Cumartesi Postası 'Piyano da çaldım rock da söyledim'

'Piyano da çaldım rock da söyledim'

Paylaş
'Piyano da çaldım rock da söyledim'

Sinema ve köşe yazarı Ömür Gedik bir hayvansever. Hayvan haklarına dikkat çekmek ve gelirini dört ayaklı dostların bakımına harcamak için bir albüm çıkarmak istedi. Çıkardı da

RÖPORTAJ: SAYIM ÇINAR

sayimc@superonline.com

Teoman ile düet yaptığı şarkının klibinde de Tamer Karadağlı, Sarp Apak, Burat Özçivit yer aldı. Heyhat! Ömür Gedik albüm çıktığından beri çoğu kişinin hedef tahtasında.

Ne sesi kaldı eleştirilmedik, ne ‘Hop Dedik Orda Kal’ adını verdiği maxi single’ı... Oysa Ömür Gedik müziğe ‘küt’ diye girmiş bir isim değil. Yıllarca rock söylemiş. Zaten ‘şarkıcı’lık iddiasında da değil. Sözü kendisine bırakalım...

‘Hop Dedik Orda Kal’ adlı albüm nasıl çıktı ortaya?

Her zaman hayvanlar için bir şeyler yapmak istemiştim. Çeşitli kuruluşlara gidip barınaklara yardım yapmalarını, sponsor olmalarını istedim ama hiçbirinden sonuç alamadım. Demek ki ben bir şeyler yapacaktım. Hazırladığım albümle hayvan hakları konusuna insanların dikkatini çekmeyi başardım. Satışlar iyi gidiyor. Elde edilecek parayla hayvanlar için yapmak istediğim birçok şeyi hayata geçirebileceğim.

Tepkiler nasıl?

Dinleyenler şaşırıyor. Yazılan olumsuz eleştirilerin aksine dinleyenlerden olumlu geri dönüşler aldım. İnsanlar dinledikçe önyargılarından sıyrılabiliyorlar. Radyolardan çok fazla destek gördüm. Radyolar, meslektaşım olan gazetecilerden çok daha fazla yardım etti.

İnsanlar, sizin müzik eğitimi aldığınızı bilmiyorlardı. Hem şaşırdılar hem eleştirdiler...

Gazetecilik yapmaya başlamadan önce de müzikle uğraşıyordum. Ortaokul yıllarımdan beri müzikle iç içeyim. Piyano çalarım, çok iyi nota bilirim, solfejim çok iyidir. Boğaziçi Üniversitesi’nde bambaşka bir dalda okudum ama okulun efsanevi rock korosu Mavi Topluluk’taydım aynı zamanda. Queen ve Yes’in parçalarını seslendirdik. Birçok şarkıcı yetişti aramızdan. Bora Ebeoğlu koromuzdaydı. Ben sopranoyken Teoman bizim koroda tenor olarak şarkı söylerdi. Yaklaşık on yıl bu koroda söyledim. Sonraki 4-5 yıl boyunca da İstanbul’da yaşayan yabancıların ağırlıkta olduğu ve klasik eserlerin seslendirildiği İstanbul Avrupa Korosu’nda şarkı söyledim. Yani gazetecilik yaparken de müzikten uzak kalmadım.

Tamer Karadağlı klipte oynadı. Nasıl ikna ettiniz onu?

Tamer Karadağlı, Burak Özçivit, Hayal Garip ve Sarp Apak; bunlar tabii ki çok önemli oyuncular. Tamer Karadağlı’ya “Bir şey rica edeceğim” dedim, ben daha bir şey söylemeden “Her zaman, her şeyde senin yanındayım zaten, sormana bile gerek yok” cevabını verdi. Köpeklere çok yaklaşabilen bir insan değil Tamer. Klipte bir köpekle aynı karede oldu, hakikaten çok özeldi.

‘Gelir kaynağım, televizyon’

Bu ülkede hem güzel hem de köşe sahibi olmanın avantajları ve dezavantajları ne?

Niyeti anladıktan sonra gelen eleştirilerle baş edebiliyorsun. Eleştirilerin bir kısmından ders alabiliyorum. Bazıları ise art niyetle yazılıyor, popüler kültür figürü diye saldırıyorlar. Ama boşuna uğraşıyorlar, onlar beni rahatsız etmiyor. Beni tanımıyor, tamam. Tanımayı bir yana bırak, araştırma yapma gereği duymadan yazan isimler var. Albümümle ilgili çıkan haberlerin de çoğu böyleydi.

