Giriş
İran’ın Ankara Büyükelçiliği geçen hafta POSTA Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rifat Ababay’a mektup yazarak beni şikâyet etmiş.
[[HAFTAYA]]
Konu, benim İsrail’in İstanbul Başkonsolosu Shai Cohen ile yaptığım röportaj. Cohen ile Türkiye-İsrail ilişkilerini konuşmuş ve olası normalleşme sürecini ele almıştık. “İran Büyükelçiliği” imzasıyla gelen, üslubu tehditkâr ve mealen “İsraillilerle niye röportaj yapıyorsun?” diye başlayan bir mektuptan söz ediyorum.
Yazıdan bir bölümü aktarıyorum: Müslümanların ilk kıblegahını işgal altında bulunduran ve sultacı güçlerin komploları ile serbest bir şekilde Filistinli Müslümanları katledip İslami beldelerde terör estiren, ayrıca Müslümanlar ve Hristiyanlar aleyhinde komplolar düzenleyen siyonist rejim, nasıl oluyor da dost ve kardeş ülke Türkiye’de, kendi yalanlarını söyleşi adı altında serbestçe yayımlama imkanını buluyor!
Bölgedeki tüm istikrarsızlık ve faciaların nedeni olan kan içici zalimler bilmeliler ki, tüm bunlar bir gün güvenliklerini sarsacak şekilde kendilerine bir komplo olarak dönecektir ve Allah’ın zalimler hakkındaki kesin vaadinin gerçekleşmesi çok yakındır...
Asgari diplomatik nezaket kurallarıyla ilgisi olmayan bir dille yazılmış mektup böyle devam ediyor. İran gibi önemli ve büyük bir ülkenin diplomatlarından bu seviyesizlikte bir yazışma beklemezdim.
Röportajımla ilgili olarak bana değil de gazetenin genel yayın yönetmenine yazmış olmaları ayrıca çok ilginç. Türk basınında İranlı devlet yetkilileri ve diplomatlarla ilgili röportajlar da çıkıyor.
Gerektiğinde ben de pekâlâ İranlılarla sohbet edip görüşlerini yayımlarım. Fakat galiba şunu karıştırıyorlar: Türkiye, İran değil. Burada kiminle röportaj yapacağımızı otoritelere danışarak karar vermiyoruz.
Konuşacağımız kişilerle ilgili olarak Tahran’dan izin alacak halimiz yok. Son dönemde İran çok tehditkâr bir çizgi izliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Tahran ziyareti öncesinde de Türkiye’nin Yemen politikası nedeniyle aynı şeyi yaptılar.
Dün de İran Genelkurmay Başkan Yardımcısı Mesud Cezayirli “Suriye devleti ve milleti Türkiye’nin üstlendiği rolü unutmayacak” gibi bir söz söyledi. İranlı komutan Ankara’ya ayar veriyor.
İran; yıllarca Türkiye’ye molla rejimi ihraç etmeye çalışan, PKK dahil farklı gruplarla dirsek temasında bulunan, Yemen, Suriye ve Irak’ı egemenliği altına almak için her yola başvuran bir ülke.
Şunu söyleyeyim: İranlılar uluslararası ilişkilerde istedikleri gibi davranabilirler, ancak Türk basınına ayar vermek onların ya da başka bir ülkenin diplomatının haddine değildir.
Bir ülkenin diplomatıyla röportaj yapmak için Tahran’ın onayına ihtiyacımız yok. “İşgal altındaki topraklarda Müslümanları öldüren İsrail” söylemini de bırakmalarını tavsiye ederim, çünkü Ortadoğu’da İran’ın taraf olduğu çatışmalarda çok daha fazla Müslüman hayatını kaybetti.
