Siyaset Bahçeli'den tiyatroculara destek
Paylaş
Bahçeli'den tiyatroculara destek

MHP Genel Başkanı Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın sanatçılara yönelik sözlerini eleştirirken, 'Başbakan Erdoğan, tiyatroculardan rol çalıyor' dedi

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, milletvekilleriyle yaptığı toplantıları değerlendirdi.

Haberin Devamı

-"Komedi dükkanı"-

"Toplumun her kesimiyle itişen, iktidar gücünü vicdansızca dürtülerine ve düzeysizliklerine alet eden iktidarın şimdi de hedefinde tiyatro ve tiyatrocular bulunduğunu" öne süren Bahçeli, "İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı şehir tiyatrolarının, yönetmelik değişikliğiyle siyasi müdahalelere
uğramasına ve repertuvar oluşturma görevinin genel sanat yönetmeninden alınarak belediye yöneticilerinin de bulunduğu Edebi Kurul’a devredilmesiyle sorunların ortaya çıktığı malumlarınızdır. İşte buna tepki gösteren ve itiraz eden tiyatro sanatçıları Başbakan’ın hışmına uğramıştır" şeklinde konuştu.

"Merak etmekteyiz ki tiyatrocular halkın parasıyla halkı bu zamana kadar nasıl aşağılamışlardır?" sorusunu yönelten Bahçeli, şunları söyledi:

Haberin Devamı

"Asıl vatandaşa takla attırmak, ’artistik yapma lan’ demek ve ’gözünüzü toprak doyursun’ ifadelerini kullanmak vahşi bir aşağılama değil midir? Meğerse
tiyatrocular ne kadar kötülük yapmış ve ne kadar milletimize hakaret etmiştir de bizim haberimiz olmamıştır. Sormak lazımdır ki sanatçılarımıza dönük olarak, ’sanatı sanat için yapıyorlar’ suçlamasını reva gören bu mantık garabeti, acaba siyaseti kimin ve hangi mihraklar için icra etmektedir? Gelin görün ki Başbakan Erdoğan burada da ikirciklidir, burada da çelişkiler batağına saplanmıştır.

İşine gelince sanatı ve sanatçıyı yücelten, işine gelmeyince bu çevrelere ağzından kaba sözlerle saldıran yine kendisi olmuştur. Başbakan Erdoğan,
özellikle son zamanlarda tiyatroculardan rol çalan, oyunculuğa soyunan, tek kişilik performansıyla güldürü alanında ve kara mizahta komedi dükkanı açan bir tercihin ve temponun içindedir. Aslında bizatihi kendisi BOP’un gölge oyununda dublör oyunculuk yapan, CHP Genel Başkanı ile Hacivat-Karagöz rol paylaşımıyla itişen yeni dönem siyaset meddahıdır. Grup toplantılarında İncili Çavuş’u aratmayan, İsmail Dümbüllü’ye rahmet okutan, orta oyununda kenarı kürklü kaftan ve külah giyip, elinde şak şak taşıyan Kavuklu Pişekar’ı bile kıskandıran bir şahsiyettir.

Haberin Devamı

Tiyatronun özelleştirmeyle tehdit edilme yanlışına son verilerek, bu alana yönelik destek ve yardımın artırılması, tiyatrocuların cesaretlendirilmesi,
aynı zamanda ihtiyaçlarının giderilmesi sanata ve sanatçıya duyulan saygının bir gereği olarak görülmelidir."

>>Bahçeli: 'Dışişleri Bakanı İnterpol'e yardımcı olsun

"Bayramlara kirli elini uzattı"

"Milli günler, bayramlar ve kutlama haftalarının, Başbakan’ın öncülüğü ve talimatlarıyla Adalet ve Kalkınma Partisi tahribatına ve yarma harekatına uğradığını" öne süren Bahçeli, "Ayağı yerden kesilen hükümet, işi gücü bırakmış, milletimizin başta ekonomik sorunlarını hasıraltı yaparak, milli kimliğimizin bileşenlerine ve milletimizin göz bebeği özel gün ve bayramlara kirli elini uzatmıştır" dedi.

Bahçeli, şöyle devam etti:

"Yapılan yeni düzenlemeyle soğuk, soluk, renksiz, heyecansız ve milli bayramların alanını daraltan değişiklikler, her şeyden önce Türkiye Cumhuriyeti’nin hayat damarlarını tıkamak ve cansız düşmesini temin etmeye dönük hıyanet hamlesinden başka bir anlama gelmemektedir. Sözüm ona 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim’de devlet değil, halk resmi geçit yapacaktır. Burada kasıt Türk askeridir, hedefte millet değerlerine bıçak darbesi vurmak vardır. Peki, bugüne kadar milli gün ya da bayramları kutlayan, coşkuyla benimseyen, caddeleri, alanları, sokakları şenlik yerine çeviren kim ya da kimlerdir? Türk askerinin bayram kutlama hakkı yok mudur? Sayın Başbakan, nedir senin amacın? Amacın rejim ve sistem değişikliğini yavaş yavaş hayata mı geçirmektir?"

