'Sayım'ın Bavulu'ndan çıkanlar

Medya dünyasında, gazetelerin plazalarında onu tanımayan yoktur herhalde. Elinde kocaman siyah bir bavulla gazeteleri ziyaret eder. İçinde ne mi var bavulunun? Elbette son çıkan kitaplar. Gazetede kim çalışıyorsa, genel yayın yönetmenlerinden tutun da muhabirlere yani kısaca herkesle kitap üzerinden sıcacık bir ilişki kurar Sayım. Herkes aradığı kitabı ona sorar, fikrini alır. Sayım, yıllar içinde gelişen bu gidiş gelişler sayesinde tanıştığı medya dünyasının kahramanlarıyla olan ilişkisini bambaşka bir boyuta taşıdı. İşi soru sormak olan gazetecilere soru sordu! Üstelik öyle kolayca sorulanları değil, gerçekten merak edilenleri, dilinin ucuna kadar gelip de sorulamayanları sordu.

Sayım Çınar’ın samimiyetini ortaya koyduğu röportajlara gazeteciler de aynı samimiyette yanıtlar verdi ve ortaya ‘Sayım’ın Konuşan Bavulu’ çıktı. Kitapta her biri alanında iyi işlere imza atan, gündem yaratan 47 ünlü gazetecinin kendilerini her yönüyle anlattığı röportajlar yer alıyor. Sayım Çınar hiç çekinmeden sorularını soruyor, aşktan, hayattan, gündemden, magazinden sorular soruyor, yazarlar arasında yaşanan polemiklerin üzerine gidiyor, gazetecileri deyim yerindeyse köşeye sıkıştırıyor.

Aldığı cevaplar tatmin edici, hemen herkes büyük bir rahatlıkla onun sorduklarına cevap veriyor. Her biri farklı görüşlere, farklı eğilimlere sahip 47 gazeteci hemen hemen tüm okurların yakından tanıdığı isimler. Kimler mi var ‘Sayım’ın Bavulu’nda? Hürriyet Gazetesi yazarı Doğan Hızlan, Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan, Milliyet’ten Melih Aşık, Sabah’tan Haşmet Babaoğlu, yaptığı röportajlarla pek çok kişiyi terleten Ayşe Arman, Posta Gazetesi’nin Aşk Doktoru Mehmet Coşkundeniz, yine Posta Gazetesi Ankara Temsilcisi Hakan Çelik, Hürriyet yazarı Ahmet Hakan ve Nuray Mert, Nihal Bengisu Karaca, Yılmaz Özdil, Ece Temelkuran, Nedim Şener, Onur Baştürk ilk göze çarpanlar.

Sayım’ın Bavulu ve onun yazarı hakkında yazılan keyifli yazılardan birini de Sayım Çınar’ı yıllardır tanıyan sinema yazarı Atilla Dorsay yazmış. Şöyle diyor Atilla Dorsay: O yıllar boyu, içi kitap dolu ünlü bavuluyla Bab-ı Ali veya plaza gazetecilerini okumaya davet etti, adeta kitaplarla aramızda canlı bir köprü oldu. Daha sonra başladığı edebiyat gazeteciliği kadar, söyleşi alanında da seçkinleşti. Tam sorulması gereken soruları bulup çıkarmada, insanları konuşturmada ve gizleri çözmede onun gibisi yoktur. Hem de konuştuğu insanlar çokluk ülkenin aydınları olduğu halde... Adı Sayım Çınar’dır, sevenleri içinse Türkiye’nin tek gerçek panda’sıdır!... Bu kitabı herkesin ilgiyle okuyacağına kalıbımı basarım.

İŞTE RÖPORTAJLARDAN BÖLÜMLER

Mehmet Coşkundeniz Posta Gazetesi Yazı İşleri Müdürü, Aşk Doktoru

Aşk doktoru olmak ne demek? Aşk doktorluğu maceranızdan bahseder misiniz?

