Sağlık Tek hayâli kumsalda yürümekti...

Tek hayâli kumsalda yürümekti...

Paylaş
Tek hayâli kumsalda yürümekti...

Diyabetik ayak, şeker hastalarının en sık karşılaştığı sorunlardan biri. Gerekli tedaviler uygulanmadığında, sonuç ayağın kesilmesine kadar varabiliyor. Hayim Pinhas da bu dertten muzdarip olanlardan. Ancak Başkent Üniversitesi Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Emre Özker'i tanımasıyla her şey değişiyor. Merak edenler, haberi okumaya buyrun

Senim TANAY KARAKUŞ

senim.tanay@posta.com.tr

twitter.com/senim_hande

Diyabetik ayak yaraları, önemli bir hastalık olduğu gibi ekonomik açıdan da kayıp nedeni. 2010 yılında yapılan TURDEP-II (Türkiye Endokrinoloji Metabolizma Derneği Prevalans Çalışması) çalışmasına göre ülkemizde yaklaşık 6 buçuk milyon diyabet hastası bulunuyor. Yaklaşık 1 milyon diyabet hastasıysa hâlen ayaklarındaki yara sorunuyla mücadele ediyor.

2010 yılında yayınlanan Türk Diyabet Vakfı verilerine göre; diyabete bağlı 7 bin 700 (diz altı) ampütasyon (uzvun kesilmesi) yapıldığı kayıtlarına ulaşılabilmiş. Ancak bu rakamın son yıllarda, 40 binlere ulaştığı öngörülüyor.

Amerika’da yapılan bir araştırmaysa majör (diz altı) ampütasyon yapılmış hastaların yarısının 5 yıl içerisinde hayatlarını kaybettiğini ortaya koyuyor. Bu ölüm oranı, kanser türleri ile karşılaştırmış ve diyabete bağlı ampütasyonun birçok kanser türünden daha ölümcül olduğu görülmüş. Bu çalışmalar aslında bize şunu gösteriyor; tüm tedavi seçenekleri denenmeden majör (diz altı) ampütasyon (uzvun kesilmesi) yapılması kesinlikle yanlış.

Peki hasta, böyle bir durumla yüz yüze gelirse ne yapabilir?

Başkent Üniversitesi Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Emre Özker ve ekibi Türkiye'de diyabetik ayak sorununu her açıdan ele alan bir tedavi yöntemini ilk kez uygulayanlardan.

AYAĞI KESİLECEK DENDİ

Ayağı kesilmekten kurtulan kişinin adı, Hayim Pinhas. Hem Türkiye’de hem yurt dışında pek çok hastaneye gitmiş ve aldığı yanıt hep, ayağının kesilmesi gerektiği olmuş.

TEK HAYÂLİ KUMSALDA YÜRÜMEK

Ona ayağının kesilmesine gerek olmadığını ilk olarak Emre Hoca söylemiş. Pinhas’ın Emre Hoca’ya söylediği ilk sözlerse “Ben kumsalda yürümeyi özledim. Kumsalda yürümek istiyorum” olmuş. Emre Hoca ve ekibi, uyguladığı tedavi yöntemiyle yaklaşık 5 ay gibi bir süre sonunda hastanın ayağı kesilmeden sağlığına kavuşmasını sağlamış. Hayim Pinhas, bu tedavi sayesinde şimdi kumsallarda gönlünce dolaşabiliyor.

Doç. Dr. Emre Özker ve ekibinin uyguladığı tedavi yönteminden diyabet hastalarının ayakları konusunda nelere dikkat etmesi gerektiğine kadar her sorunun cevabıysa röportajımızda saklı.

AYAĞINIZIN KESİLMESİNE İZİN VERMEYİN

(Haberin devamını okumak için 2. sayfaya geçiniz.)

Diyabet ayağı nasıl etkiler?

Toplumda en sık görülen yaraların başında diyabetik ayak yarası geliyor.

Biz, diyabet hastasının ayağında gelişen her türlü rahatsızlık için Diyabetik Ayak kavramının ilgi alanıdır diyebiliriz. Bu yaraların oluşumuna, farklı etmenler sebep olur. Bu yaraların tek ortak özelliğiyse komplike hâle gelme potansiyelleri ve eğer tedavi başarılı olmazsa uzvun kesilmesine kadar gidebilecek sıkıntılara yol açmaları.

Diyabetik hastalarda yara gelişiminin birden fazla sebebi var. Nöropati dediğimiz sinir harabiyeti, kan şekerinin yüksek seyretmesine bağlı olarak gelişen damar hastalıkları, ayağı sıkan ayakkabbı kullanımı ve ayak cildinde zorlama sonucu oluşan nasırlar bu sebeplerden birkaçı. Eğer gerekli özen gösterilmezse kangrenden uzvun kesilmesine kadar pek çok ciddi tabloyla karşılaşılabilir.

Diyabet hastalarının en sık yaptığı hatalar neler? Ayağı için kendini nelerden uzak tutması gerekir?

