Siyaset Rusya nerede duracak?
Paylaş
Rusya nerede duracak?

TRT Türk editörü ve sabah haberleri sunucusu Mehmet Kancı Rusya'nın nerede duracağını Posta.com.tr için yazdı

1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla başlayan Moskova’nın geri çekilme süreci 2014’te Kırım’ın Rus ordusu işgaliyle son buldu.

Irak’ta, Kosova’da, Libya’da eski müttefiklerini terk etmekle suçlanan Moskova, uluslar arası dengelerde rüzgarın değiştiğinin sinyallerini 2008’de Gürcistan’da, 2011 yılından bu yana ise Suriye’de veriyordu. Batı dünyası Rusya’nın mesajlarını ciddiye almayıp doğru deşifre etmeyince bugün Kırım’dan başlayıp, Ukrayna’nın doğusuna yayılan krizin fitili ateşlendi.

RUS AYISI NEREDE DURACAK?

Haberin Devamı

Göstermelik yaptırımlarla Kırım Yarımadası’nı Rusya’nın insafına terk eden batı dünyası şimdi bu sorunun cevabını arıyor. “Rus ayısı nerede duracak?”. 2013 yılının Kasım ayında, eski Ukrayna Devlet Başkanı Yanukoviç, Avrupa Birliği ile ortaklık anlaşması imzalamaktan vazgeçince Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri desteğindeki muhalifler harekete geçti. Kiev’de önce meydanlar sonra kamu binaları işgal edildi. Kanlı bir sürecin ardından yönetim devrildi. Ancak tüm bu gelişmelerin Rusya’ya hiç ummadığı bir fırsat altın tepside sunacağı öngörülemedi. Rusya 2008 yılında Güney Osetya ve Abhazya’nın, Gürcistan ile yaşadığı çatışmada, kendi nüfuz bölgesinde silah kullanmaktan çekinmeyeceğini ispatlamıştı. Kiev’deki sokak eylemleri sırasında da Rusya Devlet Başkanı Putin dikkat çekici bir açıklama yaparak, batılı ülkeleri nüfuz alanlarına saygı gösterilmesi konusunda uyardı. Putin açıklamasında şu ifadeyi kullanmıştı. “Avrupa Birliği ülkelerinin bakanları Kiev’e gidip meydanlardaki eylemlere katılıyor muhalifleri kışkırtıyor. Rusya Dışişleri Bakanı, Atina’ya gidip IMF aleyhtarı eylemlere katılsa ne düşünürdünüz?”. Ancak Putin’in bu uyarısı da batılı başkentleri ayıltmaya yetmedi.

Kiev’de Yanukoviç yönetiminin devrilmesinin ardından yapılan bir başka stratejik hata Rusya’yı harekete geçirdi. Rusça’yı ikinci resmi dil olarak kabul edilen yasanın iptal edilmesi ve 21 Şubat’ta Yanukoviç ile muhalefet arasında varılan anlaşmanın yürürlüğe konmaması Moskova’ya ihtiyacı olan mazeretleri sağladı. Rus ordusu tarihte benzerine rastlanmayan bir operasyonla Kırım’daki Rus nüfusu ve bölgeye sızan askerlerini milis gücü altında örgütleyerek kısa sürede yarımadayı işgal etti. Uluslar arası toplumun itirazları ise Rusya tarafından “Irak, Afganistan ve Kosova örnekleri ortada. Binlerce can kaybı yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. Bizim müdahalemizde kan akmıyor” gerekçesiyle savunuldu.

TRUVA ATI

Haberin Devamı

Moskova’nın Ukrayna topraklarındaki Rusça konuşan nüfusu Truva Atı olarak kullanma taktiği Kırım’la sınırlı kalmadı. NATO ve Amerika Birleşik Devletleri Kırım’ın ilhakını hazmetmeye çalışırken, Rus ordusu binlerce asker, zırhlı araç ve hava gücüyle Ukrana sınırlarına dayandı. Rus ordusunun Belarus’taki askeri varlığı da bu süreçte yalnızca Ukrayna için değil, Polonya, Baltık ülkeleri, Romanya ve Moldova için de tehdit haline geldi. Kırım’ı topraklarına katan Rusya, 1990’larda bağımsızlığını ilan etmiş olan Moldova’nın Transdinyester Bölgesindeki Rus nüfusu da gözüne kestirdi. Mart ayında, Transdinyester’in yanı sıra Ukrayna’nın doğusundaki Odessa, Harkov ve Donetsk kentlerindeki Rus nüfus, Kırım’da olduğu gibi Rusya’ya bağlanma yönündeki referandum taleplerini açık açık dile getirmeye başladı. Polonya ve Baltık ülkeleri giderek yaklaşan tehlikeyi görerek NATO’ya yardım çağrılarını artırdılar. NATO’nun bütün bu süreçte somut adım atması Nisan ayının 16’sını buldu ve hazırlanan plan yürürlüğe kondu. Aradan geçen haftalarda NATO’nun, Amerikan ordusu aracılığıyla yaptığı hamleler, Polonya, Baltık ülkeleri ve Romanya’ya hava filoları sevk etmek ve Romanya’nın Köstence limanına aynı anda olmamak kaydıyla iki güdümlü füze destroyeri göndermek oldu. NATO’nun askeri caydırıcılığının sınırlı olması bir yana, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri’nin Rusya’daki yöneticilere yönelik sınırlı yaptırım kararları Moskova üzerinde hiçbir etki yaratmadı. Kiev’i Avrupa Birliği ve ABD tarafından desteklenen muhaliflere terk eden Rusya, karşılığında stratejik önemi yüksek Kırım’ı, Karadeniz filosu için 20 yıldır kira ödediği Sivastopol limanını alırken, Ukrayna’nın doğusundaki zengin buğday, demir, çelik üretim alanlarına sahip olmasının kapısını açacak bir fırsatı yakaladı.

