Kültür - Sanat 'Sanat için ölmeye değer'
Paylaş
'Sanat için ölmeye değer'

Türk asıllı Alman Yönetmen Fatih Akın, 71. Venedik Film Festivali'nde ana yarışmada Altın Aslan için yarışacak olan; 1915'teki Ermeni meselesini ele alan 'The Cut' filminden ötürü Türkiye'deki bazı milliyetçi gruplardan aldığı ölüm tehditlerine ilişkin, "Sanat için ölmeye değer" ifadelerini kullandı

Türkiye'de daha gösterime girmeden aşırı milliyetçi bazı grupların tehdidiyle karşılaşan 'The Cut (Kesik)' filminin dünya prömiyeri, Venedik Film Festivali kapsamında dün yapıldı.

Osmanlı dönemindeki 1915 olayları sırasında iki kızıyla bağlantısı kopan Ermeni bir demirci ustasının öyküsünü anlatan filmin gösterimi öncesi yönetmen Fatih Akın, senaryo ortağı Mardik Martin ve filmin oyuncuları Tahar Rahim, Lara Heller, Simon Abkarian, Hindi Zahra ile Makram Khoury bir basın toplantısı düzenledi.

Agos gazetesine yaptığı açıklamaların ardından aldığı tehditlere ile ilgili olarak Akın, “Sanat için ölmeye değer. Filmin yol açacağı tüm bu polemiklere hazır olmak için 7-8 yılımı verdim ve şimdi buna hazırım. Sadece şunu söyleyebilirim: şimdiden tehditler aldım, ama bu konuya ağırlık vermek istemiyorum" diye konuştu.

"TÜRKLER BİR ERMENİ KAHRAMANI SİNDİREMEZ"

5 ülkede 15 milyon euro'luk bir bütçeyle çekilen filminde sözde Ermeni soykırımı ile Amerikan yerlilerine yönelik soykırımı nasıl harmanladığı sorulan Akın, "Ben Türklerin, bir Ermeni kahraman hakkındaki bir filmi sindiremeyeceğini çok iyi biliyorum. Bu nedenle onlarla bir empati yaratmak için yerlilerin soykırımını da ekledim" dedi.

Fransız-Cezayirli oyuncu Tahar Rahim'in canlandırdığı, iki kızını bulmak için Halep'ten Havana'ya, Kuzey Dakota'ya yollara düşen Ermeni demirci Nazaret karakterini de değerlendiren Akın, "Sadece ülkelerarası fiziki bir yolculuk değil, karakterin ruhunda gezintiyi de sevdim. Tahar Rahim'in canlandırdığı karakter, yavaş yavaş inancını kaybediyor, ama sonra başka tür bir maneviyat keşfediyor. Ben de kendi hayatımda inanç keşfine çıktım ve bu arayış beni Nazaret karakterini yaratmaya itti" dedi.

"TAHAR RAHİM İÇİN İNGİLİZCEYİ SEÇTİM"

Fatih Akın, Cannes Film Festivali'ne kabul edilmeme nedeni olarak gösterilen, filmini İngilizce çekmesine ilişkin ise şu açıklamayı yaptı:

"Ben hip hop kültürüyle büyüdüm. İngilizce tercihi pazarlama maksatlı yapılmadı. Ben bir sanatçıyım ve yönettiğim şeyi kontrol edebilmeliyim, diyaloglar da dahil. Oyuncularımı yönettiğimde, bir dil koçunun gidip onların aksanlarını düzeltmesini istemiyorum. 2001 yılında Solino adlı İtalyanca bir film çektim, ne kadar daha beter olduğunu bilmiyorsunuz. Ben bu deneyimi tekrar etmek istemedim. Bertolucci 'Son İmparator'u ve Polanski de 'Pianist'i İngilizce çekti. Teknik bir problem de var. Doğu Ermenicesi ile Batı çok faklı. Batıyı kullandığımızda doğru aktörleri bulmakta zorlandık. Ben kesinlikle Tahar Rahim'i istiyordum ve bu nedenle filmi İngilizce çektik. Ermeniler buna alınmayacaktır, aksine İngilizce bildiklerini gösterdikleri için mutlu olacaklardır."

"FATİH AKIN BİR DAHİ"

Fatih Akın'la birlikte senaryoyu kaleme alan Hollywood'un efsane senaristi Mardik Martin ise, "Bir hikayeyi yazarken gerçekten yola çıkarsınız, ama sonra bu değişir. Fatih tam bir dahi. Benim fikirlerimle kendininkileri harmanlayarak bu filmi yaptı" dedi.

Ermeni aktör Simon Abkarian ise, The Cut'ın, Ermenilerin beklediği bir film olduğunu dile getirerek, “Bu çok zaman aldı, harekete geçmeye başlamak için 3 jenerasyonun geçmesi gerekti. Birinci jenerasyon hayatta kalma, ikinci jenerasyon yaşama savaşı verdi, üçüncüsü ise harekete geçti ve Ermeni soykırımını kabul ettirmek için uğraştı. Sadece bir film, bu hikayeyi anlatmak için yetmez. Daha çok film gerek" diyerek, Türk hükümetinin bu konudaki filmleri engellemeye çalıştığını da öne sürdü.

Esma ÇAKIR/ROMA, (DHA)

Haberin Devamı