En sık yapılan hatanın diyabet hastalığını hafife almak olduğunu söyleyebiliriz. Kimi hasta, hastalığın düzgün tedavi edilmezse ölümcül sonuçlara varan zararlar verdiğini ya bilmiyor ya da önemsemiyor.

SADECE AYAKLARA ZARAR VERMİYOR

Benim bu nedenle hastalara ilk sorduğum “Diyabetiniz kontrol altında mı?’ sorusu oluyor ve sıklıkla “evet” cevabını alıyorum. İkinci olaraksa “Peki kim insülin dozlarınızı ayarlıyor?” diye sorduğumda hastalarımdan “kendim” cevabını alıyorum. Bence hastanın yaptığı en büyük hata bu yanılsama.

Diyabetin sonucu olarak ortaya çıkan damar hastalığı sadece ayaklara zarar vermiyor. Başta böbrek damarları, göz damarları, kalpteki koroner damarlar, beyine giden damarlar olmak üzere tüm organlara giden damarları da bozuyor. Bunun sonucunda, hasta böbreklerini kaybedip diyaliz hastası olabileceği gibi görme yetisini kaybedebilir, kalp krizi geçirip ölebilir veya felç geçirebilir. Bundan dolayı kan şekeri düzeyinin kontrol altında olması ve diyabetin yol açabileceği potansiyel organ hasarı açısından doktor takibi gerekiyor.

3 AYDA BİR BU TESTİ YAPTIRIN

(Haberin devamını okumak için 3. sayfaya geçiniz.)


Hastalar, insülin kullanmaktan korkmamalı ve kaçmamalı. Unutulmamalı ki diyabetin kontrol altında olduğunun en iyi göstergesi, 3 aylık kan şekeri ölçümüdür. Hemoglobin A1C değerinin yüzde 6.5’un altında olması, diyabete bağlı rahatsızlıkların gelişimini önlemede bir numaralı yol göstericidir.

Diyabetlilerin ayak bakımı nasıl olmalı?

Diyabet hastaları ayakları açısından hep şüpheci davranmak zorundalar.

Bu konuda diyabetlilere tavsiyelerim şunlar:

- Bir ayna vasıtasıyla ya da bir başka kişinin yardımıyla ayaklarının altını ve parmak aralarını mantar, çatlak, nasır, kuruluk, renk değişikliği ve yara açısından haftada bir kontrol etmeliler.

- Ayak hijyenine çok dikkat edilmeli, varsa mantar tedavi edilmeli.

- Pediküre dikkat edilmeli.

- Herhangi bir deri veya nasır, tırnak gelişigüzel koparılmamalı.

- Çıplak ayaka gezilmemeli.

- Ayak ısıtmak amacıyla soba, kalorifer gibi sıcak yüzeylere dayanmamalı.

- Her gün temiz çorap giyilmeli, sentetik çoraplar tercih edilmemeli.

- Ortopedik, özel vurmayan ayakkabılar kullanılmalı.

- Ayakta şekil bozukluğu varsa kişiye özel ayakkabılar kullanılmalı.

- Herhangi bir enfeksiyon başlangıcında vakit kaybetmeden doktora başvurmalı.

- Damarlarla ilgili bir hastalık var ise kalp-damar cerrahına başvurmalı.

Türkiye'de diyabetik ayak yarası vakalarında çoğunlukla ampütasyona başvuruluyor. Ancak siz diyabetli birçok ayağı kesilmekten kurtarmışsınız. Nedir bu tedavi yöntemi? Türkiye'de bir ilk mi?

Sadece Türkiye’de değil, dünyada da diyabetik ayaklarda ampütasyon oranı çok yüksek. Gelişmiş ülkelerde revaskülarizasyon dediğimiz damarı açma veya yeni damar koymak yöntemiyle tedavi gerçekleştiriliyor; ama hâlâ bu işlemlerin sık gerçekleştirilememesinden ötürü ampütasyon (uzvun kesilmesi) sıklığı beklenenin üstünde seyrediyor.

Kronik bacak yaralarının artık yaklaşık yüzde 50’sinde atar damar tıkanıklığı olduğunu biliyoruz. Bu şu anlama geliyor; eğer yaranın olduğu bacakta bu kanlanma bozukluğunu giderecek bir işlem yapmazsanız ya yaraları kabaca kapatamayacaksınız ya da tekrar yara açılmasını engelleyemeyeceksiniz.

Diyabetlilerin damar hastalığı yaygındır ve diz altı damarlarını çok etkiler. Bu zorluk da yapılacak cerrahi işlemleri zora sokar ve çoğu zaman cerrahi işlemlerin başarısının çok düşük olmasına yol açar. Bu damarlara, kalp damarlarına yapıldığı gibi balon ve stent uygulama işlemiyse (revaskülarizasyon) hasta için daha zahmetsiz ve yüz güldürücüdür. Biz de bu işlemi gerçekleştiriyoruz.

