Tuğçe Özcan Son dem tatil
HABERİ PAYLAŞ

Son dem tatil

Haberin Devamı

Alışıyor insan her şeye.

Hele ki güzel şeylere...

Fazla uykuya, geç kahvaltılara, tembelliğe..

Kahvaltıdan sonra gelen köpüklü kahveye, rehavete, gevşemeye.

Denizin tuzuna, havuzun kloruna, güneşin yanığına. Alışıyor insan Eylül'ün sakin ruhuna.

Dalıp gitmelere, sayfalara gömülmeye, öğlenleri kestirmeye, uyanınca kaşarlı bir tost yemeye, akşam ne yapsak diye düşünmeye...

Ne güzeldir Eylül, insanın kendini dinlemesi için. Sakin bir akşamda dolunayı izlemesi için, ya da eski bir filmi bilmem kaçıncı kere yeniden izlemesi için... Tatil çok uzun dedik, bu sefer suyu çıktı dedik, kabak tadı verecek dedik ama fena da alıştık tatile.

TANRI TÜRKLERİ PAZARTESİ SENDROMUNDAN KORUSUN

Şimdi Pazartesi'yi düşünüyorum. Okulların ilk günü, trafik kilit. İnsanlar daha işe gitmeden bütün sabırlarını trafikte harcayacak. Zaten sabahları kahvaltı etmeyi de çok bilmiyoruz, ya aç karnına başlayacak mesai ya da hamur işinden fazlaca nasibini almış şekilde doldurulacak mideler. Sonra öğle saati gelmeden vuracak açlık krizi. Fazla uykuya alıştığımızdan erken kalkmak sarsacak bünyeleri, enerjiler hep eksik olacak. Sosyal hesaplarda #pazartesisendromu tabelası gündeme oturacak. Hele bir de o gün yağmur yağarsa yandık. Tanrı hepimizi motivasyonu düşük pazartesilerden korusun.

SON BİR KEZ...

Bu uzun tatil sondu, şimdi bir sonraki resmi tatil 1 Mayıs'ta. O da zaten sadece 1 gün. Bu yüzden son günleri iyi değerlendirin.

İşe başlamadan, günlük hayat tatilin rehavetinden çıkmadan önce son bir kez daha gece yarılarına kadar film izleyin. Geç yatın, saate bakmayın, tatilin ruhuna sadık kalın. Son bir kez kalori hesabı yapmadan dondurmanızı yiyin. Belki çıtır çıtır bir kağıt helvanın arasında, belki sıcacık bir irmik helvasının yanında, belki de mis gibi kokan küçük bir kavunun koyu sarı göbeğinde.

Son bir kez daha açık havada yürüyüş için fırsat yaratın kendinize. Kışın soğuğu, sonbaharın yağmuru bastırmadan. Son bir kez daha üşürüm diye düşünmeden atın kendinizi denize, havuza, hiç olmadı buz gibi bir duşa. Soğuk suyun keskinliğinde, bütün hücrelerinizin canlanmasına izin verin son bir kez. Sonra nasıl olsa, sıcak banyoların buharına teslim olacak yorgun bedenlerimiz.

Son biz kez açık havada kurun masanızı. Belki balkonda, belki de bir kafenin küçük masasında yiyin yemeğinizi ılık rüzgardan nasiplenerek. Son bir kez daha kaçırın ipin ucunu, en sevdiğiniz şeyler için izin verin kendinize. Erkekseniz traşsız, kadınsanız makyajsız günlerin tadını çıkarın son kez. Saçlar fönsüzlüğün keyfini yaşasın, tırnaklar ojesizken hava alsın.

Tatil bitmeden son kez bir daha düşünün ertelediklerinizi. Çok isteyip de zaman yaratamadıklarınızı, habire yarına attıklarınızı, her fırsatta bir bahaneye sığındıklarınızı...

BAKIRKÖY ONUNLA GÜZELDİ

Büyüdüğüm semtin en özel ismiydi Tarık Akan. Dönercilerde, kitapçılarda, tren istasyonunda, meydanda, Basad'ın bahçesinde ya da deniz otobüslerine inen yolda ona sayısız kez rastlamıştım.

Bakırköy'de havalı ve ünlü bir sanatçı değil de aileden biri, yan komşuymuş gibi davranırdı insanlar ona. Yakışıklılığına, uzun boyuna, tevazusuna ve sahip olduklarına rağmen mütevazılığı elden bırakmayışına hayrandım onun. Gerçek bir Atatürkçü ve ilerici oluşunu bütün Bakırköy bilirdi.

Semtim, onunla çok güzeldi..

Sıradaki haber yükleniyor...
holder