Profesyonellik!

26 Haziran 2012, Salı 05:00

Zaman Gazetesi +1T Gazete Tasarım Günleri'nde dinleme fırsatı bulduğum iki isim, beni çok etkiledi.

Bu isimlerin ilki, İngiliz The Guardian Gazetesi'nde 15 yıl kreatif direktörlük yapan Mark Porter.
Porter, The Guardian'ın modern ve yenilikçi görünümüne geçişini anlatırken, aynı zamanda profesyonelliğin,
işini önemsemenin ne demek olduğunu da vurguluyordu.

The Guardian, ülkemizde pek rastlanmayacak bir anlayışla, logosundan, gazete boyutuna, yazı türüne kadar
her şeyi zamana yayarak değiştirmeyi göze almış.
Büyüleyici çalışma ise gazetenin yazı türü konusunda sergilenmiş.
Ciddi bir bütçe ve aylar süren çalışmanın sonucunda 'Guardian Egyptian' adını verdikleri yeni, özgün bir font oluşturulmuş.
Porter, "Özgün bir karakter yaratmaya çalıştık. İyi bir yazı türüyle okura yeni bir seçim yarattık.
Biz sadece bir gazete tasarlamadık, görsel bir kimlik oluşturduk" diyor.

Gazetedeki bir başka çalışma ise renkler konusunda sergilenmiş.
Güçlü, parlak renklerin gazeteyi adi göstereceğini düşünülerek, canlı renklere griler karıştırılarak,
modern ve akılcı yeni tonlar oluşturulmuş.

"Bilgi içeren gazeteler oluşturmaya çalışıyoruz" diyen Mark Porter, tüm bu yapılanları "Yazılı ve görsel gazetecilik" olarak adlandırıyor.

Yeni oluşturdukları The Guardian'ı ise; "Ciddi, güvenilir, modern, canlı, göze hitap eden" sözcükleriyle tanımlıyor.

* * *

Diğer konuşmacı ise 40 ülkede 100'den fazla gazeteye danışmanlık yapan grafik tasarımcısı Jeff Goertzen.
Sanatçı, seminerin 3. gününde Denver Post gazetesindeki çalışmalarıyla ilgili bilgiler verdi.

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, Goertzen, enerjisi, esprileri ve sürükleyici anlatımıyla salonu avucu içine almayı başardı.

Konuşmasına başladığında katılımcılara, "geleneksel medyayı" temsil ettiğini söylediği bir deniz topunu atan ve
"bunu düşürmeyin" diyerek tüm salona top oynatan Jeff Goertzen, konuşmasını yine bu topla bitirdi.
Sadece bu benzetmeli - eğlenceli anlatımı bile, diğer anlatıcılarla arasındaki büyük farkı ortaya koydu.

Gazetelerdeki grafik tasarımcılarının birer muhabir gibi çalışması gerektiğini vurgulayan Jeff Goertzen,
"Önce siz iyi anlamalısınız ki çiziminizle okuyucuya iyi anlatabilin" tavsiyesinde bulundu.
Kendi yaptığı bazı infografiklerin perde arkasını paylaşan Goertzen'in anlattığı iki çalışmayı,
yazımın başında sözünü ettiğim profesyonelliği vurgulamak adına aktarmak isterim.

Dünyanın ünlü snowboardcularından Shaun White'ın atlayışını tam sayfa bir infografik olarak çizmek isteyen Jeff Goertzen,
o çalışmasını şöyle özetledi: "Öncelikle atlayışın videosunu defalarca izledim.
Burgulu dönüş hareketini kare kare fotoğrafladım ve peş peşe sıraladım.
Sporcunun koçuyla telefonda defalarca konuştum, hareketin her saniyesini anlamaya çalıştım.
Ve atlayışı yerinde izledim. İzlerken hâlâ koçla telefonda konuşuyordum..."

Erozyon olayını anlatacağı grafik için kilden küçük maketler yapıp bunların fotoğrafları üzerinde çalışması,
ilk kez ağlarken objektiflere yakalanan Hillary Clinton'la ilgili infografik için psikolog ve vücut dili uzmanı ile görüşmesi de
Jeff Goertzen'in verdiği örneklerden sadece birkaçı.

* * *

Genç tasarımcıların, böylesi profesyonel yaklaşımlarla tanışması çok değerli bir tecrübe.
Ülkemiz medyası için bu noktada dileğim, 'olması gereken' ile 'olan' arasındaki makasın en kısa sürede daralması.