Röportaj: Işıl Cinmen
Fotoğraf: Muzaffer Kantarcıoğlu

● ‘Zaaf’ı yazarken birçok hikayeye tanık olduğunuza eminim. Açıkça sorayım: Evli kadın ya da erkeklere aşık olan kişilerin sayısı tahmin edildiğinden fazla mı?

Hem de nasıl… Çocuklu yaşama dair röportajlar yaptığım dönemde, evli çiftleri araştırıyor ve yazılarım için uzmanlardan yardım alıyordum. Bir gün evli ve çocuklu yakın bir arkadaşımla sohbet ederken karısını aldattığını öğrendim. Ve ona ‘sadakatsizlik’ ile ilgili aklıma gelen her soruyu sordum. Derken aynı hafta iki yakın arkadaşım karılarının başka adamlara aşık olup evi terk ettiğini söyleyince afalladım.

● Ne hissettiniz?

Etrafım eşlerini aldatan insanlarla sarıldı sandım. Ama olayın böyle olmadığını, ben sorduğum için öğrendiğimi anladım. Sonra başkalarına da sordum ve onlarca hikaye birikti. ‘Aldatmanın evlilik halini’ hikayeleştirme isteğim kabardı. Aşkı sorgulayarak anlamaya çalışan biri olarak en merak ettiğim soruyla başladım.

● Neydi o soru?

Vazgeçemediklerim aklımdan çıkmadığı için mi kaderim olur, kaderim olduğu için mi aklımdan çıkmaz?

● Cevabı?

Henüz bulamadım.

SEVGİLİNLE MUTLUYSAN EŞİNLE DE MUTLUSUN

● Aldatanlar vicdan azabı çekiyor mu?

Kitaptan gerçek bir cevapla karşılık vereyim: “Mutlu bir pazar kahvaltısı, karım karşımda, çocuğum yanımda. Zırt mesaj geliyor sevgilimden. Benden daha mutlu biri yok o anda... Daha çok istenildiğini hisseden...” Aldatmanın çok zorluğu var ama vicdan azabı onlardan biri değil.

● Aldatanların söylediği ortak bir cümle var mı?

Sevgilinle ne kadar mutluysan, evde de eşinle o kadar iyisin.

● Ağır oldu…

Evli olan erkek olduğunda, kadınlar ‘öteki kadın’ı suçlar. Oysa sorumluluğun büyüğü evli olana aittir. Öyle değil mi? Buna en güzel cevabı yine romandan Cavidan veriyor: “Ki

● Siz bu kadar hikayeden sonra tekrar aşık olabilir misiniz?

Aşık olmayı istediğimiz sürece her an, her yerde aşık olabiliriz. Kime aşık olduğumuzun da fazla bir önemi yok. İkimiz de aşık olmaya hazırdık ve denk geldik. Bunu devam ettirmek istediğim sürece de ben aşık bir kadınım. Kendimizi kodlayarak duygularımızı yönetebiliyoruz.

● Bu ilk romanınız. Zor muymuş roman yazmak?

Olmaz mı? Yazmak bir şeymiş, roman yazmak başka bir şey. Benim gibi duygu, iç ses, düşünce yazmayı seven biri için sahne kurgulamak, duygulara yaşam vermek yepyeni bir deneyim, nefis ama zor bir yolculuktu.

● ‘Zaaf’ı iki kez yazdığınız doğru mu?

Doğru. ‘Zaaf’ın şu anki hali, ilk yazdığımla aynı değil. Çok şey değişti, ben değiştim… Romanı ilk yazdığımda adı ‘Öteki’ydi. Hikayeyi üçüncü tekil şahıs anlatıyordu. Şimdi anlatan ‘ben.’

● Neden?

Sanırım artık duygu itiraflarını seviyorum. Akıldan geçenleri birebir tüm saflığı ve dürüstlüğüyle vurgulamak hoşuma gidiyor. Hayatta en önem verdiğim şey samimiyettir. Ferda kalbini açıyor herkese.

● ‘Zaaf’taki aşklar gerçek mi?

Hepsi farklı kurguların içine yerleştirilmiş farklı gerçekler… Benim, sizin, eski iş arkadaşımın, onun kayınbiraderinin, dedenizin, herkesin en iyi bildiğimiz gerçeklerinin toplamı ‘Zaaf’. Sırf beğendiğim cümlelerime yer bulabilmek için bir cenaze yarattım ben. Roman yazmanın en güzel tarafı bu. Söylemek istediğin ne varsa onun için bir karakter yaratıp istediğin kılıfa sokabiliyorsun. Başına gelenlerden de sen sorumlusun.

● Peki ya bundan sonrası? Var mı ikinci kitap planı?

Ağustos ikinci kitaba başlamak için harika bir ay bence!

PEMRA UĞURAL KİMDİR?

Uzun yıllar Amerika ve İsviçre'de yaşayan Uğural, Türkiye'ye döndükten sonra, kurucusu olduğu Kidomundo Çocuk Yaşam&Stil portalında aile hayatına dair yazılar yazdı. Evlilikte kadın-erkek ilişkilerine dair sorduğu sorular ‘Zaaf' romanına esin oldu.