Magazin Şöhretinin bedelini kalbiyle ödedi

Şöhretinin bedelini kalbiyle ödedi

Paylaş
Şöhretinin bedelini kalbiyle ödedi

7’sinden 70’ine, fakirinden zenginine, solcusundan sağcısına, herkesin “Sanat Güneşi”, herkesin “Paşa”sıydı. Türkiye’nin sahne ve sanat dünyasında neredeyse bütün ilklere o imza attı. İşte Zeki Müren’in hayatından kesitler...

Mehmet Coşkundeniz

Haberin Devamı

Zeki Müren, 6 Aralık 1931’de Bursa’da ailenin tek çocuğu olarak doğdu. Annesi Hayriye Müren ev hanımı, babası Kaya Müren inşaat mühendisiydi. Zeki Müren, Bursa Osmangazi İlkokulu’nda okurken müzik yeteneği de ortaya çıktı. Müsamerelerde başrol oynayan Zeki’nin babası, oğlunun müzik eğitimi almasını çok istiyordu.

(Zeki Müren, annesi Hayriye Hanım ve babası Kaya Bey ile)

Tamburi İzzet Gerçeker’den dersler alan Zeki Müren, 1946’da ilk bestesini yaptığında daha 15 yaşındaydı. “Zehr’etme bana hayatı cananım” adlı şarkının sözleri de kendisine aitti.

Bu şarkının mısralarının ilk harfleri alt alta okunduğunda ortaya ‘Zeki’ adı çıkıyordu: “Zehr’etme bana hayatı cananım Elemlerle doldu benim her anım Kederinle yanıp sönse de canım İnan ki ben sana yine hayranım” Bu şarkıyı 1948’de Suzan Güven İstanbul Radyosu’nda okudu.

Haberin Devamı

İSTANBUL GÜNLERİ

Lise eğitimi için İstanbul’a gitti. Liseye devam ederken Agopos Efendi, Udi Kirkor Efendi, Şerif İçli gibi isimlerden dersler aldı. Ama Zeki Müren’i, Zeki Müren yapan isim hiç kuşkusuz Şükrü Tunar’dı.

Klarnet ustası Şükrü Tunar, Zeki Müren’e beste yapmanın inceliklerini öğretmiş, 1962’ye kadar da her sahne çalışmasında kendisine eşlik etmişti.

1962’de Zeki Müren şarkı söylerken Şükrü Tunar sahnede kalp krizi geçirerek ölmüştü. İstanbul Boğaziçi Lisesi’ni birincilikle bitiren, 1950’de İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (Mimar Sinan Üniversitesi) Yüksek Süsleme Bölümü’ne giren Zeki Müren, aynı yıl İstanbul Radyosu’nun açtığı sınavı 186 kişi arasından birincilikle kazandı.

1951’de dönemin en ünlü sanatçısı Perihan Altındağ Sözeri rahatsızlanınca yerine radyo konseri veren Zeki Müren bir anda herkesin konuştuğu isim oldu. İlk plağı Şükrü Tunar’ın bestesi olan ‘Bir Muhabet Kuşu’, Zeki Müren’i Türkiye’ye tanıttı.

Yıllarca radyodan vazgeçmedi. Kendisinin sunduğu ve şarkılar okuduğu “Zeki Müren’le Baş Başa” programına “Gözünüz yolda, kulağınız bende olsun şoför kardeşlerim” anonsu ile başlardı. 15 yıl aralıksız sürdü bu programı.

1954’te dönemin en büyük sinema yıldızı Cahide Sonku ile başrolleri paylaştığı “Beklenen Şarkı” filmiyle beyazperdeye adım attı. O güne kadar Zeki Müren’i sadece radyolarda dinleyen ve yüzünü hiç görmeyen Türk halkı sinemalara akın etti.

Haberin Devamı

İLK ALTIN PLAK

1955’te sahne hayatı başladı. Maksim Gazinosu’nda 11 yıl Behiye Aksoy ile dönüşümlü aralıksız sahneye çıktı. Aynı yıl kendi bestesi olan ‘Manolyam’ adlı şarkısıyla Türkiye’nin ilk altın plak ödülünü aldı.

1976’da İngiltere’nin başkenti Londra’daki Royal Alber Hall’da konser veren ilk Türk sanatçısı oldu. 1991’de ‘Devlet Sanatçısı’ unvanını aldı. Artık sahnelerde yer almıyor, zaman zaman televizyon programlarına çıkıyordu. Kalbi yorulmuştu. 1980’de Kuşadası’nda, 1983’te Paris’te iki kez kalp krizi geçirmişti.

Bir röportajında “Şöhret bana yıllarca eksilmeyen, halkın artan sevgisini kazandırdı. Bedelini kalbimle ödedim maalesef. 25 sene süren sahne stresinden ileri geliyor dedi doktorlar bana. Çok şey aldım ama kalbimi verdim efendim” demişti.

Zamanının çoğunu çok sevdiği Bodrum’da, Bardakçı Koyu’ndaki evinde geçiriyordu. Hatta evinin olduğu koy bugün bile “Zeki Müren Koyu” olarak anılıyor.