Haberin Devamı

-"Ayıp ve çirkefliktir"-

Devlet Bahçeli, "iktidara göre, 1930’lu yılların faşist devlet modellerinden alınan tören ve geçit merasimleri ileri demokrasi vuruşlarıyla normale ve olması gerektiği yere getirildiğini" ifade ederek, "Hatırlatırım ki Gazi Mustafa Kemal’i faşist diktatörlerle aynı kefeye koymak, dolaylı olarak aynı sıfatı layık görmek ayıp ve büyük vebali olan çirkefliktir. Asıl Führer özentisinin, duce sevdalısının kim olduğunu bugünlerde milli vicdanlar görmekte ve şahit olmaktadır" dedi.

Haberin Devamı

"Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, kendisinin Türkgücü Ülkü Spor’un açılışında sarf ettiği, ’Biz de eskiyiz, otomobilimiz de eski’ sözünü diline doladığını" ifade eden Bahçeli, "Bizim eskiliğimiz olgunluk, sadelik, tecrübe ve görmüş geçirmişlikle ilgilidir. Biz, dününü ve içinden çıktığı milletinin mazisini inkar eden gömlek değiştirenlerden Allah’a hamd ederim ki hiç olmadık. Biz de eskiye hayranlık, geleceğe, gerçek yeniliğe umut ve çağrı vardır" şeklinde konuştu.

- "Adalet 'sütü bozuklar'ın yakasına yapışmalı"

Bahçeli, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın işbirliğiyle gerçekleştirilen, "Okul Sütü-Akıl Küpü Projesi" dahilinde Türkiye genelinde okullarda verilen sütlerde bazı sorunlar yaşandığını ileri sürdü.

"Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümeti, süt dağıtımını başlangıçta yalnızca kendi döneminde yapılan ve uygulanan bir proje olarak sunmaya kalkışmış ve yalanda yine rakipsiz olduğunu göstermiştir" ifadesini kullanan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Oysaki okullarımızda süt dağıtımının yeni bir uygulama olmadığı bilinen bir gerçektir. 1984 yılından beridir değişik dönemlerde okul çağındaki çocuklarımıza süt dağıtılmış ve dengeli beslenmelerine destek olunmuştur. En son olarak da bizim hükümet olduğumuz dönemde ’Okul Sütü Projesi’ hayata geçirilmiş ve yaklaşık bir milyon öğrencinin süt içmesi sağlanmıştır. Şurası açıktır ki süt dağıtım projesi son derece hayırlı ve faydalı bir uygulama olup, mutlaka devam ettirilmelidir. Ancak içinde bulunduğumuz günlerde, çok sayıda evladımızın süt içtikten sonra hastanelik olması üzerinde de mutlaka durulmalı ve konunun tüm boyutları acilen aydınlatılmalıdır.

Süte su katmaya heves eden ve tarihi geçmiş sütleri fırsattan istifade ederek elinden çıkarmaya çalışan hükümet yönlendirmeli sütü bozuklar varsa adalet bunların yakasına yapışmalı ve gereğini mutlaka yerine getirmelidir."

-"Sarkozy dersini aldı"-

Fransa’daki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine de değinen Bahçeli, "Türk milletine ’katliamcı’ yaftası vurmaya çalışan Sarkozy lazım gelen dersini almıştır. Buna rağmen, yeni seçilen Fransa Cumhurbaşkanı’nın da Türkiye dostu olmadığı hepimizce bilinmektedir. İşin daha da kaygı verici yanı seçim propaganda döneminde Ermeni lobilerine verdiği sözlerinin hala tazeliğini korumasıdır. Bizim beklentimiz Türkiye-Fransa ilişkilerinin istikrara ve dengeye kavuşması, hassasiyetlerimize karşılıklı olarak saygı ve riayet edilmesidir" diye konuştu.

Bahçeli, Yunanistan’da seçimlerde siyasetteki iki büyük partinin eridiğini ve hezimete uğradığını dile getirerek, "Kemer sıkma politikaları, IMF ve AB baskısı anlaşıldığı kadarıyla komşu ülkede ters tepmiş ve Yunan halkı faturayı siyasetin iki büyük aktörüne kesmiştir" dedi.