Merkezimizde aynı zamanda modern yara bakımında kullanılan vakum asiste kapama (vak) tedavisi, lazer, ozon terapi gibi birçok tedavi yönteminin uygulandığı yara bakım kliniğimiz de hizmet veriyor. Bu klinikte yapılan tedaviler tek kişi tarafından değil, yarayla ilgili branşlar olan girişimsel radyoloji, kalp-damar cerrahisi, enfeksiyon hastalıkları, plastik cerrahi, ortopedi, cildiye ve endokrinoloji klliniklerinin oluşturduğu yara konseyi tarafından düzenleniyor.

BU MERKEZ İLK VE TEK

(Haberin devamını okumak için 4. sayfaya geçiniz.)


Operasyonlar sonrası uygulanan bu yara tedavilerinin başarı oranı, çok daha yüksek oluyor. Günümüzde yara bakımında ileride olan Batılı ülkelerde uygulanan sistem neyse, bizdeki de odur. Bildiğim kadarıyla bu anlamda merkezimiz ilk ve tek. Dış merkezlerde ayağının kesilme kararı alınıp da merkezimizde tedavi sonrası sadece 1-2 parmağını kaybeden en az 10 hasta sayabilirim.

Türkiye'deki üniversite ve eğitim-araştırma hastanelerinde bu yöntem uygulanmıyor mu? Oralarda neler yapılıyor?

Türkiye'de Üniversite ve Sağlık Bakanlığı’na bağlı eğitim-araştırma hastanelerinin bir kısmında yara bakım konseyleri bulunuyor. Bazı hastanelerimizde yara poliklinikleri de mevcut. Ancak maalesef, bu merkezlerin büyük çoğunluğu bizim yaptığımız işlemi gerçekleştirmiyor. Yapılan bir, iki merkezdeyse yarayla ilgili özelleşmiş klinikler bulunmuyor.

Girişimsel radyologların tedavinizdeki önemi nedir? Hangi aşamada rol oynuyorlar?

Girişimsel radyologlar, özellikle cerrahi olarak damar ameliyatına uygun olmayan veya cerrahi uygulamanın sakıncalı olduğu hastalarda tıkalı damarları balon ve stent ile açarak bacağın kanlanmasını artırmakta en önemli silahımız. Kanlanan bir bacakta yara iyileşmesi ve enfeksiyonun giderilmesi çok daha hızlı oluyor.

DESTEK ALMADAN YÜRÜYORLAR

(Haberin devamını okumak için 5. sayfaya geçiniz.)


Ayağınızı kesilmekten kurtardığınızın hastalarınızın durumu nasıl peki? Hiçbir destek almadan hareket edebiliyor mu?


Bizim için yara tedavisinde amaç, hastanın uzvunu iyileştirmek ve kurtarmak olduğu kadar hastaya da bir an önce kaliteli bir hayat sağlamak. Kalitenin tanımında işine ve normal yaşamına en kısa zamanda dönmek, yarasının yol açabileceği hayatı tehdit eden enfeksiyonlarının gelişmesini engellemek ve mevcut bacağının işlev gören bir bacak olarak kalmasını sağlamak var. Bu nedenle, hedefimiz bacağı kurtarmak olduğu kadar bu şartları da yerine getirebilecek bir uzuv sağlamak. Bacağını kurtardığımız her hasta, şu anda desteksiz yürüyor.

Her diyabetik ayağın bu tedavi yöntemiyle kurtulması mümkün mü?

Her diyabet hastasının ayağının kurtulması olası değildir. Bu, hastalığın evresine ve büyüklüğüne bağlı olduğu kadar yaranın yerine, enfeksiyon olup olmamasına,hastanın genel durumu ile ilgili diğer faktörlere, hastanın diğer hastalıklarına, damar hastalığının derecesine, yapılan damar açma işleminin başarısına, ayağın kemik yapısının durumuna ve hastanın tedavi süresince tedaviye olan uyumu gibi birçok faktöre bağlı.

Tedavi sürecini hangi faktörler olumlu ya da olumsuz etkiler?

Tedavi sürecini birçok faktör etkilemekte:

- Kanlanması sağlanmış bacağın tedavi sürecinde tekrar tıkanması

- Hastanın yaşı,genel durumu, diğer hastalıkları, yatağa bağımlı veya hareketli olması vb. hastaya ait özellikler

- Hastanın tedaviye uyumu, ilaçları ve yara bakımında önerilenlere uyması

- Tedavi süresince araya giren yeni enfeksiyonlar

- Hastanın pansumanlarının düzgün ve önerilen şekilde yapılması

- Yaranın tipi, yeri gibi yaraya ait özellikler

Diyabetlilere ayakları için verebileceğiniz en önemli tavsiye ne olur?

Diyabetlilerin sürekli uzman hekimler tarafından kontrol altında tutulmalarını, ayak bakımına özen göstermelerini ve en küçük bir şüphede ilgili bir uzmana vakit kaybetmeden başvurmalarını ısrarla öneriyorum.

5

Haberin Devamı