Çöküşün ayak sesleri

Geçen yıl seni açık ara şampiyon yapan teknik direktörün ile yollarını hiç de ahlaki olmayan bir yolla ayırıp emeğine saygı duymazsan. Yeni hocanı medyaya tanıtırken bütün sorumluluğu üzerine alıp, aslında hocanı da küçük düşürürsen. Başarılarda bütün payı kendine çıkarır, "Aldığım tüm kararlar doğrudur, tartışılamaz" ilkesi üzerinden yürürsen başına bunlar gelebilir.

Sorumsuzluğun bir nedeni var!
Sezon başından bu yana saha içinde yaşanan tartışmalar, art arda gelen ve sorumsuzluğun en büyük göstergesi kırmızı kartlar, formsuz oyuncular ve dünya çapında birçok takımın hayalini süsleyen Diego Ribas'ın halen takıma monte edilememiş olması... Tüm bunları birlikte düşündüğümüzde içinde bulunduğumuz sürecin sebebini anlayabiliriz. Sahada iki futbolcunun bu tür tartışmalara girmeleri kulübeden en hafif ifadeyle çekinmediklerini ortaya koyar.

Geçer yılki iddiadan eser yok!
Geçen yılki oyun stilinden uzak ve eski hırsı göstermeyen bir anlayış kimseyi mutlu etmiyor. Geçen yıl takımın başında kendine ve oyuncularına güvenen, rakiplerinin kendisinden çekinmesini sağlayan bir teknik direktör olan Ersun Yanal vardı. Ersun Yanal, her seferinde "Biz şampiyon olacağız, diğer takımlar sıralamayı yapsın!" diyerek iddiasını ortaya koyuyordu.

Bu cümleler her şeyi anlatıyor
İsmail Kartal'ın Galatasaray yenilgisi ardından kurduğu şu cümleler, "Haddimizi bilerek oynamaya çalıştık. Sonuçta Galatasaray deplasmanında oynadık. Yapacak bir şey yok. Mağlup olduğumuz için üzülmüyorum. Her geçen gün takım daha iyiye gidiyor" gelecek açısından hiç de ümit vermiyor. Bir yanda her maçta kendine güvenip önde oynayarak, son dakikaya karakter koyan bir takım ve hocası bir yanda Galatasaray yenilgisinin ardından 'haddimizi bilerek' oynadık cümlesini kurabilen bir teknik direktör!