Sayım Çınar Sayım'ın bavulu
HABERİ PAYLAŞ

Sayım'ın bavulu

Haberin Devamı

Geçenlerde Ahmet Ümit’le Beyoğlu’ndaki Cafe Crepen’de buluştuk. Son romanı ‘Sultanı Öldürmek’ ile okurlarını Fatih Sultan Mehmet dönemine götüren polisiye romanın usta kalemi Ahmet Ümit, romanının hazırlık sürecini, yaptığı araştırmaları, yararlandığı kaynakları samimi bir şekilde aktardı. Ahmet Ümit okurlarını hakikaten seviyor.

Hatta onlar için yayınevleriyle özel anlaşmalar yapıyor. Ahmet Ümit “Benim okurlarımın çoğu öğrenci ve dar gelirli. Fiyat politikasını baştan konuşuyorum yayıneviyle. Okura ulaşacaksak ona göre kapak fiyatı koymalıyız, ona göre raflara yerleştirmeliyiz romanlarımızı” diyor. Umarım bundan böyle aşk kitaplarıyla öne çıkan yazarlarımız da kitaplarının fiyatı için özel anlaşmalar yaparlar. Ve sıra geldi haftanın kitaplarına:
[[HAFTAYA]]

Baba İntihar Eder, Çocuk Görürse...


Caribou Adası- David Vann/Can Yayınları

‘Caribou Adası’ otobiyografik özellikler taşıyan bir “ilk” roman. Henüz 13 yaşındayken babasının kendini öldürmesine tanık olan David Vann, bu olayı farklı bakış açılarından dokuz öyküde toplamıştı. ‘Legend of a Suicide’ (Bir İntiharın Efsanesi) adlı bu öykü kitabı, bir anlamda ‘Caribou Adası’nın öncüsüydü. Çünkü yazar bu son romanında, daha önce yazdığı öykülerdeki bazı kişilere ve olaylara da yer veriyor. Alaska’nın ıssız bir bölgesinde yaşayan Gary ve otuz yıllık eşi Irene, Kaliforniya’dan ayrılıp buraya yerleşmişlerdir. Oğulları ve kızları yuvadan uçup kendi yaşamlarını kurduktan sonra ömür boyu sorunlar ve doyumsuzluklarla boğuşan Gary, Alaska yakınındaki bir adada kendi elleriyle bir kütük kulübe yapmayı kafasına koyar. Bu roman, fonda Alaska’nın haşin ama harika coğrafyasını yansıtırken aşkı, acıyı, umudu ve umutsuzluğu yalın, akıcı bir dille anlatıyor.

Yat ve Denizcilik Kültürü Üzerine...

Dalgalı Sohbetler-Beyaz Türk Yatçıları- Emir Kunt/Altın Kitaplar

YKM Mağazaları’nın ortağı Emir Kunt, işadamı kimliğinin yanı sıra denize olan tutkusu ile tanınıyor. Kitap; denizcilik adabını, tekne yaşamındaki olmazsa olmaz kuralları çevre şartları ile birlikte irdeliyor. Kunt kaptanlardan tekne misafirlerine kadar geniş bir yelpazede yaşananları, en ince detayları ve tüm gerçekliği ile ortaya koyuyor. Teknede okunması izlenimiyle elinize alacağınız ‘Dalgalı Sohbetler-Beyaz Türk Yatçıları’ sayfaları ilerledikçe okuyucuyu bazen öfkeli bir muhalefet, bazen romantik bir çocuk masumiyeti ile şaşırtıyor. “Bu kitabın edebi bir eser bırakmak, gelecek nesillere aktarım yapmak veya gelişen Türk yatçılığına yön vermek gibi bir kaygısı yoktur. Ayrıca haddimiz de değildir” diyen Emir Kunt’un en büyük arzusu, Türk insanının sadece karada değil, denizde de yaşamı kucaklaması ve eserinin tekrar tekrar okunan bir başucu kitabı olmasıdır.