Haberin Devamı

Rusya, Harkov’dan Odessa’ya kadar uzanan Ukrayna kentlerini ele geçirme hedefine ulaşırsa, Avrupa Birliği Karadeniz’e çıkış yolu kapanmış, en verimli tarım ve maden alanlarını kaybetmiş ve aşırı sağın hayli güçlü olduğu bir Ukrayna ile baş başa kalacak.

Rus ordusu bugünlerde sivil görünümlü silahlı milisleri aracılıyla Donetsk ili bölgesini hedef alacak şekilde Kırım’dakine benzer bir askeri harekat başlattı. Bu bölge 2. Dünya Savaşı’nda da Sovyet Ordusu’nun Nazi Almanyasına karşı başlattığı karşı harekatın ağırlık merkezlerinden birini oluşturuyordu.

Haberin Devamı

Mevcut manzara, en azından Kiev’deki mevcut yönetim federatif bir oluşumu kabul edinceye kadar Rus baskısının süreceğini gösteriyor. Peki, federasyon çözümünün kabulü bu baskının son bulmasını sağlayacak mı yoksa Moskova’nın yeni dış politikasının henüz başlangıç aşamasıyla mı karşı karşıyayız? Rusya Ukrayna’nın doğusundaki toprakları sınırlarına katarsa bununla yetinecek mi yoksa gireceğimiz yeni Soğuk Savaş çağında Rusya’nın, Amerika Birleşik Devletleri ile tutuşacağı küresel düzeydeki nüfuz alanı belirleme düellosuna mı tanıklık edeceğiz?

Bu satırların yazıldığı ve yukarıdaki soruların cevapları arandığı sırada İsviçre'nin Cenevre kentinden bir anlaşma haberi geldi. Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri, Rusya ve Ukrayna'nın katıldığı dörtlü zirvede Ukrayna'nın doğusundaki gerilimi düşürecek adımlar için uzlaşmaya varıldı. Anlaşmaya göre önce yasadışı milis grupları silahsızlandırılarak dağıtılacak ve işgal edilen kamu binaları boşaltılacak. Tüm hükümet aleyhtarı eylemciler için af ilan edilecek. Ayrıca bu adımlar Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı gözlemcileri tarafından denetlenecek.

Bu süreç başarıyla tamamlanırsa 21 Şubat'ta varılan anlaşma çerçevesinde, Ukrayna'daki Rusça konuşan toplulukların haklarını garanti altına alacak kapsamlı anayasa reformunun hazırlanmasına geçilecek. Tabi bir de Mayıs ayında ülkenin yeni devlet başkanını belirlemek için düzenlenecek seçimler de sırada.

Bugüne kadar ki tecrübeler anlaşmaların uygulanması konusunda Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri ile mücadele sahasındaki vekillerinin çok da başarılı olamadığına, her başarısız anlaşmanın cehennemde yeni kapılar açtığına işaret ediyor.

Ukrayna'daki krizin üzerini örtecek bu pansuman anlaşma uygulansa bile Pandora'nın açılan kutusundan Baltık ülkeleri, Polonya, Moldova hatta Romanya ve Bulgaristan'a yayılan korku kolay kolay giderilemeyecek.

Rusya'nın Suriye üzerinden Doğu Akdeniz'de kurduğu nüfuz bölgesi, Kuzey Kutup bölgesi enerji havzalarının paylaşımı konusunda yarattığı baskı, Kafkasya'da Ermenistan ile sağladığı gümrük birliği anlaşması yoluyla yaratmaya çalıştığı yeni düzen ve Mısır'a silah satışı yoluyla kurmaya çalıştığı stratejik ilişkiler tartışılmaya devam edecek.

Berlin Duvarı'nın yıkılışını takiben Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla başlayan "Küreselleşme" ya da "Tarihin Sonu" adı verilen halüsinasyon süreci 2014 yılında noktalanmış görünüyor. Bugünden itibaren Avrupa'dan Ortadoğu'ya, Kuzey Kutup bölgesinden Asya Pasifik'e kadar Rusya-Çin ( Şanghay Altılısı ) ile Amerika Birleşik Devletleri - Avrupa Birliği- Japonya ( NATO ) arasında, alan hakimiyetine dayalı Asya'nın geleneksel oyunu Go'yu anımsatan yeni bir mücadele dönemine tanık olacağız.

Haberin Devamı

https://twitter.com/601sokak