Pazar Postası Yüzyılın kışını ısıtacak bir ada: Hawaii
Paylaş
Yüzyılın kışını ısıtacak bir ada: Hawaii

Yüzyılın kışını ısıtacak bir ada: Hawaii

Yazı: Esra SAVAŞ

esra.savas@posta.com.tr

Hawaii denince ilk akla gelenler muhteşem kumsallar, buzlu çay, tropik meyveler ve aloha gömlekleri. Orada bulunduğum bir hafta, dünyanın en gözde tatil yerlerinden biri olan bu adada aslında klasik tatil beldesi tanımından çok daha fazlası olduğunu gösterdi. Bu gizemli adada şu ya da bu sebeple hayatınızın çalınan renklerinin farkına varıyorsunuz...

Hawaii, Amerika Birleşik Devletleri’nin eyaletlerinden biri. Kısaca tarihine göz attığımızda M.Ö. 1000 sıralarında diğer Polinezya adaları tarafından işgal ediliyor. 1778 yılında İngiliz Deniz Kaptanı James Cook, Hawaii takım adasına yelken açıyor ve ilk Avrupa-Hawaii ilişkisini yaratıyor. Amerikan eyaletlerinin en güneydeki olanı Hawaii, birçok açıdan diğer eyaletlerden farklı.

Tek ada eyaleti ve volkanlardan çıkan lavdan dolayı alan olarak hep büyüyor. Hawaii, 18 küçük adacıktan oluşuyor. Ancak bunların sekizi ana adalar olarak tanımlanıyor: Niihau, Kauai, Oahu, Molokai, Lânai, Kahoolawe, Maui ve Hawaii adaları. Hawaii adası en büyüğü olduğu için ona daha çok Büyük Ada (Big Island) diye hitap ediyorlar. Bu adalar yüksek ve volkanik dağlarıyla ünlü. İklimi ve lavların içindeki minerallerle oluşan volkanik toprak, dünyanın başka yerlerinde görülmemiş bitkilerin ve hayvanların oluşmasını sağlamış. Adayı gezerken gördüğünüz bitkiler ve renkler, ‘cennet dedikleri böyle bir yer olmalı’ diye düşündürüyor.

Gökkuşağı efsanesine inanıyorsanız buraya mutlaka gelmelisiniz. Yüksek dağlardan dolayı bulutlar adanın bir tarafında kalırken, öbür taraf fazla bulut almıyor. Bu nedenle her adanın bulutlu yanı bol yağışlı ve yeşil. Aynı günde bol yağışlı ve sonra güneşli bir hava görülebilir. Ada doğa güzelliklerinin yanı sıra sürekli karşımıza çıkan gökkuşaklarıyla dolu. Bu muhteşem bir doğa olayı. O’hau adasındaki Honolulu şehri Hawaii’nin başkenti ve en büyük şehri. Uzun binalar, apartmanlar ve uzun otoyollar var. Burası Amerikan hayat tarzının ve tropik yaşamın en ideal birleşimi. Hawaii eyaletinin üç resmi dili var. Hawaii doğumluların çoğu Hawaii Creole İngilizcesi’ni konuşuyor. Bu dil eski Hawaiice ile İngilizcenin bir karışımı. Eğer İngilizce biliyorsanız hiç zorluk yaşamıyorsunuz. Çünkü şehirlerdeki tüm yol işaretleri İngilizce ve çoğu kişi İngilizce konuşabiliyor. Bununla birlikte tüm adalarda yerliler, turistlere Hawaiice öğretmek istiyor. Genelde öğretilen iki kelime aloha (merhaba) ve mahalo (teşekkürler). Öyle ki bu kelimeler tüm restoranlarda, otellerde, havalimanında görülüyor.

Hawaii insanlarında yaşadığımız hızlı, koşuşturmaca hayatın anlamını sorgulatan bir telaşsızlık var. Adanın insanları rahat oldukları kadar sıcak ve misafirperver. Fiziksel olarak aktif oldukları, stresten uzak durdukları için Amerika’nın en uzun ömürlü insanları burada bulunuyor. Deniz, bir Hawaii yerlisi için çok önemli. Spor olarak yüzme ve sörf dallarında birçok olimpiyat madalyası kazanmışlar. Dünyanın en iyi sörfçüleri Hawaii denizinin dalgalarında yetişmiş.

Duke Kahanamoku isimli bir Hawaii’li yüzme dalında Olimpiyat madalyası kazanmış ve sörfü tanıtmış. Böylece sörf onun sayesinde dünyaca yapılan bir spor olmuş. Başkent Honolulu’da bu sporcunun heykeli duruyor. Hawaii’de ulaşım çok kolay; taksi ucuz. Adada birçok büyük havaalanı hizmet veriyor. Bunun dışında mavi turların bol bol düzenlendiği adaya gemilerle de ulaşabilirsiniz. Adada iri çiçekli ‘Aloha’ gömlek ve giysileri satan butiklere, galerilere, antikacı dükkanlarına ve palmiyelerle çevrili açık hava pazarlarına mutlaka uğramalısınız.