Sürgünü de Gördü, İhaneti de, Zaferi de

Sürgün ve Hürriyet Paris’te Bir Jön Türk- Emre Caner/Kapı Yayınları

‘Kaplumbağa Terbiyecisi’ ve ‘Mihri Müşfik Hanım’ın İzinde’ isimli romanlarından tanıdığımız genç romancı Emre Caner’den bir “ustalık” kitabı: ‘Sürgün ve Hürriyet’ Kapı Yayınları’ndan çıktı. “Kızıl Sultan” olarak da bilinen Abdulhamit’ten ve “istibdat”tan, Paris’e kaçmak zorunda kalan muhalifler... Ve Jön Türkler... Paris’teki gazete çıkarma faaliyetleri, örgütlenme çalışmaları, ihanetler, inançlar, ölümler... Jön Türkler’e, bir devri kapatıp yeni bir devri açmaya çalışan bu topluluğa “içerden” ve “insanca” bir bakış... Romanın kahramanı İhsan Sadık, bir yandan idealizm ve vazgeçiş arasında gidiş-gelişler yaşarken diğer taraftan da sürgünlüğü, aşkı, yalnızlığı ve Paris’i tecrübe eder. İhsan Sadık gri gökyüzünün altında Baudelaire’in ruhunu keşfeder, Dreyfus davasının kopardığı fırtınaya tanıklık eder, Jean Jaures’in konuşmalarını dinler. Ve sürgün yılları boyunca tek bir hayal taşır yüreğinde: Hürriyet.

5 Yaşam 5 Günde Ne Kadar Değişebilir?


Onlardan Biri- Zoran Drvenkar/On8kitap


Önce çaresizlik mi vardı, şiddet mi? Yoksa bu, iç içe geçmiş bir sarmal mı? Her şey bir silah tarama sesiyle başlıyor. Sevgisiz büyümenin ve sürekli kendini ıspatlama çabasının içinde ayrıştırılması mümkün olmayan, çıkışı da kolay kolay bulunmayan karanlık yollar, Drvenkar’ın romanında hayat buluyor. Almanya’da yaşanan göçmenlik sorununa sokak cephesinden yaklaşan roman, dağılan Yugoslavya’nın yarattığı yeni göçmen gruplarını, sorunlu dil ve entegrasyon süreçlerini, bağımlılık ve şiddetin hem kurbanı hem yaratıcısı olma ikilemini, birbirleriyle ilişkilerini ve aile sorunlarını, “çekip gitmek” ve “mekânını sahiplenmek” çıkmazını, büyük kent kıskacında “genç olmayı” çok katmanlı ve ustaca işliyor.

Sıradışı Bir Bilim Adamının Hikayesi

Sencer Divitçioğlu Anlatıyor- Yapı Kredi Yayınları

Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan bu söyleşi kitabı sıradışı bir bilim adamının, Sencer Divitçioğlu’nun bir iktisatçıtarihçi olarak bilimsel yolculuğunun yanı sıra aile çevresi, çocukluğu, ilk gençliği, bilim ve sanat dünyasından tanıdıkları, bilimdışı ilgileriyle özgün bir tanıklığı yansıtıyor. Bu arada bir dönem çok tartışılan Asya Üretim Tarzı’nın, Toplum ve Bilim Dergisi’nin, üniversiteden uzaklaştırıldıktan sonra kendi deyimi ile “iktisadiya”dan “tarihistan”a göçünün hikâyesini okuyoruz. “Benim derdim bilinmeyen şeyleri çözmek. Hep öyle oldu. İktisatta da daha sonra iyice yoğunlaştığım tarihte de... Tarihe, üniversiteden atılmamızın arkasındaki nedenleri araştırmak için ağırlık verdim. Tarih, acaba, bizlerin üniversiteden niçin atıldığını açıklayabilecek miydi? Bunu bize yapan devlet acaba nasıl bir devletti?”

Kızıl Ölüm’de Düğümler Çözülüyor

Kızıl Ölüm- Gülşah Elikbank/Postiga Yayınları


‘Kızıl Ölüm’de, Kızıl Ülke’nin kapılarının lanetlenen ırklara açılıp açılmayacağı sorusu zihinleri meşgul ediyor. Mavi Dağ’dan tüm ırkların desteğini alarak ayrılan Nil ve arkadaşları, hiç beklemedikleri biri tarafından tuzağa düşürülürken kahramanımız yıllardır görmediği babasıyla da yüzleşiyor. Ailesi hakkında bilinmeyen gerçeklerle sınanan Nil, kasabada da yüz elli yıllık yalanların izini sürüyor. Serinin son romanı, kişinin korkularıyla ve kendi gerçeğiyle yüzleşmesini anlatırken her okuru kendi içindeki karanlığa sürüklüyor. Kapadokya’nın büyüleyici atmosferinden aldığı ilhamla serinin ilk tohumlarını atan Gülşah Elikbank, son romanda da Anadolu efsanelerine göndermelerde bulunuyor. ‘Kızıl Ölüm’ de serinin diğer iki kitabında olduğu gibi bir şiirle başlayıp yine öyle bitiyor.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder