Pazar Postası 'Atilla çocuk istemedi 4 kürtaj oldum çok pişmanım...'
Paylaş
'Atilla çocuk istemedi 4 kürtaj oldum çok pişmanım...'

'Atilla çocuk istemedi 4 kürtaj oldum çok pişmanım...'

Aziz Nesin, Füsun Önal’a ‘Cıvılım’ dermiş; hala cıvıl cıvıl. Kapıyı telaşla açtı, hemen kahve yaptı; bir süre oturamadı... Bu arada hızla Füsun Önal’la ilgili bilgi dağarcığımız genişledi: Mahallenin kedileri biliyor ki Füsun Önal’ın bahçe katı balkonunda her zaman yemek, süt ve su var. Araba kullanmayı bilmiyor, hiç öğrenmeye de niyet etmemiş. Akbil’i var, metroya, minibüse biniyor. Mutfak alışverişini kendisi ‘elleye elleye’ yapıyor. Vejetaryen. Herkese cep telefonu numarasını veriyor; “Ki Kadir gecesinde camileri dolaşıyor, bunu “Başımızda AK Parti var diye” söylemiyor! Aşkları, çılgınlıkları devam ediyor... İşte Füsun Önal hakkında her şey...

Seral Cumalı

scumali@posta.com.tr

70’lerde ‘Senden Başka’ şarkısı ile çıkış yaptınız. Şöhret aniden mi geldi?

Hayır, o dönem hepimiz tırnaklarımızla geldik. Sezen’in ilk plağı hiç tutmadı, Nükhet ünlü olmadan önce uvertür dolaştı, bir gecede 3 yerde çıkıyordu. Ben TED Ankara Koleji’nde öğrenciyken, Cahit Oben’le flört ediyordum. Cahit’in orkestrası vardı. Sömestr tatilinde İstanbul’da bir konserde bana 2 İngilizce şarkı söyletti. SES dergisine çıktım. Okulda disiplin kuruluna çıkartıldım; kötü bir şey yapmışım gibi! Şimdi liseli kızlar güzellik kraliçesi seçiliyor, avuç kadar bikinileriyle çıkıyor, okulda müdürleri, öğretmenleri alkış kıyamet karşılıyor.

Aile ne diyordu?

Konservatuvarın tiyatro bölümünü kazandım; annem yollamadı. Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’ne gittim. “Erol Pekcan Orkestrası’nda şarkı söyleyeceğim” deyince annem, “Bizim ailemize yakışmaz” diye karşı çıktı. Babam subaydı; “Hayır dersek çocuğumuz kontrolümüzden çıkar” dedi ve orkestrayı eve davet ettiler. Hepsi aileleriyle, çoluk çocuk geldi. Annem baktı ki herkes aile, bu işi yapmamdan hoşlanmamakla birlikte kabul etti. Bu arada yıllar sonra ilk kocam olacak kişi; Atilla Özdemiroğlu da orkestrada, o da hanımı ve çocuklarıyla bizim evdeydi. Ben Cahit’le nişanlıyım, birbirimizi çok seviyoruz, birlikte Atilla’ların evlerine gidiyoruz...

Sonra şöhret geldi; o dönemde pek görülmeyen çılgınlıklar yapıyordunuz. Çok tepki alıyor muydunuz?

Sahnede soyunup giyindim, kombinezonla sahneye çıktım, kasıklarıma kadar mini etek giydim, ki oldu. Oynadığım birçok oyunda dudak dudağa öpüştüm, yataklara girdim ama kimse ‘Yanlış yaptı’ demedi. Hiçbir kadın beni kocasından kıskanmadı. Sahnedeki işimle çapkın, flörtöz Füsun’u çok güzel ayırdım.

Erkek arkadaşınız nasıl karşılardı?

Hayatta en çok sevdiğim, ona yazdığım şarkı sözüyle söz yazarı ödülü kazandığım bir sevgilim vardı. Beraberliğimiz 80’lerde başladı, üç yıl sonra ayrıldık. 10 sene sonra tekrar flört ettik. Ben kombinezonla sahneye çıkıyordum. 1.96’lık boyuyla kendisini gizleyerek beni izledi ve programım bitince; “Herkesi izledim, ki diyor” diyerek beni alnımdan öptü.

Tarık Akan mıydı o 1.96’lık flörtünüz?

Tarık’la 80’lerde flört ettik. Bu 90’larda oluyor. Benim adamların hepsi uzun boyludur! Bu anlattığım ‘Uzun adam’ sevgilim, bana ‘Küçük kadın’ derdi. Boyum 1.57.

‘Hair’ dönemin en ses getiren müzikaliydi. Sahnede kız kıza öpüştünüz. Müzikal çok eleştirildi. Sizin için nasıldı?

