Özerklik tiyatrosu

HDP’li Sırrı Süreyya Önder İmralı’da masada olacak konular arasında özerkliğin de bulunduğunu söyledi. Hükümet ne doğruluyor ne yalanlıyor. Belli ki birileri ağzındaki baklayı çıkaramıyor. Gazetecinin iş tanımında ise ağızda bakla ıslanmaması da vardır.

O yüzden analize devam edelim.

Sırrı Süreyya Önder’i önemsemeliyiz. Çünkü İmralı’ya hükümet izniyle girdikten sonra Kandil’e gidiyor. Her seferinde turun son durağı Başbakanlık oluyor. Yani AKP için de güvenilir bir aracı. Referansımız sağlam.

Öcalan’ın özerklik modeli

Öcalan 2009’da İmralı’dan devlet kontrolü altında yayınladığı mesajda ‘demokratik özerklik’ kavramını ortaya atmıştı. Türkiye’nin 25 eyalete ayrılması gerektiğini de İmralı’dan söylemişti. Eyalet yönetiminin, okulları, hastaneleri; hatta ‘özsavunma gücü’ adı altında polis teşkilatı olacak. Eyaletler vergi salabilecek. Bölgenin bir başkanı olacak. Siz “Her bölgenin ayrı hükümeti ve başbakanı olacak” da diyebilirsiniz.

HDP, 30 Mart seçiminden önce “Özerkliğin inşasına başlıyoruz” ilanını zaten yapmıştı. HDP bu pozisyonda hükümetle görüşebiliyor. Demek ki hükümet özerklik altyapısının hazırlanmasında da sıkıntı çıkarmıyor.

Bugün PKK’nın bölgede fiili mahkemeleri, yol çevirmeleri yapan kolluk gücü var. Süreç bitince dağdan inen militanları polis üniformasıyla görmeye hazır olun. İşin en zor tarafı o polisleri ülkenin kabullenme süreci.

AKP’nin mahcup özerkliği

Başbakan Davutoğlu Makedonya uçağında HDP’nin özerklik iddiası sorulunca yalanlamak bir yana “Oturur her şeyi konuşuruz” yanıtını veriyor. Alın size ikinci muteber referans.

Hatta “Aslında 2004’te bir çalışma yapmıştık” diye üstü kapalı doğruluyor. 2004’te AKP’nin çıkaramadığı Kamu Reformu Tasarısı’nda da belediye kontrolünde hastaneler, kısmen kolluk gücü, okullar, mali özerklik gibi benzer konular vardı. Şimdi tartışmalar ışığında düşününce taşlar yerine oturuyor.

Davutoğlu’nun ‘üniter’ yapı; yani bugünün merkeziyetçi devlet modeli içinde çözüm olacağını vurgulaması da pek kulak asılacak gibi değil. Ne de olsa “Öcalan’la görüşen şerefsizdir, idam edilmeliydi” çıkışından sonra İmralı’ya kamp kuran bir siyasi misyondan söz ediyoruz.

Aman alerji yaratmasın!

Davutoğlu uçakta “Kavramların sembolik anlamına yoğunlaşmayalım” uyarısı da yapmış. Bu sözden ‘üniter’ kavramına pek kafayı takmamanız gerektiğini de anlayabilirsiniz.

Benzer bir yaklaşımı bir yerden hatırlıyoruz. Öcalan, İmralı tutanaklarında özerklik için “Şu an yasa dayatırsak büyük alerji yaratır. İleride olabilir...” diyordu. Yine taşlar yerine oturdu.

Demek ki zamanı geldi, PKK tarafı özerkliği telaffuz ediyor. AKP ise özerkliği telafuz etmeden idare ediyor. ‘Üniteriz’ denirken her an başa özerklik düşebilir. Hani “Gerçek laiklik bu değil” denirdi de laiklik sonradan yamalı bohçaya döndü ya... “Gerçek üniterlik bu değil” günleri geliyor. Son ana kadar AKP seçmeninin algısını yönetecekler.

Ama ‘şeffaflık’ iddiasıyla başlatılan süreç karnından konuşmakla yürüyemez. AKP, HDP gibi açık olmalı. Artısıyla eksisiyle tartışalım.

Çünkü tiyatrodan iyi bir barış çıkmaz