Beden Sağlığı Kanseri yenmek için yaşadıklarınızı unutun!

Kanseri yenmek için yaşadıklarınızı unutun!

Paylaş
Kanseri yenmek için yaşadıklarınızı unutun!

Prof. Dr. Oktar Asoğlu kanser cerrahisi denince ilk akla gelen isimlerden... Zor vakaların uzmanı olarak biliniyor. Birçok hekimin yaşam şansı vermediği hastaları ameliyat ederek yaşama döndürüyor. Asoğlu, bugüne kadar tedavi ettiği kanserli vakalarına dönüp baktığında, anne ve baba olanların kanseri yenme oranının daha yüksek olduğunu söylüyor

Hayat olumsuz bakan, yaşadıklarını dramatize eden, negatif düşünen, fazla sorumluluk yüklenen kişiler kanseri çekiyorlar mı? Bu sorunun cevabı hastalığın tarihinden beri merak ediliyor… Prof. Oktar Asoğlu, cevaba ilişkin somut bir çalışma olmadığını ama kansere yakalanmış kişilerin son dönemlerinde aşırı üzüntüler, çok sevdikleri birisinin kaybı gibi olaylar yaşadığını belirtiyor ve ekliyor: “Vücudumuz bir denge sistemi ile çalışır. Kansere yol açan ve kanserden koruyan mekanizmalar vardır. Aslında hepimizde kanser oluşuyor ama vücudumuzun koruyucu mekanizmaları bu kontrolden çıkmış anormal hücreleri yakalayıp yok ediyor. Bu dengenin aksi yönde kırılmasıyla kansere yakalanıyoruz. Sanırım bu dengenin kırılmasına biraz da yaşadıklarımız ve ruh halimiz sebep oluyor.”

Kanser olmuş birinin hayata bakış açısının tedavisini olumlu yönde etkilediğini söyleyen Prof. Asoğlu, “Olumlu düşünme, kanseri yok etmeye yönelik vücudumuzdaki doğal öldürücü hücreleri aktive eder. Yaşama sarılmak ve kanseri yenebileceğinize inanmak son derece etkilidir ve başarı öyküleri buradan gelir” diyor.

MUCİZEYİ GERÇEKLEŞTİRENLER OLDU

On yıl içinde üç bin civarında kanser olgusuyla karşılaştığının altını çizen Prof. Dr. Oktar Asoğlu, bu vakalar içinde mucizeyi gerçekleştiri yaşama tutunanların çok olduğunu belirtiyor. Bu kişilerin ortak özelliklerini ise şöyle tanımlıyor: “Hastalarımın arasında mucizeyi gerçekleştirenler oldu. Yani tümörün evresinden ve davranışından yola çıkarak beklenen yaşam süresini geçerek hâlâ yaşayanlar... Onların birkaç ortak özelliği vardı. Genç anne ve babalar, entelektüel yapısı düşük olanlar, yaşadıklarını unutabilenler.... Anne ve babaların önceliğinin geride bırakacakları çocuklarının olması onları daha güçlü kılıyor ve hayata daha bir sıkı sarılıyorlar.”


Haberin Devamı