Ben 1999 yılında köşemde sadece aşk yazmaya başladığım zaman herkes burun kıvırdı. Şimdi herkes ilişki gurusu, herkes aşk uzmanı. En siyasi yazarlar bile pazarları aşk yazıyorlar. Bu konuda bir yol açtığıma inanıyorum. Aşkın doktoru olmak kolay değil elbette. Posta çok yıldız yaratmıştır ve o yıldızlardan biri de benim. Ben küçük bir köşede yazarken Rıfat Ababay “Gelen mektupları değerlendirelim. Sen ‘Aşk Doktoru’ olarak bu mektuplara yanıt ver” dedi ve macera böyle başladı. Ben aşk konusundaki tüm bilimsel araştırmaları, psikolojik araştırmaları tarıyorum. Sadece Türk kaynakları değil, yabancı kaynakları da titizlikle araştırıyorum. Bana gelen mailler, mektuplar, gözlemlediğim ilişkiler, bunların hepsi ilişkiler üzerinde yorum yaparken benim dayanak noktalarımı oluşturuyor. Yani kafadan atmıyorum senin anlayacağın.

Siz Posta Gazetesi’nin Yazı İşleri Müdürüsünüz. Aşk yazmanıza nasıl tepkiler alıyorsunuz?

Posta Gazetesi’nin Yazı İşleri Müdürü olarak daha az tanınıyorum. Hatta bunu hiç bilmeyen okurlarım var. Bu yüzden çok tepki aldığım söylenemez.

Ahmet Hakan/Hürriyet Gazetesi Yazarı

Bir yazar olarak Ahmet Hakan’ın yüzü Doğu’ya mı yoksa Batı’ya mı dönük?

Nişantaşı’na dönük.

Yazılarınızı sürekli okuyan insanlar kavram kargaşasına uğradıklarını belirtiyorlar. Siz yazdıklarınızın kafa karıştırmasını özellikle mi kurguluyorsunuz yoksa bu çok yönlü yazmanızla açıklanabilecek bir durum mu?

Kavram kargaşasına mı uğruyorlarmış? Allah Allah ben de zihin açıcı yazılar yazdığımı sanıyordum.

Sürekli polemiklerle gündeme geliyorsunuz? Bu polemikler olumlu ya da olumsuz size neler getiriyor?

İlk sataşan ben olmuyorum, bir. Kavga çıksın diye kavga çıkarmıyorum, iki. Sataşana yanıt vererek kendimi ifade ediyorum, üç. Bana ne getiriyor? Bilmiyorum. Gerçekten.

Ayşe Arman Hürriyet Gazetesi Yazarı

Aşk konusunda sürekli yazmanızı neye bağlıyorsunuz?

Eğer öyle yapıyorsam bayıyorumdur. Ben ne yaşıyorsam onu yazıyorum; yalnızken yalnızlığı yazıyordum, kedim vardı, anlatıyordum, iki ayrı evde bir evlilik sürdüm, onu anlattım, yürümedi ayrıldım, hayat önüme ne getirirse o, şimdilerde böyle şeyler yaşıyorum.

İnsanların sizi sıkılmadan okumasına ne diyorsunuz?

Bu öyle bir şey ki yazı yazıp kuyuya atıyorsun, sonra ne oluyor bilmiyorsun. Seni kim okuyor? Okurken ne hissediyor? Aslında gelen mailler de çok fikir vermiyor, çünkü biri yaptığın şeyi göklere çıkarıyor, öbürü yerin dibine batırıyor. Her şeyden bir sürü var yani. Sıkılan da var, salak bulan da, nefret eden de, küçümseyen de, okumayıp geçen de, küfreden de, “Atın o karıyı oradan!” diye bağıran da, buna karşılık ayılan, bayılan “Seni tek geçerim”, “Ölüyorum sana” diyen... Normal aslında. Kamuya açık bir iş yapıyorsan herkes kendinde yorum yapma hakkını buluyor. Sen de zamanla sakin olmayı öğreniyorsun. Herkes herkesi okuyacak diye bir şey yok. Benim de mesela asla okumadığım yazarlar var. ‘Sayım’ın Bavulu’ndan çıkanlar 1973 doğumlu olan Sayım Çınar, Pera Güzel Sanatlar Tiyatro Bölümü mezunu. Pek çok gazetede kitaplarla ilgili yazılar yazdı, televizyonlara program yaptı. Milliyet Gazetesi’nin Cadde ekinde de yazarlarla keyifle okunan İstanbul konulu söyleşiler yapan Sayım Çınar uzun süredir gazetecilerle röportajlar yapıyordu. Sonunda röportajları topladı ve ‘Sayım’ın Konuşan Bavulu’ adlı bir kitap çıkardı. Keyifle okuyacaksınız...