Gündem İstanbul'daki Kudüs zirvesinde tarihi bir karar! Filistin tanındı, Doğu Kudüs başkent

İstanbul'daki Kudüs zirvesinde tarihi bir karar! Filistin tanındı, Doğu Kudüs başkent

Paylaş
İstanbul'daki Kudüs zirvesinde tarihi bir karar! Filistin tanındı, Doğu Kudüs başkent

İstanbul'da yapılan İslam İşbirliği Teşkilatı Olağanüstü İslam Zirvesi Konferansı'nda nihai bildiriye son şekli verildi. Doğu Kudüs Filistin'in başkenti olarak kabul edildi, Filistin de böylece devlet olarak tanındı.

Geçtiğimiz günlerde Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak ilan etmesi tüm dünyada sert tepkilerle karşılanmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu skandal kararın ardından dönem başkanlığını yaptığı İslam İşbirliği Teşkilatı'nı İstanbul'da topladı.

TARİHİ KARAR VERİLDİ


Toplantının ardından alınan kararla İslam ülkeleri tarafından Doğu Kudüs "Filistin Devleti'nin işgal altında başkenti" olarak tanındı. Böylece Filistin de devlet olarak kabul edilmiş oldu.



İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) nedir?


Nihai bildirinin tam metni şöyle:

" - Amerika Birleşik Devletleri Başkanı’nın Kudüs’ü İşgalci Güç İsrail’in sözde başkenti olarak tanıyan tek taraflı kararı en güçlü şekilde reddedilmiş ve kınanmıştır.

Sözkonusu karar hukuken hükümsüz ilan edilmiştir. Bu beyanın Filistin halkının tarihi, hukuki, doğal ve milli haklarına bir saldırı, bütün barış girişimlerine yönelik kasti bir baltalama, aşırılık ve terörizme ivme verecek bir tahrik unsuru ve uluslararası barış ve güvenliği hedef alan bir tehdit olarak görüldüğü belirtilmiştir.

- Kudüs-ü Şerif’in yasal statüsünü değiştirmeyi amaçlayan sözkonusu tehlikeli beyanın hükümsüz ve meşruiyetten uzak olduğu vurgulanmıştır.

Beyanın, Uluslararası hukukun ve özellikle de Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’nin ve uluslararası meşruiyeti bulunan tüm ilgili kararların, bilhassa da BM Güvenlik Konseyi’nin 478 (1980) ve 2334 (2016) sayılı kararlarının, barış sürecinin Kudüs-ü Şerif’i nihai statü konusu olarak tespit eden temellerinin ciddi bir ihlalini teşkil ettiği, Amerika Birleşik Devletleri’nin bu bağlamda imzalamış olduğu Anlaşmalar ve verdiği taahhütlerin bu beyanın hemen geri çekilmesini gerektirdiği ifade edilmiştir.


ABD KARARINI GERİ ÇEKMEZSE SONUCUNA KATLANIR


- ABD Yönetimi’ni bu yasadışı beyanın geri çekilmemesinden doğacak tüm sonuçlardan bütünüyle sorumlu tutulduğu kaydedilmiştir.

Sözkonusu beyanın ABD Yönetimi’nin barış destekçisi rolünden çekilmesi olarak değerlendirildiği ve bunun tüm paydaşlar tarafından da anlaşıldığı belirtilmiştir. Ayrıca, bu beyanın ilanı ve işgalci güç İsrail’in 1967’de işgal ettiği, merkezinde Kudüs-ü Şerif bulunan Filistin topraklarında sürdürdüğü sömürgecilik, yerleştirme, apartheid ve etnik temizlik siyasetinin teşvik edilmesi olarak görüldüğü kaydedilmiştir.

Tüm üye devletlere Filistin sorununa, özellikle dünyanın diğer taraflarından karşıtlarıyla günlük temaslarında ve dış siyasi gündemlerinde yüksek öncelik vermeleri çağrısında bulunulmuştur.

- İki devletli çözüm temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti’ne dayanan, uluslararası tanınmış referans hükümlerle ve 2005’te Mekke-i Mükerreme’de yapılan Olağanüstü İslam Zirvesi Konferansı’da stratejik bir tercih olarak kabul edilen 2002 Arap Barış Girişimi’yle uyumlu adil ve kapsamlı bir barışa bağlılık teyit edilmiştir.

Uluslararası topluma bu sorunu çözüme ulaştırmak maksadıyla etkin ve ciddi bir şekilde harekete geçmesi çağrısında bulunulmuştur.

- Doğu Kudüs, Filistin Devleti’nin başkenti olarak ilan edilmiştir ve bütün devletler Filistin Devleti’ni ve Doğu Kudüs’ün onun işgal altındaki başkenti olduğunu tanımaya davet olunmuştur.


'BÜYÜKELÇİLİKLERİ TAŞIMAYIN' ÇAĞRISI


- Bütün Devletlere BMGK’nın 1980 tarihli ve 478 sayılı kararını tam olarak uygulama çağrısında bulunulmuştur. Bu doğrultuda, bütün Devletler;

a) ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in sözde başkenti olarak tanıyan kararını desteklemekten imtina etmeye,
b) Diplomatik Misyonlarını Kudüs-ü Şerif’e taşımamaya davet edilmiştir.

- Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne çağrıda bulunularak, derhal sorumluluklarını üstlenmesi, Kudüs-ü Şerif şehrinin yasal statüsünü teyit etmesi, Filistin Devleti topraklarındaki İsrail işgaline son vermesi, Filistin halkının uluslararası korunma altına alınmasını sağlaması, Filistin Davası’na ilişkin aldığı tüm kararları uygulaması ve bu kararlara uyması istenmiştir.

- BM Güvenlik Konseyi’nin harekete geçememesi halinde, İİT üyesi ülkelerin bu ağır ihlali BM Genel Kurulu’nun 377A sayılı “Barış için Birleşme kararı” çerçevesinde BM Genel Kurulu’na götürmeye hazır olduğu teyit edilmiştir.

- İslam Kalkınma Bankası’ndan Filistin projelerine öncelik vererek ve bu doğrultuda özel ve esnek mekanizmalar ve usuller geliştirerek “Kalkınma için İslami Dayanışma Fonu” aracılığıyla Kudüs’ü Şerif ve diğer işgal altındaki topraklarda ekonomik ve sosyal kalkınma çabalarına destek olması talep edilmiştir.

- Katılımcılar, İslam Ümmeti için bu denli önemli bir konuda liderliği üstlenmesi ve Zirve’ye ev sahipliği yapması nedeniyle Sayın Cumhurbaşkanımıza minnetlerini ifade etmişlerdir."


CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, DÜNYAYA ÇAĞRI YAPTI


Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, "İşgal altında olan Kudüs'le ilgili böyle bir kararın açıklanmasının hiçbir hükmü olamaz. Bu karar her şeyden önce Filistinlilerin cezalandırılmaları anlamına geliyor. İsrail bir işgal devletidir. ölgemizde ve Kudüs'te barış ancak her kesimden ahlaklı dürüst insanların çabasıyla sağlanacaktır. Buradan tüm ülkeleri Kudüs'ün Filistin'in başkenti olarak tanımaya davet ediyorum. Müslümanlara düşen görev Kudüs'e sahip çıkmaktır. Orada varılacak secdede selametle birlikte çağrı vardır. İnsanlık için kurtuluş vardır. Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir" demişti.


GRAFİKLERLE KUDÜS VE KUDÜS SORUNU