Haberin Devamı

CANLI YAYINDA KRİZ

Kalbinin yanı sıra şeker hastalığı da epey ilerlemişti. Fazla kiloları nedeniyle pek insan içine çıkmıyordu, adeta evine kapanmıştı. O günlerde TRT onun için özel bir gece düzenlemek istediğini bildirdi. Doktorlar en küçük bir heyecanı bile yasaklamıştı oysa.

Dayanamadı, kabul etti. 24 Eylül 1996’da canlı yayınlanan programa katıldı. Ajda Pekkan ve Muazzez Ersoy da stüdyodaydı. Kendisine Ankara Radyosu’nda ilk şarkı söylediği mikrofonu armağan ettiler. O heyecana yorgun kalbi dayanamadı. Kalp krizi sonucu kuliste son nefesini verdi. Adına yaraşır bir cenaze töreniyle Bursa Emir Sultan Mezarlığı’na defnedildi.

(Zeki Müren TRT’nin İzmir stüdyolarında katıldığı bu programda kalp krizi geçirdi. Son görüntüsü de bu oldu.)

Mirasının tamamını Türk Eğitim Vakfı ve Mehmetçik Vakfı’na bağışladı. Bodrum’daki evi Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca “Zeki Müren Sanat Müzesi”ne dönüştürüldü ve 2000’de ziyarete açıldı. Tüm sahne kostümleri o evde sergilenmektedir. Ayrıca Zeki Müren’in doğum günü olan 6 Aralık her yıl “Türk Sanat Müziği Günü” olarak kutlanır.

Haberin Devamı

TÜRKİYE'NİN TUTKALIYDI

Zeki Müren, yaşadığı yıllar itibarıyla zamanının çok ötesinde bir isimdi. Hiç evlenmedi. Hiçbir zaman cinsel tercihiyle ilgili konuşmadı. Eşcinsel olduğu konusunda şakalar yapılsa da Türk halkı bu yönünü hiç tartışmadı.

Sahneye kadınsı kıyafetlerle çıkması, işveli davranışları, frapan saç modelleri ve makyajı kimseye batmadı. Halk onu, olduğu gibi kabul etti. 7’den 70’e, fakirden zengine, solcusundan sağcısına, herkesin “Sanat Güneşi”, herkesin “Paşa”sıydı. “Alkışlarla Yaşıyorum” şarkısında kendisini şöyle anlatmıştı:

“Şarkılara duygu seren Çilelere göğüs geren Dertli gönüllere giren İşte benim Zeki Müren İsmim Mesut göbek adım Bahtiyar Yıllarca hep böyle bildiniz siz Mesut Bahtiyar’dan şarkılar dinlediniz”

PAŞA LAKABINI NASIL ALDI?

● Antalya’daki Aspendos’ta konser veren ilk sanatçıydı. 27 bin kişinin izlediği konserin ardından Antalya halkı Zeki Müren’e “Musikinin Paşası” demeye başladı. Bodrum halkı da “Paşam” deyince lakap Türkiye’ye yayıldı. Türkiye’nin ilk sivil paşası oldu.

● Bir gazete kampanya düzenler. 1 ay boyunca her gün gazetede “Sanat güneşimiz Zeki Müren de kampanyaya katılıyor” anonsu yer alır. Bu kampanyayla birlikte Zeki Müren “Sanat Güneşi” olarak anılır.

● 300 dolayında şiir yazdı, 100’ü aşkın beste yaptı. 600’ü aşkın plak ve kaset doldurdu. “Şimdi Uzaklardasın”, “Elbet Bir Gün Buluşacağız”, “Bir Demet Yasemen”, “Manolyam”, “Gözlerinin İçine Başka Hayal Girmesin”, şarkıları, en çok bilinen besteleridir.

● 1955’te Arena Tiyatrosu’nun “Çay ve Sempati” adlı oyununda başrol oynadı.

● 1950’llerde Beyoğlu’nda ‘Zeki Müren’ adıyla parfümeri, mücevherat ve bijuteri mağazası açtı.

● Birkaç resim sergisi açtı. 1965’te, “Bıldırcın Yağmuru” adını verdiği şiir kitabı yayınladı.

● 17 filmde başrol oynadı. Filmlere kendi bestelediği şarkıların isimlerini verdi.

● Sahnelere yenilikler getirdi. T podyum onun fikriyle ortaya çıktı. Saz heyetinin tek tip kıyafet giymesi onunla başladı.

● Sahnelerde hep kendi tasarladığı kıyafetleri giydi. Kıyafetlerinin adı vardı: “Uzaydan gelen prens”, “Mimozaların tebessümü”, “Hıçkıran gitarlar”, “Çocukluğumun bayram yeri...” İzmir Fuarı’nda sahneye çıktığında giydiği elbiselerin isimleri değişirdi: “Çeşme’de akşam”, “Karşıyakalı çapkın”, “Kadifekale’de mehtap”, “Güzelyalı dilberi...”