Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Fransa'da yaptığı konuşmada dikkat çeken bir ayrıntı da IŞİD yerine DEAŞ ifadesini kullanmasıydı. Erdoğan, IŞİD kısaltmasında İslam kelimesinin geçtiğini bunun için DAEŞ kelimesini kullandığını söyledi

İşte Erdoğan'ın açıklamalarının satır başları.

Suriye'de yaşanan tehlike de görülmediği için bu trajik manzarayla baş başa kalmış durumdayız.

Konvansiyonel ve kimyasal silahlar meselesinin uygulamaları Suriye'de karşımıza çıktı.

Suriye'de konvansiyonel silahlarla ölenlerin sayısı 300 bine yakınken, kimyasal silahla ölenler binler.

Havadan varil bombaları neticesi ortaya çıkan ölüm suç tahtasına yazılmayacak, kimyasal silaha tedbir alacaksın.

Neticesi ölüm olan bu katliama karşı konvansiyonel-kimyasal ayrımını dünyanın çok dikkatli yapması lazım.

Suriye'de devlet terörü estiren terörist kişiye devletlerin olumlu bir nazarda bakmasının izahı mümkün değil.

Bizim DEAŞ'a destek verdiğimizi iddia ediyor. Türkiye Cumhuriyeti hiç bir zaman bu tür örgütlere destek vermemiştir.

DİKKAT EDERSENİZ DEAŞ DİYORUM IŞİD DEMİYORUM

İslam anlamı barış olan Sin kelimesinden türemiştir. Anlamı barıştan türeyen bir din asla teröre detek vermez. DEAŞ bir terör örgütüdür. Dikkat ederseniz IŞİD demiyorum. Çünkü bu bir terör örgütüdür.

Kobani niye böyle bir startejik konuma getirildi? Petrol mü var, altın mı var? Neden acaba Kobani? Bunun üzerinde durmak gerekir.

Bugün Kobani'yi bombalayan koalisyon güçleri... Bakın dosta acı söyler.. Hama vurulmuştur sesleri çıkmamıştır, Humus vurulmuştur sesleri çıkmamıştır. Bütün bunlara ses etmezken Türkiye'nin sınırındaki Kobani'yi niye stratejik konuma taşıdırlar? 10 bin km öteden gelip niye stratejik konum atfediyorsun? 200 bin insan oradan çıkmış durumda. Boş bir Kobani var.

Dediler ki PYD'ye silah yardımı yapacağız. Yanlış yaparsınız dedim. Orada 2 bin savaşçı var. Attığınız silahlar DEAŞ'ın eline geçerse nasıl ifade edeceksiniz? Oradan atılan silahların bir bölümü DEAŞ'in eline geçti.

Musul'da DEAŞ'in elindeki silahlar kimin eline geçti? Bunu anlamakta zorlanıyorum. O silahlarla Irak'ın yüzde 40'ı işgal edilmiş halde. Suriye'de de belli bölüm işgal edilmiş vaziyette.

Batı'nın Ortadoğu'da izlediği tutum etkisi yıllarca silinmeyen yaralar açıyor. Küresel adalet tesis edilmedikçe bu tahribat daha da artacaktır. Batı da bu tahribattan uzak kalmayacaktır. Avrupa'nın bu tehlikeyi özellikle görmesi gerekiyor.

100 yıl önce yapılan tasarımlar şu anda dikişlerini patlatarak küresel sorunlara dönüştü. Bölgedeki her meselenin birbiriyle irtibatı var. Her mesele çözüme kavuşturulabilir. DAİŞ'i ortadan kaldırısınız yarın bir başkası çıkar. Bugün Kobani'yi kurtarırsanız yarın başka bir Kobani çıkar. Bugün PKK'ya yeşil ışık yakarsanız yarın başka örgütlerin varlığına kırmızı ışık yakamazsınız.

AB Türkiye'nin ekonomik gücü ve tarihi birikiminden faydalanabilir. Evrensel insani değerlere sahip çıkmanının perspektifini daha ideal bir noktaya taşıyabilir. Irkçılığın yükseldiği ve islamafobianın durdurulmasına en anglamlı cevap Türkiye'nin AB'ye alınmasıdır.

Ekonomide, iç siyasette yaptığımız reformlar Türkiye'nin her alanda genişlemesine neden oldu. Çözüm süreci tüm tahriklere rağmen devam ediyor. Paris'te yapılan bir saldırı sürece yönelik bir saldırıydı. Çözüm sürecine yapılan en büyük saldırı Kobani bahanesiyle yaşandı. 40 vatandaşımız hayatını kaybetti. Bunların tamamı PKK'nın katlettiği Kürt kökenli kardeşlerimizdi. Ölen de öldüren de Kürt. Can kayıplarının yanı sıra belediye otobüsleri yakıldı yıkıldı.