Giriş
Türkiye’de içki kültürünü geliştirmeye yönelik çabalarıyla dikkati çeken ‘Gusto’ dergisinin kurucusu Mehmet Yalçın, bu kez de Rouge (Kırmızı) adını verdiği şarap barıyla gündeme geldi. Taksim Talimhane’de kapılarını açan Rouge, haftanın yedi günü, sabah 11’den gecenin ilerleyen saatlerine açık.
Hava müsaitse kaldırımdaki çınar ağacının altındaki terasta; dileyen, içeri girip salon bölümü ya da sigara içilen arka bahçede yerini seçer. Şık oturma grupları ve masalarıyla özenli bir ortam. Duvarda Mehmet Bey’in ressam eşi Hülya Yalçın’ın özgün tabloları. Bir köşede dünyanın ünlü şarap severlerinin çerçeveli siyah beyaz fotoğrafları.
Az ötede duvar boyu özel şarap dolapları. Ayrıca, bodrum katında dışarıya satılan şarap reyonunun bir kavı var. Rouge’da yerli yabancı, yaklaşık 150 çeşit şarap sunuluyor. Bunların 50 kadarını, kalitelerine göre 7-20 TL arası kadehte de tadabiliyorsunuz. Mehmet Yalçın ve ortağı İsmail Karpuzoğlu, şarap fiyatlarının erişilebilir olmasına özen göstermişler; Rouge’daki en pahalı şişe 200 TL’yi geçmiyor.
Ama, dileyen listeye bağımlı kalmadan, alt kattaki şarap satış reyonundan seçtiği bir şarabı, yüzde 20 civarında bir ‘bouchon’ ücreti ödeyerek açtırabiliyor. Bu şarap barında bira ve whisky çeşitleri de bulunuyor. Özellikle, Amerikalıların çavdardan yaptıkları ‘Rye whisky’i deneyin, şahane! Konukların arzusuna göre, dört değişik şarap, yanında minik bir tencerede bir yahni, şarküteri ya da peynirin sunulduğu tadım tabağı 25 TL.
Şarabının yanında sadece peynir isteyenlere, 3 çeşit yerli peynir 15, ithal peynir ise 22 liradan sunuluyor. Yemek mönüsünden dilediğinizi seçebilir, 2 kadeh şarap ve 2 çeşit yemekle, adam başı 50-60 TL’ye çıkabilirsiniz. Üst katta açık mutfağın danışmanlığını Aydın Demir usta yapıyor.
Mönüye bir göz atalım: Günün çorbası 9, ızgara somon balığı steak 24, antrikot 28 TL... Önce bir şarküteri tabağı (27 TL) istedim. Yerli ve ithal şarküteri dilimleri şarapla güzel gidiyor. Biraz da zencefilli somon fümeden tadalım: Yanında yeşil mercimek piyazıyla pek hoş. Ardından, Fransız usulü şarapta pişilmiş kuşbaşı sığır eti ‘boeuf bourgignon’ (23 TL) söyledim.
Yanında patates püresi, hiç fena değil. Dileyen yemeğini ufak porsiyon isteyebiliyor; örneğin, iki kalem pirzola 16, dört kalem ise 28 TL. Kısacası, koca tabak ya da atıştırmalık ölçüsü, seçim sizin. Hesabınız da ona göre değişiyor, tıpkı şarap tercihlerinizde olduğu gibi.
Deneyimli otelcilerden Orhan Kutluay’ın müdürlüğünü üstlendiği Rouge’da servis aksamıyor. Müşteriler her kesimden. Genç gruplar, daha az genç çiftler, yabancı turistler. Sıcak ve nezih bir ortam. Boşuna dememişler “Şarap, uygarlıktır...” (Lamartin Cad. No: 11/2, Taksimİstanbul Tel: 0212 237 01 97)
YASSI KADAYIF HASRETİ ÇEKENLERE: Uğur Yufka
Nedense, İstanbul’da tatlı listesinde yassı ekmek kadayıfına da yer veren tatlıcı, pastane veya lokantalara pek rastlanmıyor artık. Talep azalmış olsa gerek. Ama kadim bir dostu olarak, yassı kadayıfın unutulup gitmesine benim gönlüm razı değil. Evimizde pişirsek, dostlarımıza ikram etsek bari diyelim.
Gelgelelim, hangi yufkacıya sorsam, artık yapmıyoruz efendim yanıtını alıyordum. Üsküdar’da bulabileceğimi söylediler. Rastlantı bu ya, Beşiktaş’ta dolaşırken, Uğur Yufka’nın vitrininde yassı kadayıfları görmeyeyim mi? Bayram ettim, hemen içeri daldım. “Bu civarda yassı kadayıf üreten tek yufkacıyım” diyen Hakkı Baykan usta, 35 yıldır işin içindeymiş.
Ayrıca Yıldız Yeni Mahalle’de bir şubesi varmış. Uğur Yufka’da yassı kadayıfın kilosu 8 TL. El yufkasının kilosu 4.5, tel kadayıfınki 5 TL. Ayrıca erişte satıyorlar (5 TL), ‘el mantısı’ da bulunuyor (12 TL). Dahası, ev baklavası yapıyorlar. Hakkı ustanın oğlu Süleyman söyledi, yazın yassı kadayıfa talep düşüyormuş, bu nedenle sonbahara dek üretimine ara veriyorlarmış.
Oysa, yassı kadayıf hafif bir tatlıdır, yazın da rahatlıkla yenilir. Üstelik yanına biraz da kaymaklı dondurma koydunuz mu, sizi kim tutar? Baykanları, bu ata yadigarı tatlımıza sahip çıktıkları için övmek gerek.
(Şair Nedim Cad., Hattat Tahsin Sokak No: 56, Beşiktaş-İstanbul Tel: 0212 259 93 38)
