Magazin “Âşık olunca saçmalarım”

“Âşık olunca saçmalarım”

Paylaş
“Âşık olunca saçmalarım”

'Küçük Sırlar' dizisinin 'Çet'i Burak Özçivit klasik otomobil tutkunu. Bir süredir 'Survivor' yarışmasıyla tanınan Başak Özer'le aşk yaşayan Burak Özçivit kendisi hakkında merak edilenleri Instyle Dergisi'nin mart sayısında anlattı

Size neler ilham kaynağı olur?

Oyunculukla ilgili profesyoneller. Kendi adıma bu işi sahasında gördüğüm, orada denediğim için onlar sayesinde farklı şeyler düşünmeyi öğreniyorum. Ben çok fazla hayal kurarım, hayal gücüm çok geniştir. Bir de Sagopa Kajmer’in hayal gücümü besleyen sözlerini dinlemek beni dinlendirir.

Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?

Çekirdek aileyiz biz; annem, babam, kız kardeşim ve ben. Çok yaramaz bir çocuktum. Hayal gücü çocukluğumun da her anına hakimdi. Sürekli Batman’dim, He-Man’dim. Koltuk tepelerinden inmiyordum. Araba merakım o günlerde de mevcuttu. İlkokulda bile arabalarla ilgili cümle kuran bir çocuktum.

Çocukluk hayallerinize ne kadar yakınsınız?

Ekrandayım ve birçok role giriyorum. O yönden bakacak olursak hayal gücümle iç içeyim aslında. Çocukluğumdan bir yanım hâlâ benimle birlikte yürümeye devam ediyor. Ben büyüsem de o hep yanımda duruyor.

“Hiç rahat olamadım”

‘Küçük Sırlar’da diğer setlerden farklı olan şey nedir?

Birçok şey yapıp bir araya gelmiş insanlarla olunca herkesin egoları çıkabiliyor ortaya. O duvarları kaldırmak, kırmak kolay değil. ‘Küçük Sırlar’ başlamadan önce hepimiz oyunculuk eğitim aldık. Oyuncu koçumuz Yıldırım Urağ bana “Gel bakalım, önce senin şu egonu bir yenelim” dedi. “Egom yok” dediğimde bana dönüp “Bak bunu söylerken bile egon var” dedi. Birkaç egzersiz yaptık, her şey değişti. Üç ay sonra herkes birbirinin ne olduğunu, yani geçmişini, yaşadığı sorunları, neden korktuğunu, neden mutlu olduğunu öğrendi. Kimseden saklayacağın bir şeyin olmayınca duvarların da egon da yok oluyor.

Dolabınızda aynısından çok sayıda olan giysi var mı?

Herşeyim. Ben nadir beğenirim. Aldığım şeyi ancak çok seversem alırım. Aldığım tişört kirlenince hemen diğerini giymeliyim ya da biri yıkanıyorsa hemen diğerini. Takıntılıyım sanırım.

Pek çok şeyle ilgili obsesif bir tarafınızın olduğunu gözlemlemek mümkün.

Özellikle iş konusunda çok takıntılıyımdır. Mesela dizi devam ediyor, ben sonra ne olacağını, ne yapacağımı düşünürüm. Hiç rahat bir tip olamadım. Bu huyumu da sevmiyorum. Sürekli sorguluyorum hayatı ve bu beni karamsarlığa itiyor, kızıyorum kendime. Ne yapayım, babam beni böyle büyüttü; “Bir iş yapıyorsan en iyisi olmalı. İş kötü olabilir ama sen olamazsın” derdi. Ben de hep bu düşünceyle devam ettim yola.

“Kıskançlığa tahammülüm yok”

Âşık olduğunuzu nasıl anlarsınız?

Saçmaladığım zaman. Birileri bana bir şeyler anlatır ama duymam. Hayaller kuruyorumdur o anda. Kız arkadaşımla yaşadığımız ilişkide de hâlâ süren bir ruh hali bu, çünkü ona âşığım.

Aşkı nasıl yaşarsınız?

Çok tutkulu yaşarım çünkü nadir bulunan bir şey aşk. Onu yakalandın mı pek çok şeyi bırakıp onu yaşamalısın. Etrafımdakilere rahatlıkla “Kusura bakmayın, bir süreliğine servis dışıyım” diyebilirim. Özellikle de başlarda öyle bir hakkı veriyor aşk insana. Aşk güzel ama tabii o insanla anlaşabilmek en önemlisi. Kız arkadaşımın beni sorgulaması, kıskançlık, en tahammül edemediğim şeyler. Benim işim gereği var olan ilgi belki ilk etapta bir kadın için çok kolay olmayabilir. Ama bu süreç yaşanırken onun anlayışlı olması çok önemli. Sevgilim (Survivor’dan Başak Özer) bu anlamada beni çok rahatlattı, o çok anlayışlı biri.

Sevgiliniz Başak Özer’le tanışmadan önce ‘Survivor’u izliyor muydunuz?

‘Survivor’a iki-üç defa denk geldim, Başak’ı biliyordum oradan. Sadece bu kadar aç kaldıklarına, orada yaşananlara inanmıyordum başlarda. Ama Başak’tan dinleyince öğrendim, hepsi doğruymuş. Sanırım sevgili olduktan sonra ben ‘Survivor’a göndermezdim Başak’ı, kıyamazdım.

Enteresan bir anınız var mı?

Bağdat Caddesi’nde bir fotoğrafçıda çalışırken güzel bir tesadüfle bu işlere başladım. Stajyer olarak işe girmiştim, film tab ediyordum. Bir müşteri geldi, uzun boylu, yakışıklı bir adamdı. Bana “Bir bak bakayım bana, sen model olmak istiyor musun? Seni Erkan Özerman’ın yanına göndereceğim” dedi. Görüşmeye gittim ve bu işlere başladım. Beni buraya getiren ilk adam odur, kim olduğunu bile bilmiyorum ama ona ulaşmayı çok isterdim.

“Klasik araba tutkunuyum”

Klasik araba tutkunu olduğunuzu söyleyebilir miyiz?

Evet. Çünkü onların bir ruhu olduğuna inanıyorum. Çok büyük paralar verip birçok yeni model arabayı alabilir, olmayanları getirtebilirsiniz. Ama Türkiye’de çok güzel eski otomobiller var. Benim 72 Camaro’ya karşı tutkum vardı, onu topladım. Boş vakitlerimde garajımda stres atıyorum. Yeni arabaları işimi görsün diye, bir de az benzin yaktıkları için mecburen kullanıyorum.

Çevrenizde bu tutkunuzu paylaşabileceğiniz birileri var mı?

Ailemle paylaşmaya çalıştım ama çok kavga ettik. Başta karşı çıktılar, sonra baktılar olmuyor, karşılıklı alıştık bu duruma. Kız arkadaşım Başak, futboldan sıkılsa da arabaları seviyor. Bu benim için büyük bir artı. Çünkü bilirsiniz genelde kızlar böyle şeylerle ilgilenmez.

(05.03.2011 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır.)

2

Haberin Devamı