Hakan Çelik Pes artık!
HABERİ PAYLAŞ

Pes artık!

Haberin Devamı

Dışişleri Bakanlığı’nda Suriye konusunda yapılan görüşmenin ses kaydının internete sızdırılması Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı güvenlik tehditlerinin ne kadar vahim boyuta ulaştığını gösteriyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu arasında geçtiği iddia edilen görüşmenin ortalığa saçılması, yakın tarihimizin en büyük zaafıdır. Amerika’nın yaşadığı 11 Eylül 2001 saldırısından pek farkı yoktur.

[[HAFTAYA]]

Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Suriye politikasını pek çok yönden eleştirsem de Türkiye’nin en gizli ve özel bilgilerinin dünyaya servis edilmesini çok tehlikeli buluyorum. Amerika, İngiltere, Fransa gibi ülkelerde de dışişleri, savunma bakanları ve istihbarat kuruluşlarının temsilcileri, çeşitli savaş ve çatışma senaryolarını değerlendirirler. Bugün gidip baksak; ABD’nin Rusya’yı “işgal planı” bile mevcuttur! Ancak bu, Washington’ın Moskova’ya savaş açacağı anlamına gelmez. “Devlet aklı” diye bir şey var. Her türlü umutsuzluğa rağmen ben hala böyle bir aklın var olduğuna inanmak istiyorum.

*

Suriye konusunda görüşüm şudur: Türkiye bugüne kadar yapması gerekeni fazlasıyla yapmış, hatta aşırı risk almıştır. Ülkemizde 1 milyona yakın Suriyeli mülteci var. Ankara resmi devlet politikası olarak Suriyeli muhaliflere her türlü desteği sağladı. Ancak Beşar Esad devrilemedi, hatta güçlendi. Katar ve Suudi Arabistan bile muhaliflere verdiği desteği çektiği için Türkiye yalnız kaldı. Üstelik ülkede radikal unsurların etkisi artıyor. Bunlar bizi de tehdit ediyor. Böyle bir ortamda yapılması gereken tek şey, Türkiye’nin sınırlarını ve iç güvenliğini korumak olmalı, fazlası değil. Suriye gibi kritik bir konu asla ve asla seçim malzemesi haline getirilmemeli.

*

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hedefe konsantre olma motivasyonu dünya siyasi tarihine geçecek düzeyde. Üst üste çıktığı mitinglerde uzun konuşmalarla aşırı derecede yorulduğu için dün sesi tamamen kısıldı. Bu haldeyken önce Van’da, ardından Diyarbakır’da halka seslenmeye devam etti. Doktorları mutlaka “Bu halde konuşmamalısınız” demişlerdir. Erdoğan’ın sesini uzun süre kaybetme pahasına konuşmakta ısrarlı olması, yakın tarihimizde görülmemiş bir siyaset odaklanmasına işaret ediyor. Başbakan yakın çevresinde ve partisinde yaşanan her türlü soruna rağmen seçimden gücünü koruyarak çıkarsa sonucu bu azmine borçlu olacak. Erdoğan’ın sorunu sadece Cemaat’le yaşadığı tartışma değil, AK Parti içinde de büyük bir sessizlik var. Parti vitrini ve bakanlar kurulundan birkaç isim dışında herkes susuyor, yeni pozisyon almak için gelişmeleri izliyor. Erdoğan’ın yaşadığı hayal kırıklığı da siyasetinin sertleşmesine ve üslubuna yansıyor.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder