Yaşam Prizren'de zamana yolculuk

Prizren'de zamana yolculuk

Paylaş
Prizren'de zamana yolculuk

Prizren'de zamana yolculuk

Kosova’nın, Türklerin yoğun olduğu Prizren kenti, doğal güzelliklerinin yanı sıra, varlığını koruyan Osmanlı eserleriyle, ziyaretçilerine adeta zamanda yolculuk yaptırıyor.

Prizren’in, Osmanlı döneminden kalma kemerli taş köprünün sardığı Bitriça Deresi mevkisinden hangi yöne baksanız, Osmanlı kültür mirası göze çarpıyor.

Şar Dağları ile çevrili kente yaklaşınca ilk olarak 590 metre yükseklikteki kalenin görkemi, bölgedeki tarihi izlerin görkemini yansıtan en önemli yapıların arasında yer alıyor. Dağların arasından yeşilin farklı tonlarını izleyerek girdiğiniz kentte, Doğu Roma devrinden kalan Prizren Kalesi, bir süre kullanıldığı ve geliştirildiği Osmanlı döneminden de izler taşıyor.

Fatih Sultan Mehmet tarafından 1455’te Osmanlı topraklarına katılan Prizren, camisiyle, hamamıyla, köprüsüyle ve şadırvanıyla halen Türklerin izlerini yansıtıyor.

Fatih Sultan Mehmet’in, Prizren’i fethettikten sonra askeriyle birlikte cuma namazını kıldığı ve yıllarca depo olarak kullanılan Namazgah’ın bölgede görevli Mehmetçik sayesinde yeniden restore edilmesi de bölge turizmine katkı sağlıyor.

Kosova Türk Tabur Komutanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı işbirliğiyle gerçekleştirilen restorasyonla açık alandaki minberi ve mihrabıyla farklı bir sanat eseri özelliği taşıyan Namazgah’ın çevresi ise halkın dinlenebileceği park haline getirilmesi vatandaşların da takdirini kazanıyor.
Prizren halkı, Namazgah’ın bulunduğu parkta çocuklarıyla birlikte hoşça vakit geçirdiklerini belirtiyorlar.

SİNAN PAŞA CAMİSİ

Prizren’in merkezindeki Osmanlı-Türk eserleri içinde en ünlüleri arasında yer alan Beylerbeyi ve ikinci veziri Sinan Paşa’nın 1615’de yaptırdığı, İstanbul merkezli klasik dönem Osmanlı mimari sanatsal anlayışının Balkanlar’daki temsili olan Sinan Paşa Camisi, ilk günkü görkemini koruyor.

İnce ve yüksek minaresiyle ve kurşun kaplamalı kubbesiyle kentte egemen bir görüntüye sahip bulunan camide, hutbe Türkçe okunarak yaklaşık 800 kişi namaz kılabiliyor. Kosova’nın en yüksek kubbeli camisi özelliğini de taşıyan Sinan Paşa Camisi, bölgeye giden Türklerin ziyaret ettiği yapılar arasında yer alıyor.

Prizren’de 1526’da yapılan Evrenos Yakup Bey Camisi, 1963’te yıkılmasının ardından ayakta kalan tek minaresiyle de ilginç görüntü oluşturuyor.

PRİZREN EVLERİ

Genelde temeli moloz taştan yapılan, kerpiç ve odun kullanılarak inşa edilen Prizren evlerini, yüksekliği 3-4 metre olan duvarlar çeviriyor. Duvarlar, evin hem güvenliğini, hem de mahremiyetini koruyor.

İki kanadı ağaçtan yapılı ve demir pullarla kuvvetlendirilmiş kapıdan girilen evlerde, önce avluya geçilmesinin ardından beyaz ve yuvarlak taşlarla döşeli ince uzun bir yol üzerinde evin "hayat" denilen kısmına geliniyor.

Taşlarla döşenen yolun her zaman yıkanıp temiz tutulduğu ve ot büymemesine gayret edildiği evlerde, geniş ve uzun iki yanı ekili çiçeklerle donatılan avlunun yanında bahçe yer alıyor. Bir bölümünde sebze ekilen bahçelerin, diğer bölümünde ise her çeşit meyve ağaçları görülüyor.
Her evin bahçesindeki kaçınılmaz meyve ağacı dut... Prizren kadını ipek böceği yetiştirip, bez dokuyarak ailesine katkıda bulunuyor.

