Beden Sağlığı Kayahan şarkıları, 'cesur kadınlar' için söylendi

Kayahan şarkıları, 'cesur kadınlar' için söylendi

Paylaş
Kayahan şarkıları, 'cesur kadınlar' için söylendi

Altı ay önce aramızdan ayrılan usta sanatçı Kayahan'ın eşi, sanatçı İpek Açar ve “manevi evladım” dediği Suat Suna, Pembe İzler Derneği'nin etkinliğine katılarak, meme kanserine karşı farkındalık yaratmaya destek oldu

Ekim ayı, meme kanseri ile farkındalık ayı. Son yıllarda çok genç yaşlarda da görülen meme kanseri erken dönem tedavisi, hayat kurtarıyor. Erken teşhisin önemine dikkat çekmek, farkındalık yaratmak amacıyla Acıbadem Maslak Hastanesi sosyal sorumluluk projesine ev sahipliği yaptı. Pembe İzler Derneği’nin “Kanser Korksun Kadından!” etkinliğinde alanında uzman 5 hekim ve kanserden korkmayan, onu yakından tanıyan kadınlar bir araya geldi. Halka açık söyleşide kadınlar sordu, uzmanlar yanıtladı. Meme kanserine karşı alınması gereken önlemler, erken teşhisin önemi, kendi kendine elle muayenenin incelikleri ve kanser tedavisinde en yeni gelişmeler anlatıldı.

DÜETTE DUYGUSAL ANLAR YAŞANDI

Etkinlikte sahne alan İpek Açar ve Suat Suna, en güzel Kayahan şarkılarını meme kanseri ile mücadele için birlikte seslendirdi. Meme kanserine karşı mücadele eden cesur kadınların da eşlik ettiği şarkılar sırasında duygusal anlar yaşandı. İpek Açar, burada meme kanserine karşı ufacık farkındalık sağlayabildiysek ne mutlu bize! ‘Yolu sevgiden geçen herkesle bir gün bir yerde karşılaşırız’ diyen benim 22 yılık hayat arkadaşım, Kayahan şarkılarıyla ufacık bir mutluluk verelim size istedik” diye konuştu.

Sanatçı Suat Suna da “Kayahan abinin şarkılarını şu anda İpek ile seslendirmek çok duygulandırıcı. Biz birkaç defa daha birlikte şarkı söylemiştik ama yanımızda hep Kayahan abi vardı. Şimdi onun yokluğunda bu şarkıları söylemek bizi, ayrıca duygulandırıyor. Bu hastanede çok iyi insanlar tanıdık. Bu doktorlar bu ülkeye lazım. Atatürk boşuna ‘Beni Türk hekimlerine emanet edin’ dememiş’” dedi.

YOL ARKADAŞLIĞI, UMUT ORTAKLIĞI

Yıllardır sağlık sektörünün tam kalbinde olmasına rağmen meme kanserine yakalanan ve kanseri yenmeyi başaran Pembe İzler Derneği Başkanı Arzu Karataş da katılımcılara, kanserle tanışmış ve onu yenmeyi başarmış kadınlar adına deneyimlerini aktardı. Türkiye’de her yıl 62 bin kadının kadına özgü kanserlerden biriyle tanıştığını, bunların başında da meme kanserinin geldiğini belirten Arzu Karataş, “Hastalık sürecimde duygusal tepki geliştirmiştim ve hep en kötüyü düşünüyordum. Oysa hastalığı yenmiş, zor günlerden başarıyla çıkmış yüzde 95’lik bir grup var. Bugün, meme kanserli hastalarla yol arkadaşı olmak, umut ortaklığı yapmak ve bundan pembe bir izle çıkmak birinci hedefimiz” diye konuştu.

Haberin Devamı

ERKEN TEŞHİS HAYAT KURTARIYOR!

Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cihan Uras, Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Gül Esen İçten, Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Gökhan Demir, Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Şükrü Yazar ve Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Nuran Beşe meme kanseri ile savaşta erken teşhisin önemine vurgu yaparken, meme kanseri tedavisinde son yıllarda devrim niteliğinde gelişmeler yaşandığının müjdesini verdiler.

