Yaşam 'Resimli Metropol Hikayeleri'

'Resimli Metropol Hikayeleri'

Paylaş
'Resimli Metropol Hikayeleri'

Daha önce kişisel fotoğraf sergileri açan ve çeşitli karma sergilere katılan sanatçı Bülent Deveci şimdi de ilk kişisel resim sergisinde bize 'Resimli Metropol Hikayeleri' anlatıyor

Özgür Yusuf CEVAHİR / POSTA İNTERNET

Resimle sinemanın evliliğinden doğan 'Resimli Metropol Hikayeleri'nde 2 hikaye, 74 figür ve 30 tuval, tek sergide buluşuyor. Hikayeleri kurgularken sinemanın anlatım dilinden faydalanan Bülent Deveci, kadrajlarda ve detaylarda da resmin gücünü arkasına alıyor.

"Bu proje için kısa bir animasyon filmi çekip öyle de çıkabilirdim sanat izleyicilerinin karşısına; ama ben 30 tualle - ya da kareyle - anlatma yolunu seçtim" diyen sanatçı, epey meşakatli olan bu sürecin kendisi açısından tatmin edici olduğunu dile getiriyor.

Sergisi, 2 Ocak - 8 Ocak 2013 tarihleri arasında Taksim Metrosu Sergi ve Konferans Salonu'nda yapılacak olan Bülent Deveci, kendi ağzından çalışmalarını şöyle anlatıyor:

TERS GİDEN BİR ŞEYLER VAR


Önceleri emekliliği yaklaşan ya da kırklı yaşları görmüş insanlar şehri terk edip uzaklarda yaşama planları kurarlardı. Dinlerdik onları. Hikayelerin bazıları güneye, deniz kenarında balıkçılık yapmakla ilgiliydi, bazılarıysa Ege’de küçük bir bahçeli evde ekip biçmekle ilgili. Böyle hayaller kurma yaş grubuna son zamanlarda 20’li yaşlar da dahil oldu. Üstelik sayıları günden güne de artıyor.

Bir şeyler ters gidiyor belki...

Gittikçe artan trafik sıkışıklığı mı? Mesai saatlerinin uzaması mı? Ücretlerin enflasyonun altında kalması mı? Sosyal güvencelerin olmaması ya da olanların da yetersiz kalması mı? Ekonomik krizler mi? Gelecek kaygıları mı? İnsanın üzerine üzerine gelen sayıları her geçen gün artan büyük beton binalar mı? Azalan yeşil alanlar mı? Değişen iklim dengesiyle çok sıcak yazlar, çok soğuk kışlar yaşamamız mı?

Cevap; belki bir kaçı, belki de hepsi.


.
TAHAMMÜLSÜZ MÜ OLDUK?

Daha çok kendi içine kapanan insanlar mı olduk? Koruma alanlarımızı muhafaza etmeye çalışırken bencilleşiyor muyuz? Komşularımızla ya da arkadaşlarımızla bizim çocukluğumuzda ailelerimizin görüştüğü sıklıkla neden görüşemiyoruz? Alışveriş merkezlerinin bu kadar artması başka yerleri görme isteğimize engel mi oluyor? Çevremizde sorunları çok insanlar görmek istemiyor muyuz? Bir cihazın bozulması günlük hayatımızı ne kadar etkiliyor? Daha tahammülsüz insanlar mı olduk? Bu ve bunun gibi soruları kendi kendimize soruyoruz. Bazılarına cevap veriyor bazılarına veremiyoruz.
Bu yazdıklarımın Metropolde yaşayan benim gibi insanlara yabancı olmadığını fark ettim. Ve onlara kendi dilimce bir şeyler anlatmam gerektiğini düşündüm.

Bu sergi fikri de işte böyle doğdu.

Resimli Metropol Hikayeleri, resimle sinemanın evliliğinden doğan bir sergidir. Hikayeleri kurgularken sinemanın anlatım dilinden faydalandım. Kadrajlarda ve detaylarda da resmin gücünden. Bu proje için kısa bir animasyon filmi çekip öyle de çıkabilirdim sanat izleyicilerinin karşısına. Ben 30 tualle - ya da kareyle - anlatma yolunu seçtim. Süreç epey meşakatliydi fakat sonuç benim açımdan tatmin edici oldu.

Tüm sergi bir noktada (serginin orta noktası) kesişen 2 eşzamanlı paralel hikayeyle kurgulandı. Tuallerim bu yönleriyle kendi içlerinde resimsel bir hikayeye sahipken aynı zamanda sergi bütününde de bu 2 hikayenin birer parçası.

METAFORLAR: HALI, ATAÇ VE YEŞİL YAPRAK


2 hikayedeki sinemasal kurgudaki figür-mekan ilişkilerinde, minyatürün etkileri var.

Kırmızı halı, ataç, askı ve yeşil yaprak metaforlarım. Yine şehirden ve doğadan onlar. Birbirlerine hikaye anlatım sırasıyla geçiş yapıyorlar.

74 figürün hepsi fani insanlar. Bu yüzden kontur çizgileriyle vücuda geldiler, mekanlarında varla yok arası hayaletler gibiler.

Renklerim hikayenin anlatıldığı kareye göre yeri geldiğinde sert ve parlak, yeri geldiğindeyse pasteller. Figürlerin ve fonun anlatımında arka plandalar.

Sergim sadece İstanbul’da yaşayan metropol insanları için hazırlanmadı. Her metropol insanının olabildiğince resimlerime girebilmelerini istedim. Bu yüzden sergi bütününde, tüm dünya metropollerinin ortak paydasıyla hareket ettiğim için yerel folklorik unsurları ön plana çıkarmadım.

METROPOLLER DEĞİŞSİN ELBET AMA...


Son olarak; metropoller, en hızlı değişen yaşama alanlarımız. Değişsinler elbette bizlerle beraber. Değişecekler de. Çünkü biz öyle olmalarını istiyoruz. Ama bu değişim sürecinde bizler yeri geldiğinde hayatın bazı anlarında - sert, keskin duruşlar - yapıp en başta kendimizden başlayarak yolunda gitmeyen ne varsa sorgulamalıyız. İnsana dair önemli ne varsa ıskalamadan, ıskalatmadan hem de…

Umarım sergim -sert, keskin bir duruş- yaptırabilir izleyenlere.

BÜLENT DEVECİ KİMDİR?

Bülent Deveci 1973’te İstanbul’da doğmuştur.

4-5 yaşlarında kalemle, fırçayla, kağıtla tanışmış ve resim yapmaya başlamıştır.

Ahşap, plastik, karton, metal, bilgisayar... Zaman içinde malzemeler ve araçlar çeşitlenmiş, resim ve tasarımla olan ilişki Vefa Lisesi yıllarına kadar amatör olarak aralıksız devam etmiştir.

Lise sonrası artık bunun akademik eğitimini almaya karar vermiştir. Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım Bölümü’nü kazanmış, 1998 yılında bu okuldan mezun olmuştur. O zamandan bu zamana reklam sektöründe Sanat Yönetmenliği yapmaktadır.

Grafik tasarım, illüstrasyon ve baskı resim alanlarında çeşitli karma sergilere katılmış, iki kişisel fotoğraf sergisi açmıştır. Kendi deyimiyle “kelimelerle ve cümlelerle yaptığı tasarımlar”dan oluşturduğu “Maviden İz” isimli bir de kitabı bulunan tasarımcının “Resimli Metropol Hikayeleri” ilk kişisel resim sergisidir.

Haberin Devamı