi de. Tiyatroda her akşam 300-400 kişi sizi izliyor. Heyecanlanmamak için duygularınızı aldırmış olmalısınız. Kamera karşısında ise o an olmasa da, sonrasında çektiğiniz her kareyi milyonlar izliyor. Gel de heyecanlanma...
- Sinemada hiç yer almadınız. Neden?
Hangi oyuncu istemez sinemayı ama bu konuda çok seçici davranmaya dikkat ediyorum. Doğru projede, doğru senaryoda, doğru yönetmenle sinemada olmak istiyorum.
- ‘Benim İçin Üzülme’ye nasıl katıldınız?
Geçen sene tiyatroda, Afife Ödülleri’ne aday gösterildikten sonra, bu sezon için herhangi bir televizyon dizisinde olmayı düşünmüyordum. Ama menajerim, Mahsun Kırmızıgül’ün yeni hikayesinin bu yılın en çarpıcı olayı olduğunu ve benimle görüşmek istediğini söyledi. Görüştük. Bana “Temel, Dursun, İdris ve Fadime’nin dışında bir Karadeniz hikayesi anlatacağız. İnsanlar bu hikayeyi unutamayacak” deyince kabul ettim.
“Hayalim, Karadenizli’yi oynamaktı”
- Nasıl bir hikaye bu?
Hayalimdi, başka dizilerin setinde bile “Ben bir Laz’ı oynamak istiyorum” derdim. Sinema filmi değil dizi oldu ama zaten Mahsun diziyi sinema filmi gibi çekti. Niyazi rolündeyim ve bazı sahnelerde Lazca konuşuyorum. Derinliği olan, çok merak edilecek ve sevilecek bir karakteri oynuyorum. Bir sevda masalı bu.
- Tansel ile Niyazi birbirine benziyor mu?
Çok az. Niyazi’nin benden çok daha sorumluluk sahibi ve olgun olduğunu düşünüyorum. İşi, yaşantısı, öncelikleri farklı. Niyazi’yi seviyorum.
- Neden rol arkadaşlarınızın aksine otelde değil de balıkçı barınağında yaşıyorsunuz?
Bu bir yaklaşım. Bir ‘olma’ haline hazırlık. Bunu bir yolculuk gibi görüyorum. Birinin dünyasını keşfetmek... Nerede yaşar, ne yapar, alışkanlıkları nedir, hangi durumda ne hisseder... Yolculukların sonu değildir beni ilgilendiren, gidilen yoldaki haldir. Bu da Niyazi ile aramdaki yol.
“Hopa’da doğa şartları zor”
- Coğrafi özellikleri nedeniyle Karadeniz’de dizi çekmek zor olmalı.
Bizimkisi şehir dışı olduğu için hem biraz daha zor hem de biraz daha güzel. Doğa koşulları çok zor olduğu için, bazen setimiz aksıyor.
- Oyunculuğun tanımını verir misiniz?
Hiç düşünmedim. Kitabi tanımlar da beni ilgilendirmiyor. Evet, sonuçta bir meslek ama aynı zamanda her an hazır olmanız gereken bir ‘olma’ biçimi. Oyunculukta, bir role, saat 09.00-17.00 arası bir mesai ile hazırlanmazsınız. Nasıl yaşar, hikayesi nedir, alışkanlıkları nelerdir, gündelik hayatta nerede durmaktadır, ne düşünmektedir, zekası, yeterlilikleri, hoşlandıkları hoşlanmadıkları...
Tüm bunları oluşturmak için mesleki tanımlardan çok daha fazlası gerekir. Oyunculuk meslekten fazlası. Bu yüzden oyunculuğu meslek olarak seçtim. Bütün bunlardan sonra artık nasıl tanımlayayım ki (gülüyor)?
Altı-yedi enstrüman çalıyor
- Çok yönlü bir oyuncusunuz. Enstrüman çalıyor, şiir ve oyunlar yazıyorsunuz. Önce müzik... Nereden geliyor bu ilgi?
Amatörce altı-yedi enstrüman çalıyorum. Küçüklüğümden beri müzisyen olmak isterdim. Ne yazık ki müzisyen kimliğini oluşturacak kadar disiplinle çalışacak vaktim hiç olmadı. Umarım bundan sonra olur.
- Ya şiirler ve oyunlar bu yoğunlukta ne durumda?
İkinci tiyatro oyunumu bitirdim. Şimdi üçüncüsünü burada, Hopa’da yazıyorum. Şiir yazmayı 2005’de bırakmıştım, bir daha da yazmadım. Şairlik de müzisyenlik gibi, farklı bir yaşam biçimi. O yaşam biçimine bir oyuncu olarak dahil olmak zor. Ama bir gün, yeniden şiir yazacak sebeplerim olsun isterim.
(17.11.2012 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır.)
- Peynirden bile kuvvetli dünyanın en güçlü kalsiyum deposu! Yiyen 100 yaşını görmeden ölmez, peygamber darısı olarak da biliniyor
- Japonlar bardak bardak içiyor! Potasyum, kalsiyum, magnezyum zengini, sindirimin en iyi dostu! Günde 2 defa içmek yetiyor
- Saç diplerindeki yara, kepek, sivilce ve kaşıntının sebebi buymuş! Hemen saç köklerini kontrol edin
- Bunu yiyen kabızlık nedir bilmiyor! Bağırsakları anında boşaltan mucize: Bir kaşığı yetiyor
- İbrahim Saraçoğlu karaciğeri yeniden doğmuş gibi yapan besini açıkladı: Bu tarifi deneyende ne toksin ne yağ kalıyor