Turizm denince ilk akla gelen yer O’ahu Adası ile Waikiki Plajı. Muhteşem bir plaj. Burası yılda 10 milyon turisti ağırlıyormuş. Hawaii’nin kuşkusuz en ilginç noktalarından biri ise yine bu adada bulunan ve dünya tarihini değiştiren Pearl Harbor. (Japon İmparatorluk Deniz Kuvvetleri’nin 7 Aralık 1941 sabahı Hawaii adalarından Oahu’da bulunan Pasifik Filosu ve Pearl Harbor askeri üslerine karşı düzenlediği sürpriz saldırı). Burayı her yıl yaklaşık 1.5 milyon turist ziyaret ediyor. İlginç olan ise Japonya’ya en yakın Amerika eyaleti olan Hawaii’ye gelen en kalabalık grubun Japon turistler olmasına karşın Pearl Harbor’ı ziyaret etmemeleri. Belli ki o kötü günün anısını yaşamak istemiyorlar. Honolulu’dan 30 dakikalık bir uçuş sonrası Maui adasına varıyorsunuz. Burada Road to Hana (yağmur ormanları) yürüyüşünü muhakkak yapın. Eğer tropikal ormanlar ve onların içinde şelaler görmek istiyorsanız tam size göre.

Maui’de yaşadığım en güzel deneyimlerden biri de bir tekne kiralayarak çıktığımız balık tutma ve deniz kaplumbağalarını görme turuydu. Son derece donanımlı profesyonel bir tekneyi beş-altı saat için ortalama bin dolara kiralayabiliyorsunuz. Havanın rüzgarlı ve denizin çılgın olduğu bir günde kararımızdan dönmedik ve kaptanımıza güvenerek Pasifik’e açıldık. Yaklaşık yarım saat süren bir yolculuktan sonra ‘Shark Park’ denilen yere geldik. Bir anda o fırtınalı deniz sakinleşti. Ve vakit kaybetmeden dalış takımlarını giyip kendimi o lacivert suya bıraktım... Hayatımda yüzdüğüm en güzel denizdi. İki tane kaplumbağa gördüm. İnsan vücudundan geçen bir madde nedeniyle onlara dokunmak yasakmış. Hiç önemi yok. Ben o denizde hayata dokundum.

Eğlence ve yemek

Waikiki’nin kalbi diye tanımlanan Kalakaua Caddesi geceleri kesinlikle görülmeli. Cadde boyunca karşılaşacağınız aktiviteler, inanılmaz bir enerji veriyor. Maui’de, Luau gecesine egzotik yemekler ve Polinezya şarkıları, danslarıyla adanın kültürünü tanımak açısından güzel bir deneyim. Gece, güneş batarken başlıyor.

Gecenin yapıldığı yerin girişinde yerli kızlar sizi karşılıyor ve boynunuza Hawaii çiçek kolyelerini geçirip egzotik meyvelerden hazırlanan kokteyl veriyorlar. Bu gösteriyi mutlaka izlemek gerek. Palmiye ağaçları altında denize karşı yemek yerken yerlilerin yaptığı ritmik Polinezya dansları unutulur gibi değil. Hareketleri son derece yumuşak ve estetik. Hawaii mutfağı Çin, Japon, Filipin ve Kore mutfaklarından oluşmuş. Tatlı patates, ananas, avokado adanın vazgeçilmezlerinden sadece birkaçı.

Meyveler, sebzeler, deniz ürünleri ve çikolata Hawaii’de bol miktarda var. Üzüm şarabını da mutlaka deneyin. Hawaii’nin meyvelerden yapılan kendine has buzlu çayı ise gerçekten çok lezzetli. Balıklar harika. Ancak porsiyonlar çok büyük değil. Maui’de dünyaca ünlü sanatçı, artist, politikacı ve sporcuların uğrak yeri Mama’s Fish House hayallerinizin restoranı olmaya aday.

Buranın iç dekorasyonu ilginç. Ahşap balık figürleri değişik bir hava katmış. Oturduğunuz yerden ise sörf yapanları seyrediyor, dev dalgalara bakıp hayallere dalıyorsunuz. Doğayı, renkleri doyasıya yaşamak ve hayata yeniden merhaba demek istiyorsanız Hawaii’ye gidin...

(Bu yazı 26 Aralık 2010 tarihli Pazar Postası'ndan alınmıştır)

2

Haberin Devamı