Nazlı Erdol Ne kadar kan o kadar reyting!
HABERİ PAYLAŞ

Ne kadar kan o kadar reyting!

Alkışlanmayı, yaptığımız işin beğenilmesini seviyoruz. Zaten kim sevmez ki? Başarılı olmayı kim istemez? Sıfırdan başladığı işinde adım adım yükselebilmeyi, yaptığı işten tatmin olabilmeyi? Okul sıralarında başlayan bu “mücadele”miz, önce stajyerken süründüğümüz ve kendimizi “gösterebilmek” için bir tarafımızı yırttığımız zamanlara evrildi, ardından maaşlı işlerimizde gözlerimiz şaşı olana, bedenimizde derman kalmayıncaya kadar çalıştık; ve halen de çalışmaya devam etmekteyiz.

BAŞARI İÇİN NELERİ FEDA EDEBİLİRSİNİZ?

Peki bunun için neleri feda edebilirsiniz? İşinizde yükselmek, hatta bir numara olmak için? İşte bu sorunun cevabını ve beraberinde birçok çarpıcı gerçeği, 28 Kasım Cuma günü gösterime girecek olan “Nightcrawler” yani “Gece Vurgunu” bulabilirsiniz.

İLK KEZ YÖNETMEN KOLTUĞUNDA

Daha önce “The Fall” ve “The Bourne Legacy" gibi filmlerin senaryolarına imza atan başarılı senarist Dan Gilroy, ilk yönetmenlik denemesi ile karşımızda. Başrollerini Jake Gyllenhaal, Rene Russo (Russo’nun Dan Gilroy’un karısı olduğunu hatırlatalım), Riz Ahmed ve Bill Paxton’ın paylaştığı “Nightcrawler”ın enteresan bir yapısı var; size bir yandan kahkaha attırırken bir yandan da tüylerinizi ürpertiyor.

TRAVIS BICKLE’I HATIRLAR MISINIZ?

Jake Gyllenhaal’un kendini aştığı filme dair en ürkütücü şey, Jake Gyllenhaal’un kendisi! Film için bir hayli kilo veren Gyllenhaal, zaman zaman Taxi Driver’daki Travis Bickle karakterini anımsatan yalnız, hırslı, saplantılı, yalancı, sosyopat Louis Bloom rolünde harikalar yaratıyor.

GECE İNSANI LOU BLOOM

Haberin Devamı



Louis Bloom ile gecenin kör karanlığında tanışıyoruz. “Melekler Şehri” Los Angeles’ta bir tren yolunun kenarında, satıp biraz para kazanmak için tel örgü aşırıyor. Bir görevliye yakalanıp el feneri geceyi biraz olsun aydınlattığında ise Bloom’un solgun, adeta gün ışığına aç teni göze çarpıyor. “Acaba en son ne zaman güneş gördü” diye sormamak elde değil. Ağzından çıkan ilk sözcük ise “Kayboldum”. Los Angeles gecelerinde “kayıp” bir adam; Lou…

NE KADAR KAN O KADAR REYTİNG

Umutsuzca iş arayan Lou, her ne kadar kendini satmayı iyi becerse de “Bir hırsıza iş verecek değilim” sözleriyle reddedildikten hemen sonra otobanda bir arada kazasına tanık oluyor ve hayatı işte tam da o an değişiyor. “Sektör”deki “boşluğun” ve pek fazla rakibi olmadığının farkına varan Lou, kendine “leş” bir kamera ve polis telsizi alıp kanlı kazaları, adam yaralama olaylarını hatta cinayetleri kaydedip bol reytingli bir televizyon kanalına satmaya başlıyor. Ne kadar kan o kadar reyting; motto tam da bu! Kan nerede, bomboş hayatının kariyer manyağı haline getirdiği ahlak yoksunu Lou orada!

OSCAR ALIR MI?

“Nightcrawler”dan bahsederken daha fazla spoiler vermek istemediğim için lafı kısa kesip, Jake Gyllenhaal’a dönüyorum. 2001 yılında rol aldığı Donnie Darko ile hayatımıza giren Gyllenhaal, “Prince of Persia” ve “Love and Other Drugs” gibi filmlerden sonra rol aldığı “End of Watch”, “Prisoners”, “Enemy” ve son olarak “Nightcrawler”da canlandırdığı karanlık karakterlerde zirve yaptı. Tüm dünyada eleştirmenlerden büyük alkış alan Gyllenhaal, böylece Oscar adaylığına göz kırptı da diyebiliriz.

GAZETECİLİĞİN GELDİĞİ SON NOKTA

Kendi adıma gazetecilik nereye gidiyor bilmiyorum, ya da biliyorum ama gerçeği görmek istemediğim için birçoğumuz gibi başımı çeviriyorum. “Nightcrawler”, görmekten kaçtığımız bu gerçekleri yüzümüze bir güzel vuruyor. Ama bu, maalesef ki biraz sonra bol cesetli, bol kanlı bir haber yaptığımda en çok okunan haber olacağı gerçeğini değiştirmiyor. Ne demiştik? Ne kadar kan o kadar reyting…

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder