Atatürk'e karşı hücum başlıyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 5. Din Şurası’nın açılışındaki konuşmada kendi siyasi misyonuna 4 kritik ayar verdi. 1- Batı’yla bağlar her an koparılabilir. 2- Atatürk’e muhalefete başlanacak. 3- Laiklik kapalı kapılar ardında değil resmi dilde de sorgulanacak. 4- Devlet icraatında din adamlarına aktif görev verilecek... Artık açık oynuyor.

Batılılaşmaya Fatiha

Diyor ki “200 yıl önce başlayan Batılılaşma ile doku uyuşmazlığı oldu”

Anlıyoruz ki AKP’lilerin Türkiye’de iyi bilinen ama Avrupa’nın yeni anladığı tavrı resmi ağızlara da yerleşecek. Tez kapatın AB Bakanlığı’nı!

Atatürk’e muhalefet

Diyor ki “Bunun benzerini Hülagü yapmıştır. Bütün Bağdat’ın yakılıp yıkılması ne ise bizim de on binlerce, yüz binlerce eserimizin yakılıp yıkılması sıradan bir olay değildir.”

Anlıyoruz ki AKP’nin yıllardır içine attığı Atatürk dönemine karşı gürleme özlemi artık uygulamaya geçiyor. Harf devrimini Bağdat’ın yakılmasına, Atatürk’ün yaptığını Cengiz Han’ın zalim torunu Hülagü’yle bir tutuyor.

Diyor ki “Vahyin bir kenara konulup aklın ve bilimin tek çıkış yolu gibi gösterilmesi manidar.”

Anlıyoruz ki Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” vecizesi okullardan kaldırılabilir.

Laikliği bitirmeye giriş

Diyor ki “Din ve devlet işleri ayrı olsun’ diyerek dine yönelik her saldırıyı meşru görenler...”

Anlıyoruz ki laikliğin temel basit tanımı bile Erdoğan’ın hoşuna gitmiyor. Laiklik karşıtı ilk net, söylemsel çıkış bu. Bu cümleyi kurana artık sorarız: “Din devlet işleri birbirinden ayrılmasın mı?” diye.

İmamlara hücum çağrısı

Diyor ki “Defanstan (savunma) çıkın, artık ileriye koşun. Arkanızda olacağız.”

Anlıyoruz ki mahallemizin imamından camiye gelenlere din hizmeti vermekten öte şeyler yapması istenecek. Konuşmasının iki yerinde de ‘ofans’ (hücum) diyor. İmam kime hücum eder? Sadede gelirsek devletin başı din adamından din hizmeti dışında bir şeyler istiyor. Din devlet işleri karıştı bile.

Hücumun kaptanı AKP’lilerin gözde din adamı Ömer Tuğrul İnançer olacak gibi. En son TBMM’ye gelip harf devrimi için “köpekleştirme” demişti. Erdoğan da harf devrimini zalim hükümdarın işine benzetti. Hücum edilecek kişinin rahatlıkla Atatürk ve Atatürkçüler olduğunu söyleyebiliriz.

Ha bir de İnançer’in “İğrenç diyerek” hamile kadınlarının sokağa çıkmasını engelleme girişimi vardı. Erkeklere “eşdeğer” kadınların özgürlüğü de hücumdan nasibini almasın.

Özetle son sözler bırakın AKP’lilerin “normalleşme” söylemine yaklaşmayı Türk siyasetini gerim gerim gerecek nitelikte. Tüm bunlara Erdoğan’ın esnafa “Polislik ve hakimlik” görevini hatırlatmasını da ekleyin.

Hücumlara karşı birileri savunma yapmazsa din devleti oluruz. Gel gör ki kimse şiddet doğurabilecek gerilim istemiyor. Ülkenin başındaki kişi ise bu gerilimi yaratmaktan çekinmiyor.