12 Mart dönemi üstelik. Sağcı basın ‘Taşlayın bu tiyatroyu’ diye yazıyordu. Neco ile başrolü oynadık. Ten rengi donlar giyiyorduk; çıplak bir görüntü oluyordu. Benim giydiğim ten rengi donun üzerinde sadece tül bir elbise, göğüs uçlarımda iki papatya vardı. Kasıklarda mini etek, kızkıza dudak dudağa öpüşeceğiz. Nur diye bir kızdı, “Nasıl öpüşeceğiz?” diye o da ben de çok ağlamıştık. Engin Cezzar bağırıyor, “Öpüşün bu tiyatro!” diye. Sonunda öpüştük.

Sansasyonu seviyorsunuz galiba?

Sahnede giyinip soyunmam sansasyon değil bir yenilikti. Ajda’nın şimdi giydiklerinin benzerlerini o yıllarda giydim. Olabilecek her türlü çılgınlığı uyguladım. Kasığıma kadar mini etek giyiyordum, kimse bacaklarımın arasına girip resim çekmiyordu. Avuç kadar bikiniyle fotoğraflarım çekildi ama altına yaptığım işi yazdılar.

Aşkları yaşarken de sahnedeki kadar özgür müydünüz?

Özgürdüm. Ünlü, ünsüz birçok sevgilim oldu ama hiç oradan gündeme gelmeye çalışmadım. Böyle yapanlar var; gazeteci arkadaşların gittikleri yerlere gidiyorlar, sonra da fotoğrafları çekildi diye kızıyorlar. O kadar ünlü arkadaşım oldu ben niye yakalanmadım?

Çok flörtçü müydünüz?

Çok çapkın ve flörtçüydüm. Ki hatırı kalmasın diye bir iki taktım.

“Aşk Çiş Gibidir Gelince Tutamazsın”, 20 kitabınızdan birinin adı. Aşk çok geldi mi?

“Çok aşk acısı çektim bir daha tövbe” derler ya; yok böyle bir şey, insan bir defa aşık olmuyor. Hiç beklemediğin bir anda seni çarpıyor, yere yatırıyor, üstünden geçiyor, uçuruyor, dağlardan aşağı yuvarlıyor, rüzgar gibi geliyor ve geçiyor. Buna engel olunamaz. Ağlamıyorsan aşk değildir çünkü aşk ağlatıyor. Flörtlerim hep eğitimli, dünya görüşleri olan, kültürlü insanlardı. Çünkü ilişki benim gözümde her dakika yatak yorgan değil.

Cinselliği göründüğünüz kadar özgür yaşayabildiniz mi?

Anneannem, annem ilk defa kocanla cinsellik yaşarsın diye öğretmişti. Ben de öyle zannediyordum. Atilla Özdemiroğlu’na “Ben kızım” dediğimde şaşırmıştı. O da hiç beni zorlamadı. Bir gün, “Ben seninle evleneceğim ama gününü bilmiyorum” dedi. Evliydi, kendi sorunlarını çözecekti. O da bana cesaret verdi, ben de kendimi ona karşı kısıtlamadım. Evlenmeden önce beraber olduk.

Müzisyen Atilla Özdemiroğlu ve yönetmen Tunç Başaran’la evlendiniz; her ikisinde de dostluk aşka mı dönüştü?

Cahit’le ayrıldık, seneler geçti, Atilla ile İzmir Fuarı’nda flört başladı. Atilla evliydi, beni annesi ve çocuklarıyla tanıştırdı. Annesi bana kapısını sonuna kadar açtı, onda yatıya kalırdım. Atilla’nın yapısı şöyle: İlk eşi Ayla varken ben, ben varken Lale Mansur, Lale varken Müjde Ar, Müjde varken şimdiki eşi. O zaman çok ağladım ama sonra çözdüm Atilla’yı, yapısı bu, onu kınamıyorum. Tabii duruldu artık.

Atilla Özdemiroğlu’nun sizden önceki eşiyle sorun yaşamadınız mı?

Önce değil sonra kabullendi, çünkü onun da boyfriend’i oldu. O zaman her şey kolay oldu. Kızları Yaprak (Özdemiroğlu) kardeşiyle bende kalıyor, bana kendi istekleriyle ‘Anne’ diyorlardı. Ne isterlerse alıyorum, Ayla’ya “Sen almazsan Füsun Anne alır” diyorlarmış. Evlerinde bir arıza olmuştu, Ayla telefon etti, biz birlikte kahve içerken Atilla tamir etmişti. Müjde, “Aile seni ne kadar sevmiş” demişti bana.

Sizin hiç aldattığınız olmadı mı sahiden?

Çok derin bir aşk ve sevgi olmayan bir iki flörtümde aldattığım oldu.

‘Doğurmadığım kızım Lal’

Eski aşklarla, eşlerle görüşüyor musunuz?