-"Başbakan Erdoğan geri dönülmez bir yola girmiştir"

Başbakan Erdoğan’ın, Suriye’ye müdahale edilmesini davet eden beyanlarının da sürekli ivme kazandığını öne süren Bahçeli, şöyle konuştu:
"Kilis’te Suriyeliler’in geçici olarak ikamet ettiği Öncüpınar Konteyner kentini ziyaret eden Başbakan’ın, Suriye yönetimine muhalefet eden tavrı devam etmiş ve ne anlama geldiği muamma olan bir zafer vaadi verdiği görülmüştür. Suriyeliler’e zulmedenlerin hesabının sorulacağını ifade ederken, açıktan Esad’a muhalif tutumunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bize göre, Başbakan Erdoğan geri dönülmez bir yola girmiştir. Esad düşmanlığıyla adeta Suriye’nin içindeki muhalif gurupların görevli sözcülüğüne küresel çevrelerin teşvikiyle soyunmuştur. Bir başka ülkenin, hele hele en uzun sınır komşumuz olan bir ülkenin içişlerine bu kadar müdahil olmak musibetleri ve tehlikeleri eninde sonunda üzerimize çekecektir."

- Yeni anayasa

Yeni bir anayasa yapılmasını istediklerini ve bundan yana olduklarını vurgulayan Bahçeli, şöyle devam etti:

"Özellikle, anayasa konusunu ele almamdaki maksat, yemekli toplantılarımızın özetini vermenin yanı sıra, partimizi anayasa etrafında kuşatmaya ve baskı altına almaya dönük sinsi bir tezgahın varlığından dolayıdır. Bununla birlikte partimizin yeni anayasa sürecinde nerede durduğu, görüşlerinin
nelerden ibaret olduğu bazı mahfillerce çarpıtılmakta ve karartılmaktadır.

Zannedersiniz ki bölücü nitelikli bir anayasa yazılmış ve MHP de buna ortak olmuştur. Dahası, Türk milleti etnik ve mezhebi olarak anayasa marifetince
ayrıştırılmış ve Cumhuriyet tüm kazanımlarıyla tasfiye edilmiştir. Henüz ortada fol yok yumurta yokken, partimizi suçlayan ve anayasa hazırlık masasından kalkmaya davet eden tariz dolu ifadelere her gün bir yenisi eklenmiştir. Bir defa bizim anayasa konusundaki yaklaşımımız açık ve kafa
karışıklığına neden olmayacak kadar nettir. Hiç kimse kendi projelerine Milliyetçi Hareket Partisi’ni alet edemeyecek, maşa olarak kullanamayacak ve
siyasi operasyon vasıtası yapamayacaktır. Şu kadarını ifade etmeliyim ki Milliyetçi Hareket Partisi ile bölücü nitelikli anayasayı yan yana getirmek, buna
çanak tuttuğumuzu ve destek olduğumuzu ima etmek, haram aşa helal lokma doğrama
şuursuzluğundan farksızdır."

-"Cumhuriyet’in temel niteliklerini..."-

Yeni anayasa yapımına yönelik çalışmaları hatırlatan Bahçeli, "Herkes bilmelidir ki Milliyetçi Hareket Partisi sonuna kadar masada oturacak,
tekliflerinde ısrarlı olacak ve milletimize yakışır, birlikte yaşamamızı teminat altına alan bir anayasa yapımı için üzerine düşen ne varsa yerine getirecektir.
Esasen bu, bizim milletimize verdiğimiz bir sözdür" diye konuştu.

"Bu görüşlerimizden kimin ne çıkaracağı ve ne gibi yorumlar yapacağı bizim meselemiz ve umurumuz değildir" ifadesini kullanan Bahçeli, sözlerini
şöyle sürdürdü:

"Anayasa hazırlık süreci yarından itibaren ikinci safhasına girmekte ve artık toplanan görüşlerin değerlendirme ve yazım aşamasına geçilmektedir. Bundan sonra daha çetrefilli, zorlu ve hararet düzeyi yüksek günler bizi beklemektedir. Uzlaşmaya dayalı, toplumsal talepleri merkezine almış, milli ilkelerden ve Türk milleti gerçeğinden ödün vermeden olabilecek en kısa zamanda yeni anayasanın tamamlanması bizim en samimi dileğimizdir.

Anayasa yapım veya değişiklik süreci kesinlikle milletimizin hizmetine odaklanmış, yararını ve yarınını gözeten güçlü bir idari ve hukuki perspektifle,
geniş bir işbirliği zemininde hayat bulmalıdır. Hepsinden de önemlisi, Cumhuriyet’in ruhuna ve lafzına zarar vermeyecek, verdirmeyecek bir güvence
sunmalı, Türk kimliğini katiyen aşındırmayacak bir milli özellikte olmalıdır.

Bununla birlikte, etnik ve mahalli dillerin tanınmasına müsamaha göstermeyecek donanımda bulunmalı, değiştirilmesi dahi teklif edilmeyecek maddelere sadakat esas olmalıdır.

Üniter yapımızı hırpalayacak, Cumhuriyet’in temel niteliklerini aşındıracak, ana dilde eğitim ve anayasal statü taleplerine sonu ne olursa olsun
itiraz edeceğiz, direneceğiz ve pozisyonumuzu bozmayacağız. Biz anayasada Cumhuriyet’e, Türk vatandaşlığının tanımına, Türk milletine ve Türk kimliğine şartlar ne olursa olsun sahip çıkacağız."