Prof. Dr. Cihan Uras, “Meme kanseri tedavisi konusunda ülkemizde dünya çapında arkadaşlarımız var. Ülkemizi meme kanserinin teşhis ve tedavisi alanında bir dünya markası yapma çabasındayız” diye konuştu.


“TOMOSENTEZ MAMOGRAFİNİN YERİNİ ALACAK”

Meme kanseri görülme yaşının ülkemizde aşağılara indiğini belirten Prof. Dr. Gül Esen İçten, kadınlara yılda bir ultrason çektirmelerini tavsiye etti. Mamografinin abartılmadığı sürece zararı olmadığını, buna karşın dikkatli kullanılması gerektiğini belirtenİçten, “Mamografiden korkmayın diyorum. Gerekli durumlarda faydası zararından fazla. Buna karşın gereksiz durumlarda yapmak da doğru değil” dedi.

Son dönemde mamografinin yerini tomosentezin almaya başladığını vurgulayan Prof.İçten, tomosentezin, mamografiye göre kanseri tanılamada yüzde 40 daha fazla başarı gösterdiğini söyledi.

TEDAVİDE DEVRİM NİTELİĞİNDE GELİŞMELER

Ülkemizde batıya göre meme kanseri görülme yaşının daha genç olduğunu belirten Prof. Dr. Gökhan Demir de, erken tanının mutlaka ciddiye alınması gerektiğini belirterek “İnsan vücudunda 100’den fazla farklı tümör çıkabilir. Bunlardan dört ya da beşi erken teşhis edildiği takdirde kişi tam şifaya kavuşabiliyor. Bu tümörlerden birisi de meme kanseridir” dedi.

Haberin Devamı

Prof. Demir, kişinin kendi kendisini muayenesinin de her kadının mutlaka ayda bir yapması gereken tarama yöntemi olduğunu ve hayat kurtarıcı olabileceğini vurguladı. Kemoterapinin bugün hala kullanılması gereken bir tedavi yöntemi olmakla birlikte yavaş yavaş azalmaya başladığını söyleyen Demir, “Eskiden kemoterapi ilaçları verir elimiz kolumuz bağlı beklerdik. Hastamız yan etkilerinden nasıl etkilenecek diye. Ama son 10 yılda kemoterapi tedavisi yanında çok önemli gelişmeler oldu. Destek tedavileri gelişti. Doğru takip edilirse yeterli destek tedavilerle birlikte kullanılırsa kemoterapi yan etkilerini çok daha yönetebileceğimiz bir tedavi şeklidir” diye konuştu.

KENDİ DOKULARINDAN DOĞAL MEME

Memenin kadın dünyasında hem fonksiyonel hem de kozmetik açıdan önem taşıdığını belirten Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Şükrü Yazar, son yıllarda gelişen plastik cerrahi teknikleri ve meme protezi teknolojisi sayesinde doğal görünümlü meme yapmanın mümkün olduğunu vurguladı.

TEDAVİ SÜRECİ KISALIYOR

Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Nuran Beşe, radyoterapide ideal planlama ile meme dokusunda mükemmel kozmetik sonuç sağlanabildiğini belirtirken, implant ışınlamaya vurgu yaptı.

Prof. Beşe, “Ayrıca özellikle sol meme nedeni ile tedavi edilen hastalarda kalbin ve kalbi besleyen ana damarların radyasyondan korunması, solunum kontrolü sağlayan cihazlarla elde ediliyor. Böylelikle ileriki yıllarda radyasyona bağlı kalp hastalığı riski azalıyor. Tedavinin doğruluğu ise görüntü rehberliği ile sağlanıyor” diye konuştu.

Eskiden 6 buçuk hafta süren tedavilerin artık 3 haftada bitirebildiğini söyleyen Beşe, “Her hastaya, her kadına terzinin ayrı bir kıyafet dikmesi gibi biz de radyoterapiyi öyle planlıyoruz” dedi.

Haberin Devamı