Evet. Atilla’nın son eşiyle de görüşürüm. Tunç’la da öyle, telefonumda ‘Ex husband’ diye kayıtlıdır, çok severim. Annesi yazar Pakize Başaran’a hala ‘Anne’ derim. Görümcem Meriç Başaran’la telefonda konuşuruz. Evlenmeden otursaydık belki Tunç’la sürerdi. Annem babam en çok Tunç’u sevdi.

Siz en çok hangisini sevdiniz?

İkisini de. Atilla cinselliği ilk yaşadığım adam olduğu için üzerimde çok etkilidir. Tunç’u çok sevdim, hala elbise dolabımda Polonezköy’de yanak yanağa çekilmiş resmimiz durur. Ki onun üzerine kaç tane flörtüm oldu. O gün çekilmiş başka bir resim de kayınvalidemin Bandırma’daki evinde duruyormuş ki Tunç da başkasıyla evlendi sonra.

Flörtleriniz kıskanmadılar mı bu fotoğrafı?

Biliyorlar ki o benim eski eşim ve bitti. Tunç benden büyüktü ama ben büyük adam severim. Şöyle hayal ederim; o üniversitede profesör ben de öğrencisiyim.

Fantezi mi?

Fantezi gibi.

Şu an hayatınızda birisi var mı?

Bir arkadışım var ama başka şehirde yaşıyor.

Aşk mı?

Aşk değil bence. Sadece güzel bir sevgimiz var. Birlikte olmaktan zevk alıyoruz. Bu piyasadan değil.

Belli bir yaştan sonra aşk böyle mi yaşanıyor?

Bu karşındakiyle de ilgili. Aşık olamıyorum değil, o duyguyu verecek birini yakalasam olurum. Yaşım küçük olsaydı Tarkan’a ya da Kenan’a aşık olurdum! Bayılıyorum onlara.

İki kere evlendiniz, neden hiç çocuk yapmadınız?

Atilla, “Benim 2 çocuğum var” dedi, istemedi, 4 defa bebeklerimi aldırttık. Kayınpederim en sonuncu için “Dursun bu” dedi ama kocam başkasını seviyordu ve biz artık ayrılacaktık. Ben de çocuk kanalıyla koca tutmaya çabalayan kadın olmayı hiç seçmedim. Hatta çok kınarım.

Üzüldünüz mü?

Oooo. Son bebeğime kürtaj öncesi ve sonrası mektuplar yazdım, üzülmez miyim...

Lal kim?

Lal benim doğurmadığım kızım. TED Koleji’nden arkadaşımın çocuğu. Son bebeğim alındıktan bir ay sonra Lal doğdu. 33 yaşında şimdi, benim bebeğim de 33 yaşında olacaktı.

Kaybettiğiniz çocuğunuzun yerine mi koydunuz Lal’i?

Nüfusuma geçirmedim, çok güzel bir annesi ve iş adamı babası var; ama Lal benim doğurmadığım kızım oldu. Bir anne gibi davrandım, yeri geldi kızdım, azarladım. Onu bu kadar benimsememe Lal’in anne ve babası ses etmedi. Ben olsam izin vermem...

Nasıl bir ilişkiniz var Lal’le?

Mesela onun düğününde annesi, babası, kayınvalidesi ve ben sırada durduk. Çok enteresan, benim annem hiç çılgın değil. Lal’in annesi de çılgın değil. Lal’in annesi hep der ki; “Sanki senin annen beni, sen Lal’i doğurdun.”

Lal sizin gibi çılgın öyle mi?

Evet benim gibi. Kafalarımız o kadar aynı ki. Ama beni sinirlendiren yanları da var; çok ağlatmışımdır onu.

Ne yapıyor şimdi?

İzmir’de oturuyor. 10 yaşında kızı var, Aleyna adı. Aleyna, anneannesine ‘Anneanne’, bana ‘Anina’ diyor. O ayrımı kendi koydu. Babam Aleyna’ya ‘torunum’ derdi.

Şu an tiyatro hayatınızda ağırlık taşıyor galiba...

Tiyatro Kare’de Haldun Dormen’le Pazar Günkü Cinayet adlı oyunda başrolü paylaşıyorum. Bu benim 12. tiyatro oyunum. Bu arada Haldun Dormen’e de bir ara platonik aşık olmuştum. Tunç’la boşanma dönemimiz, avukata veriyorum, tekrar geri alıyorum, tekrar veriyorum, karar veremiyorum. Bir yandan ayrılmak istemiyorum, bir yandan istiyorum, avukat “Kabak tadı verdin” diyor; öyle bir dönem. İşte o ara ben platonik aşık oldum Haldun’a. Haldun da bilir o zamanki platonik aşkımı, güler.

Bundan sonra ne yapmak istiyorsunuz?

Adam gibi bir radyo programı. Kafamda çok güzel bir müzik programı var; bunu yapmak istiyorum...

9 Ocak 2011 tarihli Pazar Postası'ndan alınmıştır

4

Haberin Devamı