Hem maddi hem de manevi anlamda yaptığınız işlerin karşılığını alabiliyor musunuz?

Ekonomik olarak, hepimiz biliyoruz, yazılı basında kimse çok ciddi paralar almıyor. Benim gelir kaynağım, ağırlıklı olarak televizyon. Ama manevi tatmini sorarsan; gazeteden aldığım keyif ile yaptığım hiçbir işi kıyaslayamam. Ölünceye kadar gazetede yazmak istiyorum.

‘MAGAZİNİN İLGİSİ BENİM AVANTAJIM’

Sinema yazıları yazıyor, dizilere konuk oluyorsun. Magazin basınında da yer alıyorsun ama magazin olmayan bir dünyada yaşıyorsun.

Hayatım magazin değil. İşimiz gereği zamanımızın çoğunu evde bilgisayar başında çalışarak geçiren insanlarız. Gecelerde görüneyim de magazin figürü olayım diye bir düşüncem de yok.

Buna rağmen magazin basınında sürekli yer bulmak sizi yormuyor mu?

Magazin basınının bana olan ilgisinin avantajları var. Albümden sonra radyoları gezmeye başladım. Röportajlar yapıyorum. Bir yemek çıkışında kameralar geliyor, her seferinde bir şeyler söylüyorum. Dernekle ilgili her yeni gelişmeyi o mikrofonlar ve kameralar aracılığıyla duyuracağım. Mesela şu anda “Bir kap su, bir kap yemek” kampanyası her yerde konuşuluyor. Başka bir yerde yunus parklarını hatırlatıyorum. Başka bir yerde hayvanlara yapılan işkencelerin artık ceza kanununa dahil edilmesi gerektiğini dile getiriyorum. Burak Özçivit ‘Küçük Sırlar’ dizisinde köşkte yaşayan, çok iyi giyinen Çetin’i oynuyor. O köşkte yaptık çekimi. Burak yine şık giyimli olarak bir sokak köpeğini sevdi.

Hayranları, “Burak ne kadar çok seviyor sokak köpeklerini, biz de artık sokak köpeklerini çok seviyoruz” demeye başladı. İnsanlar rol model aldıkları insanların davranışlarını örnek alıyor. Eskiden insanlar hayvanseverlere ‘kedili/köpekli kadın’ imajıyla bakıyorlardı. Zaman içinde bu algının değiştiğine inanıyorum, ki bunda benim de katkım oldu. Hayvan haklarının bu ülkede artık çok daha farklı platformlarda görüşüldüğünün ve düşünüldüğünün farkındayım. Bir yere gittiğimde belediye görevlileri “Ömür Hanım, barınağımızda şunu yaptık” diye anlatabiliyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş bir rehabilitasyon merkezi açıyor hayvanlarla ilgili, davetli oluyorum, gidip görebiliyorum. Demek ki hayvan haklarına dikkat çekmeyi başarmışız.

Ünlü bir müzisyen olan sevgiliniz Ferhat Göçer albümü nasıl değerlendirdi?

Onun yerine konuşmak çok doğru olmaz, bana söylediklerini iletebilirim; çok başarılı buldu. Her zaman bana destek oldu bu konularda. İyi bir iş yaptığımıza inanıyor, şarkıların hepsini sevdiğini biliyorum.

Evlilik var mı ufukta?

Şu anda konuştuğumuz bir konu değil ama olması gerekiyor. Çünkü artık birbirimizi tanıma sürecini çoktan aştık. Sonuçta Türkiye’de yaşıyoruz ve toplumun değerlerine saygılı insanlarız. Yakın zamanda evlilik olmalı.

‘Hayvan barınağı açacağız’

HAÇİKO (Hayvanları Çaresizlik ve İlgisizlikten Koruma Derneği) adlı projenizi anlatır mısınız? Hayvansever bir grup tarafından kuruldu. Albümden elde ettiğimiz gelirle, Peugeot araba alacağız, lokantalardan, AVM’lerden, otellerden çöpe giden atıkları toplayıp bütün barınaklara götüreceğiz. Derneğin arabası barınakları gezmeye devam edecek. Yeterli parayı bulabilirsek hayvan ambulansı da olacak. Hayallerimiz arasında örnek bir hayvan barınağı açmak da var.

(18.06.2011 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır.)

2

Haberin Devamı