ŞADIRVAN

Prizren şehrindeki merkezi meydan ve çarşı bölgesinin yer aldığı Şadırvan, kentteki vatandaşlar için kültürel ve sosyal açıdan oldukça önemli görülen mevkiler arasında ilk sırada yer alıyor.

Zemini Osmanlı devrinin özel taşı küçük Osmanlı kaldırımları ile döşeli bulunan Şadırvan meydanının ileri ki kısımlarında Prizren Sırp Ortodoks Kilisesi ve birkaç metre sonra Prizren Katolik Kilisesi de sokak kenarında bulunuyor. Doğu tarafında ise Prizren’in şaheserleri arasında gösterilen Sinan Paşa Camisi ve çeşmesi görkemini sunuyor.

Bölgeye gelen turistler, caminin çeşmesinden su içmeden kentten ayrılmıyorlar.

BAYRAKLI CAMİSİ VE İLGİNÇ YAPIM ÖYKÜSÜ

Gazi Mehmed Paşa (Bayraklı) Camisi, Prizren’deki görülmeye değer en önemli Osmanlı eserleri arasında gösteriliyor.
Kentte 1798’de Vali Rüstem Paşa, bütün camilerde beş vakit ezanın aynı anda okunması için gündüzleri caminin alemine bayrak çekilmesini, geceleri ise fener yakılmasını emretmesinden dolayı Bayraklı Camisi olarak anılan yapı, inşasından günümüze kadar iftar vakitlerinde ilk kandillerin yakıldığı yerler arasında ilk sırada bulunuyor.

Caminin bölgede anlatılan yapılış hikayesi ise şöyle:
"Gazi Mehmed Paşa, helal parayla bir cami yaptırmayı arzu eder. Bu camiyi Prizren’de yapmaya karar verir. Cami inşaatında kullanacağı paraların helal olduğunu test etmek ister. Bir gün bütün altınlarını alıp Bitriça deresinin kenarına gelir ve altınların tamamını dereye ’helal olanlar su dibinde kalsın, haram olanları su götürsün’ diyerek atar. Bir süre bekledikten sonra su dibinde kalan altın paraların helal olduğuna kanaat getiren paşa, dereden altınları toplar. Gönül rahatlığı içinde büyük bir şevkle caminin temelini atıp yapımına başlar. Cami inşaatında çok sayıda işçi istihdam eden Gazi Mehmed Paşa, bir an önce inşaatın bitmesini ve caminin ibadete açılmasını ister. Bu gaye ile her gün inşaata gelir ve çalışmaları takip eder. 1574’te cami ibadete açılır.

Caminin açılış merasiminde Mehmed Paşa’nın emri üzerine, giriş kapısına büyük bir kilit takılır. Açılış gününde paşa, cemaatle birlikte kapıya yaklaşınca, ’ey kilit bu cami helal parayla yapılmışsa kendiliğinden açıl, haram karışmışsa açılma’ der. Biraz sonra kilit kendiliğinden açılır. Böylece cami inşaatına haram para karışmadığı bir daha tespit edilir. Bu kilit hadisesi hamamın açılışında da aynen tekrarlanır."
Uzun yıllar savaşın üzüntüsünü yaşamış Prizren’in girişinde ise en dikkat çekici unsurlar arasında askeri birlikler yer alıyor. Her an bir helikopterin havalandığı Prizren’de, savaşlarda şehit düşen askerlerin yaşamını yitirdiği yerlere konulan mermer taşlar, şehitlere duyulan saygının ifadesi olarak dikkat çekiyor.

Prizren’in en ilgi çekici gelenekleri arasında ise evlenilecek kızlara, erkeklerin alması gereken hediyeler gösteriliyor. Bir erkek evlilik öncesi talip olduğu kıza, yaklaşık 1 kilogram ağırlığında altın takının yanı sıra 2 bin avroya kadar, işlemeli yerel kıyafetler satın alıyor.
Erkeklerin altınları satın almak için İstanbul’a gelerek Kapalı Çarşı’dan alışveriş yaptıkları bildiriliyor.

Orhan Akyüz - Ebru Atar / AA

3

Haberin Devamı